Kibir Türk modelini bozuyor!

Kibir Türk modelini bozuyor!

Victor Kotsev geçen hafta USA Today’de yayınlanan haberinde finansal analistlerin artık Türkiye’yi “Kırılgan Beşler” arasına dahil ettiğine işaret etti. “Türkiye’ye zarar veren sadece kuruyan yabancı yatırım değil; devam eden hükümet karşıtı gösteriler” diyordu. Hükümeti sarsan ve giderek büyüyen yolsuzluk skandalının Türkiye’nin hemen güney sınırındaki Suriye’deki iç savaşın, Türkiye’nin görünümündeki istikrarsızlığa katkıda bulunduğunu vurguluyordu.

Aslında AK Parti Hükümeti’nin 2002’de yönetime gelmesinden bu yana, on yıldır Türkiye’nin politik ve ekonomik olarak ne kadar geliştiği gözardı edilemez. Recep Tayyip Erdoğan tarihi bir dönüşüm gerçekleştirdi ve yıllarca tutarlı olmayı başaramayan ülke ekonomisi, istikrarlı yükselişiyle marketin yıldızı oldu. Koalisyon hükümetlerinin sıkıntıları geride kalınca Türk ekonomisi geçen süre içinde üç kat büyüyerek dünyanın en dinamik, yükselen marketlerinden biri haline geldi.  2011’de Arap Ayaklanmaları patlak verdiği sırada uluslar arası  ticari başarısı ve kültürel zenginliğini global dünyaya sunumdaki ustalığı ile demokrasinin işlediği bir Müslüman ülke olarak  Türkiye, uluslar arası arenada yegane bir yere oturdu. Zaten önemli bir NATO müttefiği olarak farklı olan konumu, temsil ettiği İslam-demokrasi sentezi ve ekonomik gücü ile daha da önemli hale geldi.

Fakat bugün Türkiye’de yaşanan politik hengâme, yabancı yatırımcıları, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın yakın komşusu olması dolayısıyla da endişelendiriyor. Bu da “Acaba 2000’li yıllarda başlayan Türkiye mucizesi sona mı eriyor?” sorusunu akla getiriyor. Eski bir ABD Dış İşleri Bakanlığı çalısanı, bir sohbetimizde bana Ankara’daki politik tutarsızlık, borsa ve liranın öngörülemeyen çalkantıları, Türkiye’de yıllardır yapılan yatırımları olumsuz etkileyecek. Ayrıca cari açık ve diğer makro-ekonomik kaygılarla 2014’ün Türkiye için zor olacağından endişe duyuyorum.” diyordu.

Gerçi tüm yatırımcılar kötümser değil. Türk Amerikan Konseyi Başkanı emekli büyükelçi James Howard Holmes ise geçen gün yaptığımız roportajda “Türkiye’de bir takım telaşların yaşandığı şu süreçte bazı potansiyel yatırımcılar Türkiye için bekleyip görelim diyen temkinli bir tavır takınmış olsa da, bu uzun vadeli iş yapanlar için  varolan Türk ekonomisine yönelik iyimser havayı henüz etkileyecek güçte bir tepki değil.” diyor ve ekliyordu; “Türkiye’ye yatırım yapan Amerikalılar, henüz portfolyelerini toplayıp geri dönme paniğine kapılmış değil.”

Evet, herkes aynı kanaate:Türkiye bir kaç ay öncesine kadar 11 yıl önce olduğundan çok daha iyi durumdaydı. Fakat Başbakan Erdoğan’ın baskıcı tutumu, hiç bir eleştiriyi kabul etmemesi, hukuk sistemini kontrol almaya çalışması çok büyük sıkıntıları beraberinde götürüyor. Tabi, bunun ekonomiye de etkisi görmezden gelinemez! İşte geçen Çarşamba günü aylardır ilk kez Erdoğan ile telefonda konuşan Başkan Obama da finans piyasalarına yeniden güven verme, öngörülebilir bir yatırım ortamı oluşturma, ikili ilişkileri güçlendirme ve Türkiye’nin geleceğine fayda adına hukukun üstünlüğüne dayalı sağlıklı politikaların önemini vurguluyordu. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla başlayan süreçte yargıya antidemokratik müdahaleleri kaygıyla izleyen Washington’un, ilk kez başkanlık düzeyinde Erdoğan hükümetine ‘hukukun üstünlüğü’ uyarısı yapması dikkat çekici!

 

Erdoğan rahatsızlık uyandıran uslübunu değiştirmez ve bunun Türkiye’nin geleceği ve refahı için bir  tehdit oluşturduğunu görmezden gelmeye devam ederse, bu yatırımcıların sabrını taşırabilir. Geniş çerçeveden  baktığımızdaysa  bu tutum,  Türkiye’nin Ortadoğu’daki saygınlığını ve model olma ümidini hepten bitirebilir. Hatırlarsanız, Ocak ayında Financial Times’da yayınlanan başyazı “Kibir Türk modelini bozar” diyordu.

Tutarsızlık ve belirsizliğin tırmanışta olduğu şu günlerde, analistler ‘Merkez Bankası’nın faiz zammı geri tepebilir ve hasar yükselebilir’ uyarıları yaparken Başbakan Erdoğan Merkez Bankası’nın girişimleri işe yaramazsa “alternatif planlar” düşündüğünü açıkladı. Aslında bence yapması gereken ekonomik alternatifler aramak yerine uslübu konusunda alternatif arayışına yönelmesi! Sizce de öyle değil mi?

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.