İlkbahar, Golden Gate Köprüsü’nde yürüyüş yapmak için en ideal zaman

‘Bahar tatilinde nereye gitsek?’ diye düşünenler için San Fransisco ideal bir seçim olabilir. “San Fracisco’ya geldim” demek içinse mutlaka görmeniz gereken bir yer Golden Gate Köprüsü. İsminin ‘altın’ (golden) olması sizi yanıltmasın. Köprü kırmızıya çalan koyu bir turuncu. Bu da onu eşsiz kılıyor. Sisli havalarda bile beyaz bulutlar ve masmavi deniz arasında tüm ihtişamıyla ‘buradayım’ diye seslenerek size el sallarken benzerlerinden ayrılıyor.

Pasifik Okyanusu ve San Fransisco Körfezi’nin en yakın olduğu nokta üzerine inşa edilmiş olan köprünün adının niçin altın olduğunu araştırınca yolum bizim Boğaz Köprüsü’ne çıktı. Meğer, İstanbul’un incisi, 1846 yılında altın bulma umuduyla San Fransisco’ya gelen kaşif John C. Frémont’a ilham olmuş. Pasifik Okyanusu ve San Fransisco Körfezi’nin öpüştüğü bu noktanın İstanbul Boğazı’na benzerliği dolayısıyla Frémont köprüye bu ismi seçmiş. İstanbul Boğazı’nın Latince adı Chrysoceras, Golden Horn ve Golden Gate’in Latincesi ise Chrysopolae.

Amerika’daki 575 bin köprü arasında da tartışmasız en popüleri olan, 2.5 km uzunluğundaki, 48 katlı bir bina yüksekliğindeki Golden Gate, dünyanın en büyük asma köprülerinden biri. Köprüyü yürüyerek veya bisikletle geçmek mümkün. Tabi yürümek manzaranın tadını çıkarmak için en güzel yöntem. Okyanusta hoplayıp zıplayan yunusları görmek harika. Yanınızda giyecek kalın bir şeyler bulundurmakta fayda olabilir çünkü bir hayli esintili.

Köprüye şehrin farklı noktalarından turistler için günbatımı turları düzenleniyor. Fotoğraf çekmekten hoşlananlar için günün bu saatleri ideal. Ayrıca köprüyü fotoğraflayabilmemiz için özel bölümlerin olduğunu belirtmekte de fayda var.

Bu arada karşı taraftaki hediyelik eşya dükkanlarında sizi “Köprüyü geçtim” diyen rozetler t-shirtler karşılıyor. Köprünün çivilerinin taklitleri bile satışa sunulmuş. Çocuklar için Golden Gate Köprüsü’nü ve San Francisco’nun ünlü yerlerini gösteren boyama kitapları var.