Eski usul ile yeni problemler çözülür mü?

Yazının başlığından meselenin fıkıh usulünü alakadar eden bir soru olduğunu bu köşenin takipçileri hemen anlamıştır diye düşünüyorum. Mücerret bir soru yok ortada; sadece usulün tarihini mezhep imamları ile başlatacak olursak yaklaşık 14 asır öncesine dayanan bir metot ile günümüzün meseleleri çözülebilir mi diyor okurumuz. Kısa kısa bazı ana noktalara temas edebilirim.


Bir: Her eski eski, her yeni de yeni değildir. Sadece fıkıh değil, tefsir, hadis, tasavvuf vb. ilimlerde ortaya konan usul ilmi, değişen ve değişmeyen, değişmeye ihtiyacı olan ve olmayan yanları ile bir bütündür. Bir başka ifadeyle onlarda hem çağa ait hem de çağlar üstü yani uzun zaman geçerliliğini devam ettirecek esaslar mündemiçtir. Müstakil olarak ele alınması gereken önemli bir konu bu.


İki: Ortaya konan bu sistem içindeki kaideler eğer bugün bizim cevap aradığımız soruna cevap vermek için yeterli ise Hocaefendi’nin “fantezi” diye nitelendirdiği yeni arayışlar içine girmek lüzumsuzdur. Bize zaman kaybettirmekten başka ise yaramaz. Söz gelimi istihsan veya maslahat prensibi ile siz bugün bir meseleyi çözüme kavuşturabiliyorsanız -ki ehlinin malumudur, yukarıda değişmez, çağlar üstü diye nitelendirdiğimiz usul araçlarından sadece ikisidir bunlar-yeni bir usul peşinde koşmanın bize kazandıracağı ne olabilir ki?


Yapmayalım, aramayalım, düşünmeyelim, eldeki ile iktifa edelim manası taşımaz bu söylediğim husus; aksine yapalım, arayalım, düşünelim ama bulduğumuz, bulacağımız şeyler eskiyi aşmalı. Eğer bunlar eskiyi aşabilecek yeni değilse, yeni sırf yeni olduğu için eskiye tercih edilmemeli diyorum.


Üç: İçinde yaşadığımız dünyada öylesine kompleks, karışık, iç içe girmiş meselelerimiz var ki bizim; bunlara İlahi irade nezdinde makbul olacak hüküm arayışları içinde bulunurken “fıkıh tarihi” adı altında tarihi bir bilgi olarak okutulmaya hak kazanan fer’i hükümleri, asıl olarak kabul etme yanlıştır. Bu bizi çözüme değil çözümsüzlüğe götürür. Dikkat edin; onları tarihin çöplüğüne atalım demiyorum, tarihi bilgi olarak gelenek içindeki yerini muhafaza edelim, fakihlerin meselelere yaklaşım keyfiyetini öğrenmek için o hükümlerde iz sürelim; ama onları mesela bir kıyas ameliyesinde asıl yerine koymayalım. Zaten kıyasen verilmiş fer’i bir hükmü bir başka meselede asıl olarak kullanmanın yanlışlığını bize bizzat fıkıh usulümüz söylüyor.


Burada bir-iki misalin üzerinden perdeyi kaldıralım; mücerred olarak söylediğimiz sözler zihnimizde ayrı bir mana kazansın. Mesela; sigorta. Sigorta meselesini ‘muvâlât akdi’ ekseninde verilmiş içtihadi hükümleri asıl yerine koyarak çözmeye çalışan ve kendine göre de çözen ve ahkam kesen fukaha var bugünkü dünyada. Halbuki sigorta, emeklilik, araba, ev, taşıma, seyahat, hayat, sağlık vs. bütün çeşitleri ile öylesine karmaşık bir yapıdır ki muvâlât akdi çerçevesindeki ictihadlar bunları çözmeye yetmez.


Bir başka misal, organ nakli. Organ nakli ve bağışı, çaresiz kalan kişinin insan eti yeme, müsle denilen ölünün azasını kesme (ki eskiden savaş sonralarında sırf düşmanlık maksadıyla yapılırmış), ölmüş hamile kadının karnını yararak çocuğu kurtarma vb. içtihadlarla ne izahı yapılabilecek, ne de hüküm verilebilecek bir şeydir. Sanırım okuyucumuz da buna işaret etmek istiyor ama açıkça ifade etmekten çekiniyor. Ama onun çekinmesi mevcut manzarayı değiştirmiyor. Geçen hafta kısmen işaret ettiğimiz gibi taklit başını alıp gidiyor, hile-i şeriyyeler fonksiyonunu devam ettiriyor, akıl ve özgür düşünce fonksiyonunu yitiriyor, taassup ayrı bir keyfiyetle tarih sahnesinde sahne almaya devam ediyor.

Bundan kurtulmanın yolu, çözüm aradığımız meselelerde fıkıh usulünün yukarıda değindiğimiz maslahattan istihsana uzanan metotları devreye girmeli; onların yetersizliği söz konusu ise ulemanın kabulüne vabeste olan yeni usuli kaideler kullanılmalıdır. Şu an itibarıyla benim şahsi kanaatim, birtakım ilavelerle mevcut hüküm istinbat metotlarının yeterliliği istikametindedir.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.