Anneler ah anneler!

Geçtiğimiz hafta içinde bir cenazeye katıldık. Bebek Rukiyecik uzun zamandır savaştığı kansere yenikdüşmüş ve 18 aylık bu masumcuk vefat etmişti. Baltimore’daki Türk Kültür Merkezi’nde küçücük bir tabutun önünde saf tuttuk, annesi ve babası adına şefaat taşıyıcısı bu meleğin cenaze namazını kıldık.

Namaz sonrası annesinin son bir kere görmek istediği yavrusuna bakışı ve sarılışı ne kadar dokunaklıydı.Kim bilir ne fırtınalar kopmuştu yüreğinde. Göz pınarları o fırtınadan yağmurlar taşıdı bizim alemimize.

Minicik bir bedenin gözyaşları ile toprağa verilişi hepimizin içini acıttı. Ancak annesinin hissettikleri çok farklıydı. Herkese göre bir bebek toprağa verildi ama onun için bir yürekti toprağa düşen; bir ana yüreği.Zira anneler yüreklerini taşır yavrularında ve yavrularını yüreklerinde…

Büyük acılara yürek dayanmaz derler, halbuki ana yüreği herşeye dayanandır. Önce onun yüreğine düşer ateş. Önce odur hisseden olacakları. Hep bir güvercin kalbi gibi yerinden çıkacakmış gibi atar. Daha henüz yavrusu dünyaya gelmeden başlar onun hafakanları. Hep yavrusu ile oturur, yavrusu ile kalkar. Doğum bir mucizedir ve sadece Allah’ın annelere lütfudur bunu gerçekleştirmek. Sabır annelerin kitabında yazılıdır. Dokuz ay nice sıkıntıları sabırla aşar ve öylece taşır yavrularını anneler. Bir gün ellerinden kayıp gidecek bir düş olduklarını bilerek sabırla ve metanetle taşırlar. Şefkat kimsenin ulaşamayacağı zirvelerde dalgalanan sancaktır annelere mahsus. Kaç yıllar, o şefkatin gücü ile çeker bütün kahırları anne. Kendisi tükenir usulca, daha mutlu yaşasınlar diye yavruları.

Sonra bir gün ayrılık olur. Bu ayrılık bazen bir kara haberle gelir. Okul dönüşü bir elim trafik kazasında kaybeder ciğerparesini mesela. Bazen acı acı çalan bir telefon sesi, ahizesi kalkmadan önce haber verir anneye askerde şehit olan evladının çoktan mihnetler dünyasından göçüp gittiğini. Yaşı ne olursa olsun evlat evlattır, anne de annedir. Ve hep analar ağlar. Annenin hüznü zaman aşımına uğramaz. O hep tazedir yüreklerinde.

Bazen bir gurbetle gelir bu ayrılık. Kimi zaman okumak için, kimi zaman çalışmak için bir gurbet ayrılığı yaşanır. Askerlik hemen bitirilip dönülecek diye teselli buutlu bir ayrılıktır. Ama yine annelerdir yürekleri yanan. Hep dizlerinin dibinde oturup, gözlerinin önünde olsunlar isterler evlatlarını. Ama ne var ki hayat böyle devam etmez, edemez. Gün gelir ananın ellerinden kayıp gider kurduğu hayaller, o güzel düşler.

Bir de hicret vardır bizim dünyamıza has. Bugün dünyanın neredeyse hemen her ülkesinde ocaklar tüttüren erkeğiyle kadınıyla günümüzün ‘kara sevdalı’ muhacirlerinin analarından ayrılış hikayeleri vardır. Bir yanda analar vardır mahzun ve kederli Anadolu’ya benzeyen. Ama ümitle dolu; birgün gelecekleri ümidiyle yavrularının. Diğer yanda ise içlerindeki bütün duyguları bastırıp uzaklara yelken açan muhacirler vardır dönmeyi düşünmeyen. Aman Allah’ım bu ne müthiş bir manzaradır böyle. Melekler nasıl yazar? Neyle tartıp, nasıl ölçerler? Yoksa sadece manzarayı kayda alıp; “gerisi bizi aşar, bu öyle bir şey ki biz sadece kaydederiz, O’dur sadece karşılığını verecek” mi derler?

Benim de annem var ey kari! Benim de hüznünü içinde saklayan annem var Anadolu’nun tüm anneleri gibi. Dualarla üzerimize titreyen, gözyaşlarını bizler için akıtan bütün anneler gibi bir annem var. Bu satırları yazarken annemi düşündüm, o da ne kadar arzu etmişti hep yanında olmamı. Ama ben ve emsalim bir ebedi beraberlik için geçici bu ayrılıklara katlanırken en çok da annelerimize üzülürüz. Onlar üzülür diye, onlar gözyaşı döker diye. Ama kolay değildir cennetlerin ayaklarının altına serilmesi. Evladı hicrette olan annelerin birkaç cenneti olur ötelerde kimbilir.

Anne olmak bir payedir. Muhacir annesi olmak bir başka paye. Bir de hicrette anne olmak vardır o da apayrı bir payedir.

Anneler vardır hasılı; evlatları hicretlerde. Anneler vardır hicretleri içlerinde yaşayan.

Anneler vardır bir de hicretlerin içinde. Hicrette annelik ve anneden hicret etmiş olmak payesini beraberce taşıyan anneler.

Ve söz burada boğaza düğümlenmiştir ey kari; birgün annesi göçerse bu dünyadan evladın ardındaki dağ yıkılır.

Evladını kaybeden annenin yüreği yanar, ama annesini yitiren evladın ise dünyası kayar.

Ne mutlu bir ebedi beraberlik için her türlü ayrılık zahmetine göğüs geren muhacir annelerine ve hicrette anne olma şerefini taşıyanlara.

Bütün annelerin öpülesi ellerinden bir buse ile kutlamak yeterse eğer Anneler Günü kutlu olsun.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.