“Hukuka müdahale akıl almaz bir durumdur”
Amerikalı uzmanlar Türkiye’ de ortaya çıkan yolsuzluk skandalı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor. “Yolsuzluk iddiasının boyutunu tam olarak bilememekle birlikte, Türkiye’nin bağımsız bir yargı ve hukuk sistemine sahip olduğunu düşünmüyorum diyen Oakland Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Paul Kubicek, hükümetin savcı ve emniyet müdürlerine müdahalesini ‘akıl almaz bir durum’ sözleriyle değerlendirdi. Kubicek, “Bu müdahalenin demokrasiyle bağdaşan hiç bir yanı yok” dedi.
Avrupa Birliği’ne üyelik sürecindeki aksamalardan dolayı Türkiye’nin hayal kırıklığına uğramış olmasını normal karşıladığını belirten uluslarası ilişkiler profesörü, “Ancak Erdoğan’ın Türkiye’yi her anlamda Avrupa Birliği’nden çok farklı bir yapıya sahip olan Şangay İşbirliği Örgütü’ne katma düşüncesi çok şaşırtıcı” dedi. Türkiye’nin bu organizasyonun üyeliğine ilgi göstermesinin AB için bir uyarı hükmünde olma gerektiğini söyleyen Kubicek, Şangay Beşlisi’nin Türkiye için nasıl bir avantaj içerdiğini bilmediğini ifade etti.
“Son zamanlardaki yolsuzluk skandalları ve hukuk sistemini değiştirme çalışmaları hem uzun zamandır Türkiye’ yi bu konuda eleştiren Avrupa Birliği ile ilişkileri hem de AK Parti’yi olumsuz etkileyecektir.” diyen Kubicek, Tayyip Erdoğan’ın olaylar karşısındaki ‘dış güçleri’ tezine sarılmasının inandırıcı olmadığını savundu.
“Bence Erdoğan’ın hem Gezi Parkı olaylarıyla, hem de bu yolsuzluklarla mücadele şekli Batı dünyasıyla ve AB ile şimdiye kadar kurulan köprüleri yıkmıştır.” diyen Kubicek, Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliği sürecinin devam ediyor olmasına rağmen şu an itibariyle girmeye hazır olmadığını ve Avrupa Birliği Konseyi’nin de Türkiye hakkında endişelerinin ciddi şekilde arttmış olduğunu ileri sürdü.
Michigan State Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mohammed Ayoob ise, Türkiye ve AKP hükümetinin zor bir dönemden geçtiğini ve bunun da AB üyelik sürecini olumsuz etkilediğinin söyledi. Almanya ve Fransa’ nın Türkiye’yi AB üyesi olarak kabul edeceklerini hiç düşünmediğini ifade eden Ayoob, özellikle halihazırda yaşananların bu ülkelerin Türkiye’yle ilgili bu tutumlarını desteklediği için süreci daha da uzatacağını iddia etti.
AB’nin yaşadığı ekonomik problemler dolayısıyla bir çok Türk için üyeliğin cazibesini yitirdiğini ifade eden Ayoob, asıl endişe edilmesi gerekenin Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ülkenin demokratikleşme süreci üzerindeki olumsuz etkisi olduğunu belirtti. Ayoob, “Artık Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün anayasal gücünü kullanarak demokrasinin ruhuna uygun bir şekilde, güçler ayrılığını esas alarak yargı bağımsızlığına yapılan müdahaleye engel olma vakti gelmiştir.” dedi.
Nebraska Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Kılınç ise, HSYK tasarısının komisyona geldiği haliyle yasalaşması durumunda Türkiye’nin AB ile ilişkilerini derinden etkileyebileceğini belirtirken, “Nitekim bir çok AB yetkilisi HSYK tasarısının demokrasi ve hukukun üstünlüğü noktasında bırakın geriye dönüş olmasını, AB’nin siyasi kriterleriyle bile uyumsuz olduğunu ifade etti. Aynı AB yetkililerinin HSYK’ya bugünkü yapısını kazandıran 2010 yılındaki referandumu Türkiye’nin demokrasi çıtasını yükselttiği gerekçesi ile desteklediklerini unutmamalı.” açıklamasını yaptı.
Türkiye-AB ilişkilerinin uzun zamandır ağır aksak ilerlediğini ve bu kötü gidişte AB ülkelerinin tavırlarının da etkisinin büyük olduğunu vurgulayan Kılınç, “Türkiye HSYK ve benzeri değişikliklerle kötü gidişin sorumluluğunu büyük oranda üzerine almış oluyor. AB komisyonu yapılan değişikliklerle Türkiye’nin müzakereleri başlatmak için yerine getirilmesi gereken AB siyasi kriterlerinin bile gerisine düştüğüne kanaat getirirse Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri askıya alınabilir.” dedi. Bu durumda, ‘Türkiye’de son yıllarda yaşananlar demokrasiden geriye dönüştür’ iddiasının AB gibi güvenilir bir kurum kararıyla tasdiklenmiş olacağını hatırlatan Kılınç, bunun da Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajına büyük zarar vereceğini belirtti.
Kılınç ayrıca, yasamanın HSYK’nın yapısında değişiklik yapma hakkı olabileceğini ancak iki noktaya dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. “Değişiklik yargı bağımsızlığına halel getirmemelidir. Hakimlik ve savcılık alımlarında tamamen liyakate dayalı bir sistemin dışına çıkılmamalıdır.” diyen Kılınç “Maalesef mevcut tasarı HSYK’yı ve yargıyı hükümetin kontrolüne vererek siyasallaştırmaktadır. Bu iki noktada yeni tasarı mevcut yasanın ötesine geçmediği sürece çıkacak yasanın meşruiyeti hep sorgulanacaktır.” diyerek konuyla ilgili endişelerini dile getirdi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment