Bir enkazın ayak sesleri

Aslında Bakan Volkan Bozkır’ı cesaretinden dolayı tebrik etmek lazım. AKP hükümeti Washington’a uzun süredir bakan gönder(e)miyordu.

Gelenler de, kapalı kapılar ardında temaslarını hemen tamamlayıp adeta kaçıyordu. Çünkü ABD başkentinde hükümetin itibarı pek yüksek değil. Üst düzey randevular alamıyorlar. Basına açık etkinliklerden özellikle uzak duruyorlar, zira cevaplamaktan aciz kalacakları sorularla karşılaşma ihtimalleri az değil.

Basın özgürlüğü dâhil demokrasinin hızla gerilemesi, Ortadoğu’daki bazı radikal ve İslamcı gruplarla netameli ilişkiler, izah edilemeyen ve üstü örtülen yolsuzluklar, despotlaşan idareciler, son dönemlerde Türkiye’yi dünyada halkla ilişkiler ve imaj açısından büyük zora soktu. Perşembe günü düşünce kuruluşu German Marshall Fund’da (GMF) basına da açık bir toplantıya katılma cesaretini gösteren Avrupa Birliği’nden sorumlu Bakan Bozkır, adeta mayın tarlasına girdi. Neyse ki GMF’deki Amerikalılar, misafir bakana nazik davranıp şaibeli konulara temas etmediler. Biz gazetecilerin ise böyle bir lüksü yoktu.

Söz aldığımda bakana, birazdan büyükelçilikte yapacağı basın toplantısına muhalif medyadan gazetecilerin davet edilmediğini hatırlattım. Türkiye’deki medya özgürlüğü sorunlarını AB değerleriyle nasıl bağdaştırdığını sordum. Bakan, salondakilerin zekâsıyla alay edercesine, ülkede basın özgürlüğü sorunu olmadığını ispatlamaya çalıştı. Ancak en basitinden, ben dâhil bir kısım basın mensubuna neden ambargo uygulandığını, büyükelçilikteki toplantıya niçin çağırılmadıklarını izah edemedi. Böyle yakışıksız ayrımcılıkları hele demokratik ülkelerde açıklayabilmek ne mümkün? Kendinizi rezil edersiniz. Ve dünyanın en mahir PR’cıları dahi imajınızı kurtaramaz.

ABD KONGRESİ’NDEN KERRY’YE TÜRKİYE MEKTUBU

Bakan Bozkır’ın Washington’a geldiği günlerde, ABD Kongresi’nden 90 dolayında milletvekili Dışişleri Bakanı John Kerry’ye Türkiye’de basın özgürlüğüne sahip çıkması talebiyle ortak imzalı bir mektup gönderdi. Bozkır, GMF toplantısında o mektupta herhangi bir isim geçmediğini iddia etti. Ne var ki Zaman’dan Ekrem Dumanlı ve STV’den Hidayet Karaca’nın adları mağdur olarak zikredilmişti.

Söz konusu mektup, AKP’lilerin terörist muamelesi yaptığı bağımsız medya mensuplarının haklarına tüm demokratik dünya gibi Amerikan Kongresi’nin de güçlü şekilde sahip çıktığını gösteriyor. Üstelik, bin bir hakaret ve iftirayla hukuksuzca Türkiye’ye iadesi için Washington’un kapısını aşındıranlara inat, Fethullah Gülen için de ‘İslam âlimi’ sıfatı kullanılmış. Mektubun altında Temsilciler Meclisi’nin beşte birinden fazlasının imzası var. Hükümetin itibarı böylesine ayaklar altına düşmüşken, Bozkır Kongre’den üç milletvekiliyle görüşebilmiş olduğuna şükretmeli…

GÜLEN’İN NEW YORK TIMES MAKALESİ AKP’LİLERİ ÇILDIRTTI

Türkiye’yi temsilen Başkan Obama’nın bir konuşmasını dinlemeye davetli olarak gelen Bakan Bozkır, yönetimden bir muhatapla da görüş(e)meden Ankara’ya döndü. AKP cenahına bir başka şok ise Amerikan medyasından geldi. ABD’nin ve dünyanın önde gelen gazetelerinden New York Times, Fethullah Gülen’in makalesini yayımladı. Bir kısım devletlûlar ve trolgiller, ‘Türkiye’nin eriyen demokrasisi’ başlıklı makaledeki veri ve tespitlerin analitik açığını bulamayınca, saçma sapan argümanlara sarıldı. Neymiş efendim, akademisyen, devlet adamı ve köşe yazarı sıfatı taşımayanlar gazeteye yazı yazamazmış. Cahil cühelayı ve saray pencerelerinden avazı çıktıkça bağıranları hadi anladık. Akademik unvanlı bir başbakana trol refleksleri vermek yakışıyor mu? Hiç mi Batı gazetesi okumamış? Sivil toplum, kanaat ve din önderlerinin çarşaf çarşaf makalelerini hiç görmemiş mi?

Zulme maruz kalan gazeteciler gibi, Fethullah Gülen’e de AKP’liler fütursuzca saldırdıkça, demokratik dünya sahip çıkıyor. Tıpkı bir zamanlar mazlumken, reformcuyken, yolsuzluğa bulaşmamışken, AKP’lilere yaptıkları gibi. Hasetle, kıskançlıkla, öfkeyle kalkan idareciler, zararla oturur. Sadece kendini değil, halkını ve ülkesini de zarara uğratır.

WASHINGTON BÜYÜKELÇİLİĞİ KÜME DÜŞEBİLİR

AKP hükümetinin hırçın politika ve talimatları nedeniyle devletin dış politika kurumları da bir bir aşınıyor. Son süreçte Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği itibarını büyük ölçüde kaybedenlerden. Yel değirmenleriyle savaşmaktan, çoğu kez ulusal çıkarları koruma adına asli görevlerinin peşinde koşamıyorlar. Amerikan Türk toplumuna yönelik yapıcı ve birleştirici gayretlerin yerini tarafgir ve bölücü yaklaşımlar aldı. Eminim AKP politikalarına alet edilen vatansever ve aydın diplomatların içi kan ağlıyordur. Büyükelçi Serdar Kılıç eğer onlardansa, Bakan Bozkır’ın ziyaretiyle başlatılan muhalif basına yasakçı akreditasyon uygulamasının süreklilik kazanmaması için çalışmalı. Yoksa elçilik Washington’da küme düşer.

AKP idaresi bir gün son bulduğunda korkarım geride iğdiş edilmiş devlet kurumları, dibe vurmuş ülke itibarı, muhtemelen batık bir ekonomi ve yozlaştırılıp kutuplaştırılmış bir toplum bırakacak. O enkazı kaldırabilmek hiç de kolay olmayacak.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.