Mutluluk Ayrıntılarda Gizlidir

Aslında küçük bile olsa bize huzuru tattıran ve değerli olduğumuzu bize hissettiren her şey mutluluktan bir parçadır.

Birer mutluluk kırıntısını andıran ve bize şevk veren her huzurlu hadise çap olarak küçük bile olsa çok önemlidir. Zira yapı itibariyle mutluluk; pek çok küçük mutluluğun bir araya gelmesiyle oluşan büyük şekle verilen addır. Dolayısıyla nasıl küçük figürler bir araya gelmeden büyük resim oluşmazsa, insanlar da küçük şeylerden lezzet almayı bilmeden, büyük mutluluğa ulaşamazlar.

Mutluluk, bir farkındalık şuurudur. Mutlu olabilmek için ilk etapta nelerin küçük mutluluk kırıntısı olduğunu doğru tespit etmeli ve bu kırıntılara kıymet vermeli sonra bütün küçük parçalar bir araya getirilip büyük mutluluğa erişilmelidir. Başta bu küçük mutluluk parçaları doğru ve çabuk tanınabilirse mutluluğa giden yolda işimiz çok kolaylaşacak demektir. Aynı zamanda bu isabetli yaklaşımımız mutluluğa hangi yoldan ulaşılır sualine de cevap olacaktır

İnsanların bedensel ihtiyaçları ve emniyet duygusunun temini, sevme ve sevilme isteği, yaptığı faaliyetlerle çevresinden saygı bekleme ihtiyacı, insanların sırasıyla beklenti haline getirdiği temel ihtiyaçlardandır. Temel ihtiyaçlarının karşılanması hayata tutunma adına elzemdir. Elbette zaruri ihtiyaçların karşılanması insanları mutlu ederken eksikliği kendilerinde kaygıya sebep olmaktadır.  Zaruri ihtiyaçların çapı ve vasfı insandan insana değişiklik arz eder. Standardize edemezsiniz. Bir insan için zaruret o sene çıkan arabasının yeni modelini almak iken, diğerinde o an için karnını doyurmak olabilir. Bir başkası herkesin ilgisinin üzerinde toplanmasını ihtiyaç olarak telakki ederken bir diğeri bu beklentisini sadece yakın çevresiyle sınırlı tutabilir.

İhtiyaç duyulan şeylerin insanlar tarafından farklı şekilde nitelendirildiğine biri için ihtiyaç kapsamında olan bir hususun bir diğerinde eksiklik olarak algılanmadığına, birisinde küçük bir mutluluk olarak bile değerlendirilmeyen bir mevzunun bir başkasında büyük bir huzur vesilesi olarak kabul edildiğine, çevresini dikkatle gözlemleyen insanlar şahit olmaktadırlar.

Temel ihtiyaçlarda zaruret sınırı mutluluk eşiğini belirler. Bu bağlamda bazen bir insanı saraylarda onca varlığın içinde abus bir çehreyle, somurturken bulursunuz. Bir diğeri tahta bir kulübenin içinde size sımsıcak tebessüm edebilmektedir. Düşük ücretle çalışan insanlara acıyabilir, onlara bakıp ne kadar zor onların yaşadığı bu hayatı yaşamak diye iç geçirebilirsiniz ama onun bir kap çorbayı içerken hissettiği mutluluğu siz mükellef sofralardan alamayabilirsiniz. Bazı insanları basit şeyler mutlu ederken, diğeri için mutluluk ancak pahalı ve ulaşılamayan değerlerin arkasında gizlidir.

Yukarıdaki izahı ispat adına her sene farklı psikoloji enstitülerinin yaptığı küresel mutluluk anket çalışmaların da dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamasında ilk sıralarda genelde fakir üçüncü dünya ülkelerinin bulunması, gelişmiş ve zengin ülke vatandaşlarının kendilerini en az mutlu hisseden ülke sakinleri içerisine dâhil etmesi örnek olarak verilebilir.

Aslında birazda Eflatun’un dediği gibi zenginlik ihtiyaçların azlığında gizlidir. Fakirlik ise ihtiyaç duyulan şeylerin çokluğu demektir. Saraylarda yaşayan insanların o somurtkan görünümünün ardında o an sahip olamadığı şeylerin kaygısı vardır. Kulübede yaşayan mütebessim çehrelerde bize hayatı dolu dolu yaşadıklarını, herhangi bir şeyin eksikliğini hissetmediklerini, sahip olduğu kıymetlerden mahrum insanları gördükçe bize ne kadar zengin olduklarını anladıklarını, bu yüzden kendilerini çok mutlu hissettiklerini söyleyebilirler.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.