Dikkat eksikliği, çocukluktan yetişkinliğe uzanan bir hastalık
Dikkat eksikliğinin, okul öncesi çocuklukta başlayıp yetişkin yaşamında da değişik bulgularla seyredebilen bir bozukluk olduğu belirtildi.
Çocuk Gelişim Uzmanı Ayşenur Bekaroğlu, tedavi edilmediği takdirde dikkat eksikliğinin çocuğun eğitim ve yaşantısının hemen her alanını olumsuz etkilediğini, yoğun ruhsal, sosyal ve okul sorunları ortaya çıkardığını belirtti. Başlangıcın genellikle 3 yaş dolaylarında olduğunu vurgulayan Ayşenur Bekaroğlu, “Eğitim ve öğrenim için gerekli olan dikkat süresi ve yoğunlaşmanın beklendiği ilkokul yılları, fark edildiği en belirgin zamandır. Birçok çocuk büyüdükçe zihinsel aktiviteler kazanır. Bu aktiviteler amaçtan uzaklaşmayı önler, amaçları hatırlatır ve amaca ulaşmak için gereken aşamaları geçmeyi sağlar. Dikkat eksikliği olan çocuklarda bu mekanizmanın yerine getirilmesi için gerekli olan düzenlemeler eksiktir. Küçük yaşlarda bu yönetim yetişkinler tarafından kazandırılmaktadır.” şeklinde ifade etti.
Dikkat eksikliği, bir konuya yoğunlaşmada güçlük, verilen görevleri tamamlayamama, sınırlı dikkat zamanı ve dikkat dağınıklığı belirtileri ile kendini gösterdiğini ifade eden Bekaroğlu, “Bu bozukluğu olan çocuklar ayrıntılara karşı dikkat eksikliği gösterir, okul ve diğer ödevlerinde birçok hatalar yaparlar. Oyun ve benzeri etkinliklerde dikkatlerini uzun süre toplayamazlar, başladıkları işleri tamamlamakta zorlanırlar. Sanki akılları başka yerdedir ya da söylenenleri dinlemiyor ya da duymuyor görünümü verirler. Kendilerine verilen okul ödevi ya da herhangi bir iş üzerinde belirtilen ve beklenen bir biçimde çalışılamaz, ödevlerini bitiremezler. Anne-babalarının zoruyla bir süre derslerinin başında otursalar bile kalem, silgi ve kalemtıraş gibi nesnelerle oynarlar. Başkalarının dikkatini çekmeyen bir ses veya bir görüntü onların ilgisini anında çeker. Sıklıkla eşyalarını ve okul araç ve gereçlerini bir yerde unutur veya kaybedebilirler.” diye konuştu.
Okula başladıklarında bu çocukları bekleyen birçok güçlük olduğunu söyleyen Bekaroğlu, “Çocuğun sırasında oturmaması, dikkatini bir konu üzerinde yoğunlaştıramaması, algılama bozukluğu ve sakarlığı onun sürekli azarlanmasına, eleştirilmesine ve uyarılmasına yol açar. Ek olarak arkadaşlık kurmada ve sürdürmede yaşadıkları zorluklar onu daha içe kapanık, yalnız, öfkeli, küskün ve oyun bozan yapabilir. Bu da karşı gelme ve davranım bozukluğu gibi ek bozulmalara yol açar.” dedi.
Dikkat eksikliği olan çocuğun elinin hiçbir zaman düşünceleri kadar iyi ya da hızlı çalışmadığını vurgulayan Bekaroğlu, şöyle konuştu: “Sıklıkla iki seçim vardır; ya çok yavaş yazacak ve ödevleri zamanında bitiremeyecek ya da çabuk yazıp birçok hata yapacaktır. Bu çocukların defterleri düzensizdir. Harf ve hece atlamaları, harflerin ters yazılması ve yarım bırakılmış sayfalar defterlerin en belirgin özellikleridir. Hiperaktivite yaşla birlikte azalmakta, ancak dikkatsizlik ve dürtü denetim sorunları kalıcı olabilmektedir. Genellikle ilk kaybolan aşırı hareketlilik, en son kaybolan ise dikkat eksikliğidir.”
Dikkat eksikliği ve çocuğa tutumla ilgili ailenin bilgilendirilmesinin büyük önem taşıdığını hatırlatan Bekaroğlu, “Dikkat eksikliği olan çocuklara görevler planlanırken, yapması gerekenler küçük parçalara bölünmeli ve basamaklar haline getirilmelidir. Öğrenme güçlüğü yalnız başına da olmakla birlikte genellikle birbirine eşlik eden bozulmaları da beraberinde getirir. Burada anne ve babalara çocuklarına uygun yöntemlerle yaklaşmaları, çocuğa ve davranışlara yön vermeleri gereklidir. Çocukta bu belirtilerden birinin ya da birkaçının olduğundan şüpheleniliyorsa bekletilmeden uzmana başvurulmalıdır.” diye ifade etti.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment