Duvarları değil eşarpları boyuyorlar
Son yıllarda modanın sanatla arası oldukça iyi. Bu konuda başı çeken modaevlerinden Louise Vuitton, eşarplarını üçüncü kez sanatçılara emanet ediyor. Sokak sanatlarının ustaları, eşarpları boyamaya devam ediyor.
Moda dünyası son dönemlerde sanatçılarla işbirliği yaparak koleksiyonlar hazırlıyor. Bu konuda başı çekense Ortadoğu ve Asyalı zenginlerin gözdesi Louis Vuitton. Marka, sanatçılarla hazırladığı koleksiyonlara bir yenisini daha ekledi. Geçtiğimiz sezon Endonezyalı sanatçı Eko Nugroh, İngiltere’den Eine ve Tunus’tan El Seed Vuitton’un klasik kare eşarplarını bir sanat alanına dönüştürdüler. Koleksiyonun sunumları da birer enstalasyon gibi hazırlandı. Dahası bu sanat ruhlu eşarplar vitrinlere de bir galeri gösterişi kazandırdı. Fakat Vuitton’un asıl hedefi eşarpları sanatla buluşturmak değil, gençlerle arasına giren mesafeyi kapatmaktı. Bu yöntemle kendine çok başarılı bir formül buldu.
Grafiti sokaklarda değil eşarplarda
60’lardan sonra sokaklar, toplumsal hareketlilik açısından en yoğun zamanlarını yaşıyor. Eski toplumsal hareketlerin ideoloji ikliminden farklı olarak hak ve özgürlükler üzerinden harekete geçen topluluklar, sokakları açık hava sanat galerisine dönüştürdü. Arap Baharı Arap harflerinin görünürlüğünü artırdı, Ortadoğulu sokak sanatçılarının da yıldızını parlattı. Keza Tunuslu grafiti sanatçısı El Seed’in duvar resimleri, Louise Vuitton’un eşarpları ve markanın ilk olarak Fransız hanedanları için hazırladığı ünlü valizlerini süsledi.
Sokak sanatçılarının hazırladığı eşarplar Louise Vuitton’u memnun etmiş olacak ki bu sezon yeni bir koleksiyon geldi. Bu kez eşarplarda Andre Saraiva’nın Paris’te veya Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde duvarlara çizdiği ünlü MR.A karakterine rastlıyoruz. Böylece sokak sanatının ünlü bir simgesi, lüksün simgesi sayılan bir modaevinin deseni oluyor.
Yaz koleksiyonuna imza atan diğer sanatçılar ise Chilean Inti, Kenny Scharf ve 2004 yılından beri markayla birlikte çalışan Stephen Sprouse. Chilean Inti, İncalardan esinlenerek bir güneş sistemi deseni çıkarmış ortaya. Amerikalı sürrealist sanatçı Kenny Scharf ise astrolojiye merak salmış, ortaya bir samanyolu deseni çıkmış. Stephen Sprouse ise bu sezon da leopar desen çalışmış. Hakkını teslim etmek lazım birçok kadın için vazgeçilmez olsa da leopar desen gördüğünde kaçıp gitmek isteyen bir o kadar insan var. Özellikle genç ve asi ruhlu moda severler leopara karşı hayli tavırlı. İşte Sprouse el boyaması desenleriyle leoparı abartılı feminen imajından soyutluyor ve bir sanat eserini üzerinizde taşıdığınız fikrine odaklamayı başarıyor.
Bütün bunlar neden yaşanıyor peki? İpek eşarp kullanımı konusunda genç kitleleri aktif kılmak için diyebiliriz. 50’li yıllarda birçok sinema filminde ipek eşarpların fazlaca kullanıldığını görüyoruz. Fakat bir süredir belli yaş grubunun altına inmiyordu. Genç nesil sırf aksesuar olarak bir eşarba servet ödemeyi gereksiz görmenin yanı sıra demode de buluyordu. Fakat sokak sanatçılarının el birliğiyle Louis Vuitton ipek eşarplar, protest kültürün havalı birer temsili oldu. Lüks bir marka sokağa inmeyi başararak yeni kitlelerin gönlünü kazanmış oldu.
Tığ işi deri
Geçtiğimiz sezonlarda lazer kesim tekniği özellikle şallarda epey kullanılmıştı. Ardından kıyafetlere de sıçradı. Şimdi sıra aksesuarlarda diyebiliriz. Moda çekimlerinde marka kültürüne gönderme yapmak adına Dolce&Gabbana bunu tasarımlarına da yansıtıyor. Sicily adını verdiği bir çanta tasarlayan modaevi, aksesuarlara da Sicilya tarzını taşıyor. Napa deriyi lazer teknikle kesip el işi detaylarla süslüyor. Bu özel işçilikle deri çanta ve ayakkabılar dantel görünümü kazanıyor. Böylece marka çok sevdiği danteli özgün bir biçimde tasarımlara uyguluyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment