Jeremy Lin ve Tim Tebow’un NBA ve NFL’deki yükselişleri, profesyonel spor dünyası ve din arasındaki ayrımı belki de daha önce hiç olmadığı kadar azalttı.
New York Jets’in ünlü defans oyuncusu Tebow sezon aralarında yaptığı misyonerlik faaliyetleriyle tanınıyor. New York Knicks’i coşturmak için bu yıl bir anda ortaya çıkıveren oyun kurucu Jeremy Lin ise inançlarının kariyerinde oynadığı rol konusunda oldukça açık sözlü.
Minnesota Timberwolves forveti Anthony Tolliver ve eski NBA Geliştirme Ligi oyuncusu Lanny Smith ile yapılan söyleşi bu açıdan daha iyi bir zamana denk gelemezdi. Konu elbette iki basketbolcunun birlikte kurduğu, Hristiyanlık mesajlarıyla süslü spor kıyafetleri üreten şirket.
Lin, bu markanın en büyük hayranlarından biri, maçlara firmanın ürünlerinden biri olan ‘Hz. İsa’nın adıyla oynuyorum’ yazılı bir bileklikle çıkıyor.
“Anthony ile adım adım büyütmeye çalıştığımız iş bir anda patladı ve tüm dünya tarafından bilinen bir şey haline geldi” diye söze başladı Smith. Linsanity çılgınlığının tabii ki bunda payı çok büyük.
Smith ve Tolliver’ın arkadaşlıkları Idaho Stampede takımına dayanıyor. Aynı takımda oynayan ikili hafta sonları kilise ayinlerine birlikte katılırken arkadaş olur. Aynı yıl Smith kariyerini sonlandıran diz sakatlığını geçirir. Genç basketbolcu, ameliyat sonrası hastanede iyileşmeyi beklerken, çocukluğundan beri sadece basketbola adadığı hayatına nasıl bir yön vereceğini düşünmeye başlar. Sonunda inancını spor aşkıyla birleştirecek bir kıyafet serisi oluşturmaya karar verir ve bu yatırımcı arayışı sırasında Tolliver’a gider. Arkadaşının cevabı “Bu konuda bir adım atmaya karar verirsen ve herhangi bir ihtiyacın olursa, ben buradayım” olur. Smith o günü hatırlayınca “Pek çok insan size böyle bir söz verebilir. Ama ihtiyaç anı geldiğinde hepsi çoktan ortadan kaybolmuştur. Anthony ise sözünü tuttu.” diyor.
Creighton Universitesi’nde finans üzerine eğitim almış bir basketbolcu olarak Tolliver, saha dışında başarılı bir emlak yatırımcısı ve işadamı olmayı zaten başarmıştır. Herkesin yaptığı gibi giyim markası sahibi bir sporcu olmak ise aklının ucundan dahi geçmiyordu. Hala da Active Faith ile kendini o klişenin içinde görmüyor.
“Hiçbir zaman, asla, bir milyon yıl dahi geçse kendimi giyim sektöründe düşünemiyordum” diyor Tolliver. “’Asla, hiç bir zaman bunu yapmayacağım’ diyordum kendi kendime. Aslında şimdi de bizimkisi para kazanma amacıyla bu işi yapmaktan çok farklı”
İşe başladıktan hemen sonra, bileklikleri genellikle promosyon ürünü olarak kullanırken ve Çin’de diğer ürünleri ürettirecek bir fabrika ararken, Smith, Geliştirme ligi All-Star maçını izlemeye gider. Maç sonu ropörtajı sırasında Jeremy Lin, çıkardığı başarılı oyun için Hz. İsa’ya teşekkür edince ortak bir noktaları olduğunu düşünür. Hemen Lin’in Reno’dan takım arkadaşı Patrick Ewing Jr. aracılığıyla irtibata geçer ve genç basketbolcu maçlarda ürettikleri bilekliklerden takmaya başlar. İkili ilk kez Houston’da yüz yüze gelir. Smith o günü şöyle anlatıyor: “New York Knicks otobüsünü bekliyordum. Her yer Amare (Stoudemire) ve Carmelo (Anthony)’yu görmek için bekleyen taraftarlarla kaplıydı. Lin otobüsten indi ve hiç kimse yanına gelmedi. Ne imza ne de başka bir şey isteyen olmadı. Bir süre orada durduk ve sohbet ettik. Bundan sonra bu bir daha asla olmayacak”
Smith Knicks’in renkleriyle de uyumlu olması için Lin’e turuncu bir bileklik verir. Çok kısa bir süre sonra da ‘Lin Çılgınlığı’ (Linsanity) dünyaya gelir. Jeremy Lin, Knicks’i Doğu Konferansı’nda yeniden hayata döndüren müthiş bir seri ile sahneye çıkar. Taiwan asıllı ilk Amerikalı basketbolcu olması ve inançları hakkındaki açık sözlülüğü genç oyuncunun yıldızını iyice parlatır. Lin’in posterleri artık her yerdedir. Sports Illustrated kapaklarında, Time dergisinde, ESPN.com’da vs. Ve tabii bileklikler de..
“Dünyanın her yerinde yayınlanan bu resimler bilekliklerimizi uçurdu” diyor Tolliver. “Bu, tam da web sitemizin yayına başladığı zamana denk geldi. Sonrası çılgıncaydı.”
Şirketin web sitesi (MyActiveFaith.com) yoğunluk nedeniyle tam 3 kez göçtükten sonra kendi özel server’ini alir ve ilk iki haftada tam 10 bin bileklik satar .
“Nike, Adidas, Reebok, UnderArmour.. Bunlar hiç bir zaman inanç temalı ürünler yapmaz. Asla o çizgiyi geçip bu konuya yaklaşmayacaklar” diyor Smith ve ekliyor “Bu yüzden bu temanın bizim için bir niş olduğunu düşündük ve bir pazar oluşturabileceğimize karar verdik. Hedefimiz Hristiyanlık temalı spor giyiminin Nike’ı olmak”
Smith’in amacı firmayı herhangi bir ‘ilgi çekici bileklik’ üreticisi şirketten çok daha öteye götürmek. Active Faith aynı zamanda t-shirt and şort, sweatshirt vs. de üretiyor.
Active Faith’in Lin tarzı yükselişi ciddi finansal yatırım tekliflerini beraberinde getirir. Bu tekliflerin genel itibariyle şartı daha geniş kalabalıklara ulaşabilmek için ürünlerdeki inanç temasını biraz geri çekmek. Smith’in cevabı ise açık: “Biz mesajımızdan fedakarlık etmek istemiyoruz. Bizi diğerlerinden ayıracak olan da bu.”
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment