Sıla-i Rahim

Sıla-i rahmin ne olduğu, onun önemi değil sorulan; aksine sıla-i rahim dairesi içine giren kişilere yapılan, yapılması gereken fiziki ziyaretlerin adedi.

Şöyle diyor okuyucumuz; “bazı fıkıh kitaplarında 90 km ölçü olarak ortaya konuyor ve “90 km’yi aşıyorsa şu kadar, aşmıyorsa bu kadar: sıla-i rahim yapacağınız kişi anneniz-babanız ise şu kadar, yakın akrabalarınız ise bu kadar” deniyor. Günümüzde de aynı ölçüler mi geçerli?”


Her şeyden önce okuyucumuzun aktardığı içtihadi bir hükümdür ve bu hükmün üretildiği zaman ve zemin içinde karşılığı var. Şöyle ki; Kur’an, sünnet ve Efendimiz (sas) dönemi uygulamalarından hareketle yapılan bu içtihadi yaklaşımda devrin sefer mesafesi merkeze konulmuş. İçtihadın hicri 1., 2. ve/veya 3. asra ait olması bu gerçeği değiştirmiyor; çünkü hayat şartları alabildiğine durgun olduğu için asırlar sonrası ile asırlar öncesi rakamlarda bir değişikliğe sebebiyet vermiyor. Öyle zannediyorum ki günümüzdeki gibi ulaşım ve iletişim vasıtalarının bizim takip etmekte dahi zorlandığımız bir hızda değişimi o dönemlerde olsaydı, bugün biz çok farklı içtihadi düşünceleri okuyor olurduk.

Aslında şimdi okuduğunuz bu paragrafla sorunun cevabını vermiş olduk ama köşenin hacmini aşmayacak nisbette konuyu açmaya çalışalım. Daha önceki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, İslam hukukunun bugün en büyük problemlerinden birisi tatbik edilmiyor oluşudur. Böyle olunca sistem kendini yenilemiyor; yenileme ihtiyacını duymuyor; ya da işte bu türlü sorunlarla karşılaşınca bu ihtiyacı duyuyor ve yapılan yeni içtihadi yaklaşımlar ferdi kalıyor, topluma mal olmuyor, sonuçta toplum dünkü hayat şartlarında üretilmiş düşüncelerle bugünü yaşamaya çalışıyor. Tabii bunda halkın, ‘kelimenin kelam’ olduğu yerde mütekellime bakmasının da büyük rolü var. Haklılar. Belki başka bir vesile ile bunun detaylarına inebiliriz.


Hayat şartları değişti; dünya global bir köy haline geldi; ulaşım vasıtaları ile uzaklar yakın oldu. Sanayi ve bilgi çağında bütün dünya sathı iş ve ikamet mahalli haline geldi. Bizim neslin çocukken rüyasında dahi göremeyeceği yerler buralar. Hayatın acımasız gerçekleri de insanları dünyanın dört bir yanına savurdu. Türkiye’de yaşıyor olsak netice yine değişmiyor. Bu defa aynı şeyler daha küçük ölçekte geçerli. Dün köyünden çıkmayan, şehre askerlikte ve hastalıkta giden insan, bugün 15 milyonluk dev metropol İstanbul’da imrar-ı hayat ediyor. İletişim vasıtalarına gelince; onda durum biraz karışık.

İletişim vasıtaları, kullanım şekline göre yakınları uzak, uzakları da yakın eden özelliğe sahip. Onunla okyanuslar ötesi 10 bin kilometrelik mesafede anne-baba ve yakınlarınızla yüz yüze görüşme imkânı olduğu gibi aynı çatı altında yaşadığın çocuklarınla e-mail, Twitter, Facebook’la iletişim kurma imkânın da var ki böyle yapan insanlar tanıyorum ben.
Gelelim sonuca; sıla-i rahimde karşılıklı rıza boyutu unutulmamalıdır. Anne-baba ve akrabalarının ziyaretlerine gidip hal hatır sormak, ellerini öpmek, dualarını almak, ihtiyaçlarını karşılamak ve böylece toplumda güçlü bir sosyal doku oluşturmaktır esas olan. Yalnız bunu yaparken elbette tarafların içinde yaşadığı hayat şartları unutulmamalıdır. Hadımköy’de yaşayan bir evlad için, anne-babası Üsküdar’da yaşıyor ve bu ikisi arasındaki mesafe 90 km’den az diye tahammül fersa olan bir fiziki ziyaret takvimi belirlemek doğru olmasa gerek.

Karşılıklı rıza merkeze konulduktan sonra bu hedefe ulaştıracak vesileler, içinde yaşanılan şartlara göre yine karşılıklı anlaşma ile belirlenebilir.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.