ARZU KAYA-URANLI – Teşekkürler!
Sonbahar mevsiminde ortalığa yayılan tarçınlı, zencefilli, bilmediğim çeşit çeşit baharatlı, elmalı, kabaklı yoğun aromaya bayılıyorum. İpeksi patates püresinin yanı başında tüm çekiciliğiyle uzanan nar gibi kızarmış hindiyi karşı konulmaz buluyorum. Kızılcık sosunun kekremsini tadıyla eşlik ettiği mantar, kereviz, havuç, soğan gibi sebzelerle zenginleştirilmiş ‘stuffing’i çok seviyorum.Vanilyalı dondurma ile zenginleştirilmiş kabaklı turtanın, dumanı üstünde bir fincan kahvenin yanında nazlı nazlı kırıtmasına bitiyorum. Evet, anladınız: Şükran gününü çok seviyorum.
Hayat çok kısa ve ileri geri sarıp ona bir bakma şansına sahip değiliz . O yüzden, mutluluğu bir tabak yemek ve bir bardak içecekle kazanabilmek lazım” diyor Fransız entellektüel Grimod de la Reynière. Haksız sayılmaz, değil mi?
Bence, şükran günü, en lezzetli Amerikan bayramı. Ama, ben, bu bayramı sadece çok iştah açıcı olduğu için değil; aileleri biraraya getirdiği için seviyorum. Bu yönüyle bizim Kurban bayramına da benzemiyor mu? Et yerine hindi yeniyor. Aileler, özenle hazırlanmış sofra başında biraraya gelip sahip oldukları için minnettarlığını dile getiriyor. Güzel yemek ve aile; şükretmek için daha neye ihtiyaç var ki?
Gerçi bu yıl ekonomik durgunluk sebebiyle Amerikalılar biraz tedirgindi. Zayıf eknominin şükran gününü nasıl etkileyeceği yönünde endişeleri vardı. Ama yine de haberler, Amerikalıların para biriktirmek yerine bayramda aileleri ile birlikte olmayı tercih ettiklerini gösterdi. Reuters’e göre 44 milyon Amerikalı bu hafta sonu aileleriyle olabilmek için yolculuk ediyor. Ekonomik olarak endişeleri olsa da, insanlar aileleri ile biraraya gelip unutulmaz aile hatıraları üretmeye kararlı bu bayramda. Kötü ekonomi aile bağlarını güçlendiriyor mu ne?
Öte yandan, ekonominin çok da yolunda gitmemesi bayram geleneklerini değistiyor. Geçen şükran gününde mağazaların erken açılması ile “siyah cuma*”, “siyah perşembe” ye dönüyor Bazı müşteriler ve mağaza çalışanları bu durumdan hiç de hoşnut değil.
Açıkçası, ben de bunun ne kadar yerinde bir karar olduğundan emin değilim! Geçen yıl, ilk duyduğumda, ‘hadi canım, kim aile üyeleri ile dolu mükellef bir ziyafeti ardında bırakır da alışverişe gidebilir ki?’ diye düşünmüştüm. Zira, iki tur yenilen bol çeşitli yemeğin ardından, kabaklı turtamı ve kahvemi keyifle sonuna kadar yudumlamadan hiç kimse beni alışverişe gönderemez.
Sadece ben böyle düşünmüyorum. Bir çok insan,“ siyah cuma, şükran gününü gölgesinde mi bırakıyor?” diye sorgular oldu. Bir çokları, siyah cumanın şükran gününün bayrama has karakteristiklerini ortadan kaldırdığını ve başlı başına bir bayrama dönüştüğünü söylüyor. Bir çok mağaza, açılış saatlerinin perşembe akşamı olacağını duyurdu. Mağaza çalışanları yemeklerini kısa kesip ailelerine ayırdıkları vakitten çalarak işe dönmek zorunda olacakları için üzgün. Peki, ya müşteriler ne kadar mutlu?
Bana göre bu ironik bir durum. İnsanlar, hediye alabilmek için sevdiklerini masa başında bırakıp mağazalara koşacak. Ne daha önemli? Sevdiğine zaman ayırmak mı hediye vermek mi? ‘Alışveriş yapacağız’ diye senenin en lezzetli yemeğini boğazımıza dizmenin lüzumu var mı?
Şükran günü sonrası alışveriş geleneğinin değişmesi bir süre daha sorgulanacak gibi ama olumlu yönde değişen gelenekler de var. Staten Island’taki evi Sandy’de çok büyük zarar görerek adeta yerle bir olan eski iş arkadaşım Nancy, “hala şükredebilecek çok şeyim var. O yüzden bu şükran günü için yeni bir gelenek başlattım ve Staten Island’ta evsizler için yapılan erken şükran günü davetinde gönüllü çalıştım. Sandy’de bir çok insanın herşeyini kaybettiğine tanık oldum. Kendimi onlar için birşeyler yapmak zorunda hissettim.” diyor .
29 Ekim akşamı, Sandy, evini içinde yaşanılmaz hale getirdiği sırada hiç tanımadığı insanların ona ve ailesine canla başla yardım ettikleriniö bu yüzden kendisinin de hiç bir karşılık beklemezsiniz başkalarına yardım etme kararı verdiğini söyleyen Nancy, her şükran günü döneminde bunu bir gelenek olarak tekrarlayacağını söylüyor. Ne güzel değil mi?
Ben de bu şükran gününde yeni bir gelenek başlatmak istiyorum. Bir liste yapıp neler için teşekkür etmem gerektiğini sıralayacağım ve kendimi ne zaman kötü hissedersem bu listeyi çıkarıp defalarca okuyarak şükretmek için ne çok sebebim olduğunu hatırlayıp rahatlayacağım.
Sizler bu listenin başında olacaksınız. Makalelerimi okuyanlara, vakit ayırıp destekleyici yorumlar, yapıcı eleştiriler yazan, görüşlerini benimle paylaşarak farklı konular hakkındaki fikirlerimi , düşüncelerimi besleyen, bakış açımı genişleten ve zenginleştiren siz okurlarıma ne kadar teşekkür etsem az.
Şimdi de sıra sizde. Söyleyin bakalım, siz bu şükran gününde ne için şükrediyorsunuz?
Şükredecek ne çok sebebimiz olduğunun bilincine varabildiğimiz nefis bir şükran günü dilerim. Bugün ve hergün…
*Şükran Günü’nden bir sonraki güne ‘Siyah Cuma’ denmesinin sebebi bugünden itibaren bilançoların kırmızıdan siyaha dönmesi olarak bilinir. (Bilançoların siyaha dönmesi perakendecilerin kar elde etmeye başladıklarını gösteriyor.)
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment