Yıkılan yuvalar ve sallanan evlilikler

En son yazımızda asgari müştereklerin şekillenmesine vesile olan en önemli etken  şahısların dünya görüşüdür demiştik.

Zira birbirinden farklı düşünen, dünyayı yorumlarken farklı referansların tesirinde kalan insanların asgari müştereklerde buluşması ve evliliği devam ettirebilmesi iki başlı insanların hayatta kalması kadar zor bir iştir. Eşlerin sahip oldukları dünyevi bakış açısının birbiriyle uyuşması şeklen inşa edilirken zemin etüdü yapılmış, temelleri sağlam atılmış, içerisindeki katkı malzemeleri zengince kullanılmış olan sağlam bir yapıya benzer.

Milletimiz adına 17 Ağustos Gölcük depremi hem çok üzüldüğümüz hem de kendisinden çok dersler çıkardığımız zor bir deneyim olmuştu. Binlerce insanımız yıkılan binaların altında kalıp can vermiş, milyarlarca dolarlık maddi bedeller ödenmiş aynı zamanda tesirinden hala kurtulamadığımız ağır travmaları bu depremde toplum olarak yaşamıştık.

Dört Katlı Evin Çatısına Bir Adımda Çıkabilir Misin?

Ama enteresandır her ne kadar yıkılan binaların müteahhitleri binaların yıkılma sebebini depremin şiddetine vermiş olsalar da aynı bölgede aynı sokakta üstelik birbirine komşu olan iki binadan bir tanesi deprem sonunda dimdik ayakta kalırken hatta sonrasında hasarlı raporu bile almazken hemen yanı başında bulunan bir diğer bina kelimenin tam manasıyla yerle bir olabilmişti. Depremde dört katlı evi yıkılan bir depremzedenin ‘Evimin çatısına bir adım atarak çıktım’ sözleri hala kulaklarımdan silinmez.

Deprem sonrası yapılan çalışmalar pek çok evin yıkılmasının asıl sebebinin depremin şiddetinden ziyade müteahhit hatasından kaynaklandığını söylüyordu. Bazıları evin temeline yeteri kadar demir koymamış, bir kısmı betona gerekli miktarda çimento katmamış, bir diğeri harçta deniz kumundan faydalanmıştı. Temeller evi kaldıracak, kirişler ağırlık taşıyacak, duvarlar ayakta kalacak evsafta değildi, elinize aldığınız beton parçaları avucunuzun içinde bile ufalanabiliyordu. Depreme kadar binanın o haliyle ayakta kalması bile şaşırtıcıydı. Belki deprem olmasaydı bir zaman sonra bu çürük evler Konya’da bir bayram günü kendi kendine çöken ve onlarca insana mezar olan Zümrüt Apartmanı gibi kendi kendine bir gün çöküp gidecekti.

Yıkılan binaların içerisinde pahalı ve lüks siteler de vardı. Bu siteleri satarken müteahhitler müşterilerinden yüklü miktarlarda ödemeler almışlardı. Penceresi, kapısı, fayansı birinci sınıf üretilen bu binalar temelinde yeterli miktarda demir ve çimento kullanmadığı için sahiplerinin başına yıkılmışlardı. Belki hemen yanı başında bulunan diğer bina onun kadar lüks tasarlanmamıştı ama sağlam bina yapısıyla yıkılmadan ayakta kalmasını bilmişti.

Evliliğe yapılacak en büyük yatırım evlilik öncesinde eş seçiminde kendisini gösterir. Eş adaylarının evliliğin asgari müştereklerinde buluşabilecekleri benzer dünya görüşüne sahip insanlarla evliliği tesis etmeleri yani aynı hususlarda aynı şeyleri düşünen, aynı şeyleri hisseden aynı şekilde tepki veren kişilerle yapacakları evlilik kendilerini kısa zamanda biz olabilme şuuruna erdirecek demektir.

Aksi takdirde özellikle günümüz gençliğinin evlilik düşünürken yaptığı gibi müstakbel eşinin dünya görüşünü hiç önemsemeden yani asgari müştereklerde buluşup buluşamayacaklarından emin olmadığı insanlarla sırf güzelliği, mesleği, mal varlığı gibi hususlarda uzlaşarak yapılan evlilikler belli bir zaman sonra çıkmaza girecek, depremde yıkılan lüks konutlarda olduğu gibi mensuplarını da kendi enkazı altında bırakmaktan çekinmeyecektir.

Evlilik Nedir, Eş Kimdir?

Bu asgari müştereklerden kısaca bahsetmeye çalışalım. Bu müştereklerin belki de en başta sağlaması gerekli olanı: evlilik nedir, eş kimdir, eş olmak ne demektir?  Suallerinin cevabında eşimizle daha yolun başında aynı çizgi üzerinde buluşmaktır. Eğer, çiftler nikâh öncesinde evliliği karşılıklı olarak birçok şey verip, karşılığında tek başına elde edemeyeceği kadar pek çok şeyi, kısaca mutluluğu satın alacakları karlı bir birliktelik olarak göremezlerse, evliliğin sorumluluğa dayanan samimi bir ortaklıktan ibaret olduğunu bilemezlerse, bu ortaklığının getirisi olan mutluluğu tesadüfen ulaşılabilecek bir hazine olarak değil de onu isteyen çiftlerin üstün gayretiyle ulaşacakları bir mükâfat olduğu hususunda fikir birliğine varamazlarsa en önemli asgari müşterekte buluşamamış olacaklar demektir.

Şimdi sıra eş kimdir, eş olmak ne demektir? suallerinin doğru cevabını bulmakta. Eğer çiftler eş demek hayat arkadaşı demektir, stratejik bir ortak demektir, aynı zamanda bir can yoldaşı, çocuklarımızın annesi veya babası olmak gibi hayatımızda çok önemli yere sahip olan ve kahrımızı çeken üstelik sonsuzluğa beraber yürüdüğümüz bir kahramandır şekliyle kabullenip başta birbirlerini nitelendirmezlerse ve bu kendisine atfedilen vasıfları devam ettirebilme adına elinden geleni ardına koymaması gerektiğini evlilik öncesinde kabul etmemişlerse en temel asgari müştereklerden birisinde daha buluşamamışlar demektir.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.