Büyük finalin büyük sayıları

Büyük finalin büyük sayıları

Geçen haftaki yazım bildiğiniz gibi Amerikan Futbol Ligi (NFL) finali Super Bowl ile ilgiliydi. Amerika’da sevilen takım oyunlarını sayarken beyzbolu nasıl atladım bilemiyorum ama dikkatli bir okuyucum hatırlattı. Bugün yine mi maç yazacaksınız diye düşünmeye başladınız sanırım. Maç hakkında yazacağım ama doğrudan maçın kendisi ile alakalı değil.

Büyük final pazar günü oynandı ve bu senenin şampiyonu Seatlle’ın Seahawks takımı oldu. Yazımın son kısmında favoriler Denver kazanır diyor demiştim ama Denver ünlü oyun kurucusu Mannings’e rağmen neredeyse hiç bir varlık gösteremedi ve tarihi bir fark yiyerek finali kaybetti.

Tam 111,5 milyon izleyici sayısı ile Amerika TV tarihinde  en çok seyredilen canlı yayın oldu bu seneki Super Bowl karşılaşması. Evet, yanlış okumadınız Amerika TV tarihi diye yazdım. Senelerdir denk geldikçe kaçırmamaya çalıştığım finali bu sene tam olarak izleme şansım olmadı. Seyahatteydim. Ama o pazar günü öğleden sonra koca bir şehirde yolların ne kadar tenha olduğunu, en turistik yerlerde bile kalabalıkların görülmediğini, bütün bir ülkenin oturup maç izlediğini de dışarıdan müşahade etme imkanı buldum. Bir an aklıma Almanya ile oynadığımız Avrupa Futbol Şampiyonası yarı final karşılasması geldi. Nerede ise bütün İstanbul boşalmış, herkes ekran başında maça kilitlenmişti. Üsküdar tarafında arkadaşlarla maçı izleyip sonrasında Bakırköy’e doğru yola çıkınca gecenin 12 sinde trafiğin durma noktasına geldiğini görmüştüm.

Maç doğu yakasında, New Jersey’de oynandı ve akşam 18:30’da başladı. 19:30- 20:00 arasındaki reyting ölçümlerine göre % 46.9 reyting  (çok yüksek) ve evler arasında da % 71 lik bir izleme pay oranına sahipti. 

30 saniyesi 4 milyon dolara satılan TV reklamları da her seneki gibi konuşulacak reklamlardı. Reklamverenler paralarının karşılığını maçın devre arası şovu öncesine doğru son kısımda aldı. Seahawks o sırada 22-0 önde gidiyordu. İlk yarının sonuna doğru (futboldaki ifadesiyle ikinci çeyrekde) reklam çıkması için para ödeyen Volkswagen, Wonderful Pistachios, H&M, Subway, Toyota, Sonos, Coca-Cola, CarMax ve M&Ms reytinglerin en yüksek olduğu zamanda reklamı yayınlanan firmalar oldular. Aynı zamanda Paramount’un ‘Transformers: Age of Extinction and Columbia’ ve ‘Spider Man-2’ filmlerinin fragmanları da devre arası şovda gösterildi. 

Devre arası şovda Bruno Mars ve Red Hot Chilli Peppers 115,3 milyon izleyiciyle ayrı bir rekor kırdı. Ertesi gün internetten biraz izlediğim şov doğrusu bana çok cazip gelmedi, fazla gürültülü idi. Geçtiğimiz senelerde daha renkli ve ilgi çekici gösteriler oluyordu. Ama renkler-zevkler farklı olduğu gibi konser verenlerin isimleri de önemli. Ben beğenmesem de rekoru kırmışlar. 2013’te Beyonce 110.8, 2012’de Madonna 114 milyon kişi izlemişti. Maçın yayınından sonra aynı kanalda yayınlanan TV dizilerinin izlenme oranları da 2013 ile yaklaşık aynıydı.

“Yahu abi, seni de yazar diye bildik okuyoruz ama bu konuyla benim hiç alakam yok. Benlik de bir şeyler yaz” diyenlerden olabilirsiniz. Ne bu futbol tarzını seviyorsunuzdur, ne de maç izlemeyi. Ama güzel ve kısa tanıtımlar, reklamlar hoşunuza gdiyorsa Google’ a girip ‘2014 super bowl advertising’ yazın ve çıkan reklam videolarının bir kısmını izleyin derim. Köşe yazısında firma ismi vermek reklama girer mi bilmem ama işi güzel yapanın hakkını da vermek gerekiyor. 

Şahsen benim izlediklerim içinde en hoşuma giden Coca Cola’nın ‘Amerika is Beatiful’ reklamı oldu. Tam 1 dakika sürdüğü için maçın arasında sadece bir kere gösterilmesi için bile ödenen para 8 milyon dolar olan, hazırlanma maliyeti de epey yüksek olduğu belli bir reklam filmiydi. Az çok bir milliyetçilik kokmuyor da değil ama bir arkadaşın ifadesiyle bu film Amerika’nın turizm/tanıtım filmi diye oynatılsa değer. Coca Cola kendisini Amerika’yla özdeşleştirecek reklamlarından birisini daha yapmış oldu. Özellikle bu ülkede yaşayan biri olarak, filmde seçilen son derece sıradan gibi gözüken sahnelerin her birinin hayatın içinden yaşanan kareler olması  dikkatimi çekti. Filmin en güzel tarafı ise farklı diller ve kültürlere sahip insanların uyum içinde, aynı ülke için yaşadığına yapılan vurgu idi. İngilizce başlayıp İspanyolca devam eden, Amerika’nın her yanından görüntülerin farklı dillerle devam ettiği filmde İbranice söylenen sözler esnasında bir kaç Yahudi genç gözüküyor ve hemen o sahnenin arkasından başörtülü Müslüman kızlar geliyor. Onu da Uzakdoğuluların gözüktüğü sahne izliyor. Amerika’nın bu güzel özelliklerinden bahsettiğimizda fanatikçe ve tabi ki cahilce karşı çıkan, Amerikan hayranlığıyla suçlayanlar az da olsa olmuyor değil. Ancak bu yazı yazılırken bile internet konusunda yeni yasaklar çıkaran, nefret söylemlerinin en yüksek perdeden dile getirildiği bir ülkenin evladı olarak yaşadığımız ülkedeki hoşgörü ve anlayışı dile getirmemiz de garip karşılanmamalı. 

Amerika vurgusunu daha yüksek perdeden yapıldığı Detroit merkezli araba reklamları, epey komik yapılmış olan Chobani yoğurt reklamı gibi dikkat çeken kliplerin arasında Microsoft’un teknoloji konulu reklamını da saymadan geçmeyelim. Etkileyeci bir reklam idi ve Microsoft’un ürünlerinden daha kaliteliydi. 

Kaliteli iş nerede olursa olsun dikkat çekiyor, ilgi görüyor ve büyük ihtimalle de hedefine ulaşıyor. 

Kaliteli günler dilerim. 

E-posta: gezginabi@yahoo.com

Twitter: @Gezginabi

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.