Değer üretmeyen anneler, kendini faydasız hissediyor
Uzman pedagog Mehmet Teber, teknolojinin ilerlemesi ve şehir hayatının getirdiği dezavantajlar nedeniyle kadınların bir insanlık gereksinimi olan kendini faydalı hissetme konusunda ciddi problemler yaşadığını söyledi. Teber, “25-40 yaş arasında ev hanımları bir değer üretmedikleri zaman kendilerini faydasız hissediyorlar. Her ne kadar çocuk yetiştirmek bir değer olsa da toplum bunu bir üretim olarak görmediği için anneler bunalım ve depresyon dönemine girmiş olabiliyor.” dedi. Eskiden kadının çocuk yetiştirme konusunda çok fazla kaynağa başvurmadığının altını çizen Teber, şu anda çocuk yetiştirme üzerine çok fazla kitap olduğu için annelerin kafasının karıştığını vurguladı. Teber, sözlerine şöyle devam etti:
“Hiçbir şey okumayan anneler çocuklarını daha düzenli yetiştirebiliyorlardı. Ama çok kitap okuyan annelerin kafası o kadar çok karışıyor ki; bir müddet sonra yaratılıştan gelen annelik güdülerine bile güvenmemeye başlıyorlar. Çünkü bilgi kirliliği üzerinden annelerin kafası karışıyor. Çocuğu ile iyi vakit geçirmeye çalışan anneler olduğu gibi, kendi yetileri elinden alınmış, uzmanlar arasında kalmış annelerde var. Eskiden çocuk eğitimi konusunda doğru dürüst bir kitap yoktu. Anne bildiği gibi çocuk yetiştiriyordu. Ama şimdi karma karışık duygulara kapılabiliyor. Kendini uzmana tamamen kaptırmak da doğru değil.”
Annelerin ‘nasıl iyi bir çocuk yetiştirilir’ konusundan önce kendi sorunlarını çözmesi gerektiğini vurgulayan Teber, “Bir kadın çocukluğundan, çevresinden, ailesinden ve eşinden kaynaklanan sorunlarını çocuklara yansıttığı için istemediği ve daha sonrasında pişman olacağı hareketlerde bulunabiliyor. Sonra pişman oluyor ama iş işten geçmiş oluyor.” şeklinde konuştu. Teber, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
“Anne bir anda çocuğuna nasıl davranması gerektiğini biliyor ama bunu yapamıyor. Çocukla sürekli birliktelik halinde olduğu için sınır koyması gerekiyor. Bu durumda suçluluk hali artıyor. Bizim annelik atölyelerimizde 7-8 hafta onlara anneliği anlatıyoruz. Daha sonra çocuk eğitime geçiyoruz. Önce onların yaralarını tedavi ediyoruz. Sen nasıl bir çocuktun, baban ve annen nasıl davranmıştı, başından neler geçmişti gibi sorulara cevap aradıktan sonra çocukla muhatap olmak gerekiyor. Siz bir akvaryumdasınız ve sizde yaralar var. Ülkemizde annelere dair kitap yok. Hep çocuklara dair kitap var. Annelerin ele alınması ve desteklenmesi gerekiyor. Kendinize dair beklentiniz düşük. Herkes çocuk hakkında konuştuğu için bu beklentiler arasında annelik yapmak çok zor. Babalara kimse nasıl baba olduğunu sormuyor. Bütün yük anneler üzerinde oluyor.”
“SADECE ANNE ROLÜNE SAPLANANLAR BİR SÜRE SONRA KENDİSİNİ BİTİRİYOR”
Bir kadının sadece annelik rolüne bürünmesinin de büyük bir hata olduğunu belirten Teber, “Aynı zamanda bir eşsin, bir kızsın, bir halasın vb. gibi sorumluluklarınız var. Bunları unutmamalısınız. Kadının tamamen tek bir kimliğe saplanmaması gerekiyor. Çünkü sadece anne rolüne saplananlar bir süre sonra kendisini bitiriyor.” şeklinde konuştu. Ailede babanın otoriteyi, annenin de şefkati ifade etmesi gerektiğini söyleyen Teber, iş kolları nedeniyle eve geç ve yorgun gelen babanın görevini annenin üstlenmesinden dolayı kadında öfke patlamasının artmasına neden olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Anneye bir rol daha düşer. O da babaların otoriter rolü var. Özellikle büyük şehirlerde çok çalışan babalar akşam sekiz gibi eve geliyor. Yemek yedikten sonra çocuğuna otorite kurmak yerine sevecen davranıyor. Bu yüzden anne babanın da otoriter rolünü üstüne alıyor. O da şefkat kaynağı olan anneye bir rol daha almış oluyor. Bu kadar fazla yük alınca öfke patlamaları daha çok oluyor. Ve çocuğuna kızıp dövebiliyor. Babalar günümüzde kendisini o kadar çok geri çekmişler ki sadece evin finansmanı sağlayan, akşam eve geldiğinde televizyona ve cep telefonuna sarılır, hale gelmişler. İnsanların yalnızlık ihtiyacı var. Akşama kadar çok fazla insanlarla içli dışlı olan bir erkek akşam olduğunda biraz yalnızlık istiyor. Bunu anlatamayınca yeni problemler ortaya çıkıyor. Ama babalar şunu kesinlikle unutmamalıdır, fizyolojik olarak baba olmak kolaydır, gerçekte baba olmak çok zordur. Ülkemizde babalar üzerine yazılan kitaplarda çok az. Babalara ulaşmamız gerekiyor. Babanın olmadığı bir evde çok fazla yanlışlıklar oluyor. Erkek çocuk kadınları model almaya başlıyor. Günümüz hayatına nüfus cüzdanında babası olan ama babasız yetişen çocuklar olmasın. Babalar fizyolojik babadan öteye geçerek gerçek baba olma rolünü yerine getirsin.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment