Süzgeçten geçirilme dönemi!

Yazılar, tarihe düşülmüş notlar. Nereye kadar gidiyor, kimlere ulaşıyor bilemiyorum. Ama aldığım mesajlar, bir büyük hikayenin yazılmakta olduğunu gösteriyor! Tarihi soykırım yaşıyoruz! Zulüm, bütün devirleri geride bırakıyor. Bazıları da hizmet hareketi, “öz eleştiri yapsın veya özür dilesin”, diyor! Bakın Türkiye dışından olan/biten nasıl görülüyor? Türk okullarından mezun bir okurun “Anadolu insanı böyle olamaz” başlıklı değerlendirmesini paylaşmak istiyorum:

“Yazılarınızı takip etmeye çalışıyorum. En son okuduğum yazınızdan sonra kırık dökükte olsa yıllardır Anadolu insanı hakkında beslediğim duygulari yazıya dökeyim dedim.

Yil 1995 Mayıs ayının 1. günü. Tabi doğal olarak komünist rejiminden yeni çıkmış bir ülkenin böyle bir günü unutması ve kutlamaması düşünülemez.

Onlar o günü bayram olarak kutlaya dursunlar, asıl bayram güneşi, yüzlerce gencin arasından bir gencin üzerine doğuyordu. Sanki bütün kapılar açılmış gel diyordu; tabi biz anlayamıyorduk, belki yıllar sonra kıt aklımızla bazı şeyleri idrak etmeye çalışacaktık. Rabbim o engin rahmeti ile muamele buyurdu ve bizi o komünist, Darvinci, maddeperest bataklığından çıkardı. Allah ile kul arkasındaki engelleri kaldırmaya vesile olacak birileri lazımdı. Ve Allah onları bizlere nasip etti ve gönderdi.

Allah hepsinden razı olsun, Anadolu’dan yiğit oglu yiğit öğretmenler geldiler.

Ne yaptılar?
Vallahi de Billahi de Tallahi de güzel yaşantılarıyla güzel örnek olmaktan başka hiç birşey yapmadılar. Zaten öyle de olması gerekmiyor muydu?

Peki sonra ne oldu?

Habillerin olduğu yerde Kabillerin olamaması işin doğasına aykırı. Bir zaman sonra kendini ‘Türk’ olarak tanıtan insanlar gelmeye başladı ve haliyle, at izi it izine karıştı. Biraz zaman alsa da hakiki saf ve duru Anadolu ruhunu taşıyan insanlar ayırt edildi. Hatta Türk deyince hangisi diye soruyorlardı; okuldaki mi şirketlerdeki mi?

Niye bunlari anlattım?

Şu anda (derinlemesine yaşayamasakta) içinden geçtiğimiz süreç aslında o ayrımı yapmakta. Hakiki bahçıvanlar, bu bahçıvanlara imkanların sağlanmasına vesile olanlar ve hasılı tüm bu güzelliklerin gerçekleşmesine vesile olanlar tüm bunların karşısında olanlarla ayırt ediliyorlar.

Allah’a hamdolsun ki; beni bu babayiğitlere karşı beslediğim muhabbette yanıltmadı. Bizim nasıl geçte olsa bazı şeylere uyandığımız gibi er veya geç farkedecekler ki; bu insanlar aslında tertemiz.

Ağaçtan nasıl ki önce çürük (Allah bizleri öyle olmaktan muhafaza buyursun) elmalar (bazen olgunlaşamadan bile olsa) düşüyorlarsa ve sağlam olanları ağaç besleyip himaye ediyorsa, inşallah onlar da himaye altındalar. Buna hiç şüphem yok.

Evet gün gelir yemez yedirir, yıllarca farkettirmeden tek ceketiyle bütün işlere koşturur, sebepler planında dünyanın en kaliteli şirketlerinde istihdam edilmeye layiktır ama bizlerin elinden tutmayı tercih eder… Bu yiğit oğlu yiğitleri Allah zayi etmez.

Asıl şahsım adıma zayi olmaktan korkuyorum ve günlerdir acaba biz bu insanlarla beraber olmaya layik değil miyiz, diye içim içimi yiyor. Her gün rahat döşeklerde yatıyoruz, yediğimiz boğazımızdan rahatça geçmekte, gülüp eğlenmekteyiz.

Tek dileğim bu güzelliklerle bizi tanıştıran Rabbim, bizi bu insanlarla ötede de ayırmasın ve tekrar o çukura girmekten muhafaza buyursun. Rabbim inşallah Medrese-i Yusufiye’de olan Abilerimi, Ablalarımı, Kardeşlerimi tez zamanda çıkarsın. Annesinden, babasından ayrı bırakılan o masum yavruları Allah muhafaza buyursun ve inşallah tez zamanda kavuştursun. Amin.

Onların orada olmalarına sebep olanlara gelince onlara acımaktan başka diyecek veya yapacak birsey yok. Allah ıslah etsin ve tez zamanda daha fazla kötülük yapmaktan onları kurtarsın.

O ağabeylerin yıllar önce asıl sahip çıkma günü bu gün dediği gibi şu günlerde dileğim; Allah (liyakatimiz olmasa da) bize de karınca kararınca mağdurlara el uzatabilmeyi nasip etsin. (Ahirette o gün neden yapamadın hitabına maruz kalmaktan korkuyorum) Ve şu süzgeçten geçirilme döneminde er oğlu erlerin yanında olmaktan ayırmasın. Amin!

Allah’a emanet olun. Allahın selamı hepimizin üzerine olsun.”( Serdar …)

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.