(HABER YORUM) Esmer adam yapınca ‘terörist’, beyaz adam yapınca ‘meczup’

(HABER YORUM) Esmer adam yapınca ‘terörist’, beyaz adam yapınca ‘meczup’

ABD’nin Wisconsin eyaletinde Sih mabedini basarak 6 kişiyi öldüren, 3 kişiyi de ağır yaralayan beyaz ırkçısı katille ilgili haberlerdeki üslup, çifte standart tartışması başlattı.

Amerika’nın önde gelen medya kuruluşlarının toplu cinayet eylemlerinden sonra katilin beyaz olması halinde ‘meczup’, tersi durumda ise ‘terörist’ ifadesini tercih etmesi dikkat çekiyor. Eski asker Wade Michael Page’in gerçekleştirdiği katliamdaki ırkçı motivasyona rağmen hakkında ‘terörist’ kelimesi kullanılmaktan kaçınıldı. Bu da akıllara, üç yıl önce Fort Hood kışlasında cinnet getirerek 13 askeri öldüren Nidal Malik Hasan olayını getirdi. Arap kökenli ABD’li asker Hasan, daha ortada hiçbir delil yokken etnik kimliğinden dolayı medyada ‘terörist’ diye anılmıştı.

Wall Street Journal gazetesi, Hasan’ın ateş ederken Arapça konuşmasını terörist bir eylem olduğunun işareti olarak sunmuştu. Forbes dergisi ise blog yazarı Kyle Wingfield’ın Nidal’ın “Müslüman işi yaptığı” yorumunu yayınlamaktan çekinmemişti. Nidal Hasan’ın saldırısından birkaç gün sonra yapılan kamuoyu yoklamasında da Amerikalıların yüzde 60’ı olayın terörizm olduğuna inanırken kriminal bir eylem olarak görenlerin oranı yüzde 27 olmuştu. ABD Başkanı Barack Obama da, olay sonrası mesajlarında ‘terör’ kelimesini kullanmadığı için Cumhuriyetçi Partililerin büyük eleştirilerine uğramıştı. Ancak, tıpkı Norveç’i kana bulayan Anders Breivik’in saldırısı sonrası olduğu gibi Sih mabedini kana bulayan Wade Michael Page’in saldırısından sonra da Amerikan medyasının ‘terörist’ kelimesini kullanmaması “çifte standart” olarak nitelendiriliyor. Yine politik motivasyonla 2011 yılı Ocak ayında ABD Temsilciler Meclisi Arizona milletvekili Garbielle Giffords’un toplantısını basarak ağır yaralayan ve biri federal hakim diğeri çocuk 3 kişiyi öldüren Jared Lee Loughner adlı katil de, olaydan hemen sonra, ‘manyak’ ‘psikopat’ gibi ifadelerle sunulmuştu. Loughner’ın birçok fotoğrafı ortaya çıkmasına rağmen medyada sürekli olarak ‘psikopat izlenimi veren’ bir fotoğrafının kullanılması dikkat çekmişti. ABD yasaları, sivillere ve sivil hedeflere yönelik politik motivasyonlu saldırıları terörizm olarak nitelendiriyor. Amerikalı insan hakları savunucusu ve medya yorumcusu Arsalan Iftikhar, CNN’de yaptığı yorumda bu çifte standarda tepki göstererek şöyle konuştu: “Bir düşünün, güzel bir pazar sabahı uyanıyorsunuz ve sakallı esmer bir adamın bir kiliseye saldırıp içindekileri öldürdüğü haberini duyuyorsunuz. Amerikalıların büyük çoğunluğu o anda bunu ‘terörist bir eylem’ olarak nitelendirmekten kaçınır mıydı? Elbette ki hayır. Bir de şöyle düşünün; bir beyaz Amerikalı birtakım esmer ve sakallı adamları öldürüyor. Terörizm kelimesi aniden çok komplike bir hal alıyor.”

NEO-NAZİ TERÖRÜ BÜYÜK TEHDİT

Wade Michael Page’ın, 9 milimetrelik tabancası ve yeterli miktarda şarjörüyle Sih mabedini kana bulamadan önce, ‘Sonsuz Nefret’ ve ‘Duyarsızlığa Son’ gibi beyaz ırkçısı ‘heavy metal’ müzik gruplarında çaldığı da belirlendi. Kolundaki ’11 Eylül’ dövmesi dikkat çeken 40 yaşındaki Page’ın, daha önce ABD’nin en seçkin birliklerinde psikolojik harp eğitimi almış olması da tabloyu daha vahim hale getiriyor. Pentagon, Page’in askerde kaldığı 6 yıl boyunca hiç yurtdışı görev yapmadığını açıkladı. Page’ın ABD’de Neonazi ve beyaz ırkçısı çok sayıda grup ve eylemle ilişkisi belirlendi. Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi ABD’de de beyaz ırkçısı Neonazi gruplarda patlama yaşanıyor. ABD’deki Neonazi grupların sayısı 2000 yılından beri yüzde 68 arttı. Halen ülkede 1018 beyaz ırkçısı nefret grubu aktif halde. Bunların önemli bir bölümünün, ‘bütün Müslümanları, Yahudileri ve siyahları öldürmekten” bahseden şiddet eğilimli gruplar olması ise endişeyi daha da artırıyor.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı verilerine göre ülkede 1980 – 2001 arasında gerçekleşen terör eylemlerinin üçte ikisi, Müslümanlarla irtibatı olmayan bu tür terör gruplarınca gerçekleşti. Bu oran 2002 – 2005 yıllarında ise yüzde 95 arttı.

SİLAH SERBESTLİĞİ TARTIŞILIYOR

16 Nisan 2007 günü Virginia Tech Üniversitesi’nde Seung-Hui Cho adlı bir öğrenci 32 öğrenci ve öğretmeni öldürüp 25’ini de yaraladığında, İtalyan gazetesi il manifesto, ‘As American As Apple Pie (Elmalı turta kadar Amerikan işi)’ manşeti atmıştı. ABD’de son 20 yılda gittikçe artan oranda meydana gelen kitlesel cinayetler, şiddet eğilimli insanların silahlara ulaşmasını oldukça kolaylaştıran anayasal ve yasal serbestliği de tartışma konusu yapıyor. Amerikan Anayasası’nın ikinci tashih maddesi, silah bulundurma ve taşıma hakkını anayasal hak olarak tanımlıyor. Bu nedenle ABD’nin birçok eyaletinde otomatik tüfekler de dahil silah satın almak oldukça kolay. ABD’deki aşırı sağ kesimler ve silah lobisi bu kanuni ve anayasal zırhın korunması için büyük mücadele veriyor. Ancak her geçen gün artan kitlesel cinayetler, konuyu siyasetin de en önemli tartışma gündemlerinden biri yapıyor.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.