Teksas’ta Düzenlenen Dil ve Kültür Festivali’nin Düşündürdükleri

Türkiye’de Türkçe Olimpiyatları en son üç sene önce tertip edildi.

Üç sene önce olimpiyatlar vesilesiyle ülkemize gelen dünya çocuklarını seyretmek için bir

grup arkadaşımızla birlikte günü birlik Antalya’dan İzmir’e gitmiş, onların o muhteşem şölenine bizzat

şahit olmuştuk.

Fuar Alanı’nda iğne atsanız yere düşmeyecek bir kalabalık vardı. Muhacir öğretmenler dünyanın dört bir yanından  bin bir emekle yetiştirdikleri öğrencilerini İzmir’e getirmişlerdi.

Her ülke kurduğu stantların başına yerleştirdiği öğrencileriyle şölene katılanlara Türkçe hitap ediyor, kendi kültürlerine mahsus getirdikleri küçük hediyeleri dağıtıyorlardı.

Vietnam’dan gelen çocuklar bana hasırdan yapılma geleneksel şapkalarını hediye ettiler.

Nimetin kıymeti kaybedildiği zaman anlaşılırmış. Türkçe Olimpiyatları ülkemiz adına muazzam bir nimetti ama maalesef kaybedildi.

İzmir’de seyrettiğimiz o şölen bu nimetin sonuncusu oldu. O gündür bu gündür olimpiyatlar artık ülkemizde yok.

Her ne kadar bu olimpiyatlar artık Türkiye’de olmuyorsa da festivallere ev sahipliği yapan pek çok farklı millet ülkemizin eksikliğini Türkçe sevdalılarına aratmıyor.

Her sene dünya çocuklarına kucak açan ülkelerin sayısı hızla artıyor. Bu sene de Filipinler’den tutunda Kazakistan’a kadar 30 ‘den fazla yerde olimpiyatlar dil festivalleri şeklinde icra edilecek.

Artık insanımız Türkiye sevdalısı bu çocukların o muhteşem şölenlerine kolayca ulaşamıyor. Bu şölenleri seyretmek için Antalya’dan İzmir’e gitmekten daha çok mesafeyi kat etmeyi göze almak gerekiyor.

Biz de bir grup arkadaşımızla Teksas’ın Houston şehrinde tertip edilen Dil Festivaline katılmak için geçen hafta yollara düştük.

Muhacir öğretmenlerin gözlerinin nurunu görmek için binlerce kilometre yolu kat ettik.

Program için Houston’un en prestijli salonlarından olan Hobby Center  seçilmişti. Hobby Center ömründe böyle bir kalabalığa ev sahipliği yapmış mıydı bilemiyorum.

Hınca hınç dolu olan salon bugüne kadar böyle güzide bir kalabalığı hiç ağırlamış mıydı ondan da haberim yok.

Ama bildiğim bir şey var mekân yekûn olarak Türkiye’dekileri aratmıyordu.

Programı seyreden coşkulu kalabalığın program sonundaki ortak düşüncesi şuydu: Her ne kadar çocuklar Meksika, Fransa, Brezilya, Endonezya ,Kazakistan,Pakistan ve Türkiye gibi farklı coğrafyalardan gelmiş olsalar da her biri aynı kumaşın bezine benziyordu.

Programı seyreden Amerikan senato üyelerinin dediği gibi sevgi ve barış dolu bu çocuklar gelecekte dünyaya huzur getirecek ve savaşları sonlandıracak kadro olmalıydı.

Katılımcıların bu düşüncesini teyit edercesine dünya çocukları hep beraber programın sonunda Yeni Bir Dünya şarkısını İngilizce olarak söylediler.

Nakaratı evrensel barış olan bu ezgiyi söyleyen dünya çocuklarını seyirciler  dakikalarca ayakta alkışladılar .

Onları alkışlar eşliğinde seyrederken bir an kendimi İzmir Fuar Alanı’ndaymış gibi hissettim.

Sevgi ve barışın temsilcilerinden uzak kalmanın ülkem adına ne büyük bir kayıp olduğunu bir kez daha idrak ettim.

Vietnamlı çocukların hediye ettiği hasır şapkayı hala evimde saklıyorum.

Türkiye’de  tertip edilecek ilk olimpiyata bu şapkayı giyerek katılmak istiyorum.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.