Türkiye daha iyisine layık

Amerikan dış politika camiası, uzatmaların oynandığı İran’la nükleer görüşmelere odaklanmış durumda. Ama İran meselesini masaya yatırmadan önce, Ankara’daki en gizli toplantılardan birinin ABD tarafından dinlendiği iddiasının Washington’da neden gündem oluşturmadığı sorusuna cevap arayalım.

Haberi Alman Focus dergisi patlattı. İddiaya göre, Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA), 2014’te dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Orgeneral Yaşar Gürel arasındaki çok gizli toplantıyı dinlemiş. 30 Mart mahalli seçimlerden kısa süre önce bilinmeyen bir kaynaktan tapeleri kamuoyuna servis edilen toplantının ana konusu, Suriye’ye askeri müdahale idi. 17-25 Aralık yolsuzluk skandalının üzerini örtmek amacıyla yürütülen sistematik algı operasyonları doğrultusunda, söz konusu dinleme ve sızdırma hemen ‘paralel’e bağlanmıştı. Erdoğan’lı AKP’nin ‘cemaat darbe yapıyor, devlet tehlikede’ kampanyasına malzeme edilmişti.

NSA ANKARA’YI DİNLEDİ Mİ?

Focus’un haberini ne Ankara, ne Washington yalanladı. Amerikalı yetkililer, ya susuyor ya da topu taca atıyor. Hafta içinde ABD Dışişleri Basın Sözcülüğü birimlerine yazılı olarak sordum, hiçbir karşılık vermediler. Perşembe günkü basın toplantısında bir soru üzerine sözcü John Kirby ‘İddia edilen her istihbarat ve ifşa faaliyeti konusunda kamuoyuna açık yorum yapmayacağız.’ dedi. Muhabirleri NSA’e havale etti. NSA de ‘biri sorsa da operasyonlarımızı anlatsak’ diye can atıyordur ya zaten!.. ABD hükümetinin kaçamak tavırları, NSA’in Türkiye’ye karşı bu operasyonu gerçekleştirdiği tezini güçlendiriyor.

İstihbarat skandalları genelde devletler arasında üst düzey temaslarla çözüme kavuşturulur. NSA’in Almanya ve Fransa’daki dinleme operasyonları deşifre olduğunda, başkan Obama muhataplarıyla bizzat konuşarak izahat getirmişti. Ya Türkiye? Obama yönetiminden izahat istendi mi? İstendi de, kale mi alınmadı? Dünya lideriyiz diye yeri göğü inleten, meydanlardan aleme nizamat veren Erdoğan ve partidaşları neredeler? Dinleme skandalına konu olan toplantıya katılanlar hâlâ devletin en önemli makamlarında, neden çıt çıkmıyor?

Ankara’da kimse şoke olmadığına ve gürültü çıkarmadığına göre, ABD tarafından dinlenmek doğal karşılanıyor. Nitekim daha önce benzer dinleme iddiaları ortaya atıldığında da Ankara yalanlamamış, hatta Erdoğan ‘İstihbaratı güçlü olan ülkelerin farklı ülkeleri dinlememe gibi bir şeyi yoktur.’ demişti. Demek ki İslamcı soslu milliyetçi popülizmle halka pompalanan süper devlet imajı şişirmeymiş. Türkiye’nin istihbarata karşı koyma yeteneği sınırlıymış. AKP idaresi acziyetini örtmek için, icad ettiği son iç düşmana, yani ‘cemaat’e suçu atmış. ‘Bizi ABD dinlemiş’ deseler, hem yalanları ortaya çıkacak, hem de halkın gözünde küçük düşecekler. O nedenle fazla bozuntuya vermeyip konuyu soğutmaya çalışıyorlar.

İRAN’LA NÜKLEERDE SON TANGO

Washington’un asıl gündemine, yani İran’a gelince… Obama, BM Güvenlik Konseyi’nin  beş daimi üyesi ve Almanya’nın (P5 +1)  İran’la Viyana’da yürüttüğü nükleer pazarlıkları çok yakından takip ediyor. Başkanlığını Dışişleri Bakanı John Kerry’nin yaptığı ABD müzakere heyetini çarşamba günü aradı. Tarafların kendi kamuoylarına fazla taviz vermiş görünmemek için bazen keskin ifadeler kullanmalarına aldanmamak lazım. 1,5 seneyi aşkın süredir yapılan görüşmelerde büyük mesafe kat edildi.

Geçen hafta ABD açısından önemli bir ‘deadline’ geçildi. Anlaşma 9 Temmuz’a kadar imzalanabilseydi, Kongre gözden geçirmesini 30 günde tamamlayıp onaylayıp onaylamayacağına karar verecekti. Şimdi bu süre 60 güne çıktı. Dolayısıyla Obama yönetiminin Kongre’yi dizginlemesi daha da zorlaştı. İran’ın kötü imajı ve başta İsrail lobisi olmak üzere karşıtların etkinliği nedeniyle, siyasetçiler yoğun bir ‘hayır’ baskısı altında. Bu konuda çok daha katı olan Cumhuriyetçiler şöyle dursun, Demokrat Parti’den kilit siyasetçileri bile Obama’nın safında tutmak büyük enerji gerektiriyor.

Anlaşmada son dakikada pürüz çıkmasına sebep olan temel hususlardan biri, İran’ın ticari yaptırımların yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla uygulanan silah ambargosunun ve balistik füze programı yasağının da kaldırılmasını istemesi. Obama’nın bu şartlarda anlaşmayı ABD Kongresi’ne ve halkına başarı olarak sunması güç. Aksi senaryo da İran rejiminin ve halkının gururunu zedeleyebilir. Tevekkeli değil Kerry iki haftayı aşkın süredir otelden çıkmadan müzakereleri sürdürüyor.

ANLAŞMA TÜRKİYE’NİN DE ÇIKARINA

İmzaların atılması İran’la ABD ve Batı arasındaki ilişkilerin tamamen normalleşeceği anlamına gelmiyor. Ancak gerilimin yoğunluğu kaydadeğer ölçüde düşebilir ve bir yumuşama, hatta yer yer işbirliği dönemine girilebilir. İran’a ticari yaptırımların kalkması, komşusu olarak Türkiye’nin de çıkarına. Nükleer hırsları dizginlenmiş bir İran, Türkiye için daha az güvenlik riski demek.

Anlaşma sonucu oluşacak nispeten ılımlı iklimde Suriye’de siyasi çözüm masasına İran da alınarak sivrilikleri törpülenebilir. Diğer yandan, Batı’nın Şii İran’la yumuşamayı son dönemlerde aralarına Türkiye’nin de girdiği Sünni Arap ittifakını dengeleme adına bir fırsat olarak gördüğü de muhakkak.

21. asrın ilk on yılında uluslararası camianın bölgede parmakla gösterdiği İslam ülkesi Türkiye idi. Nükleer ihtilafı geride bırakıp yapıcı bir oyuncu olursa, bu kez İran’ın yıldızı parlayabilir.  Washington’da şu sıralar Türkiye için kayıp on yıl değerlendirmeleri yaygınken, İran artan oranda heyecan uyandırıyor. AKP deparla başladığı maratonun sonlarına doğru kesilerek Türkiye’yi dış politikada geride bıraktı. Bayrağı yeni bir milli takıma teslim etme vakti çoktan geldi.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.