Cesaret ve gerçek iman

Belçika’da 19 Ocak 2016 tarihli Ku Leuven Üniversitesi Fethullah Gülen Kürsüsü ikinci beş yıllık anlaşma yenilenmesinin açılış programında  Leuven Üniversitesi Rektörü Rik Torfs’un irticâlî konuşması:

Bu kürsü 2010 yılında kuruldu ve beş yıl boyunca pek çok şey değişti. Bugün bu önemli günde özellikle şu üç noktayı göz önünde tutmamız gerekiyor.

Birinci nokta şu: Bugün pek çok insan dinin tehlikeli ve yanlış bir şey olduğunu, dünyadaki pek çok suç ve cinayetin temelinde din olduğunu düşünüyor. Bazılarına göre dünya din olmayınca daha iyi olacak. Bunları daha sıklıkla duyar hale geldik. Eskiden ‘tanrı tanımazlar’ (ateistler) vardı, şimdi ise ‘tanrı düşmanları’ (anti-teist’ler) var. Dinin tehlikeli olduğu ve bertaraf edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bunlara göre, çalışmalarımızın ve düşüncelerimizin temel taşını rasyonel düşünce oluşturmalı ve sadece gözlemlenebilen ve test edilebilen ile ilgilenmemiz gerekiyor. Bu tür hissiyata sahip olanların sayısı beş yıl önceye göre daha fazla, zira insanlar basit sözler, basit çözümler duymak istiyor. Sizin hareketiniz ve bizim üniversitemiz ise dinsiz bir dünyanın sorunlarımıza çözüm getirmeyeceği fikrini paylaşıyor. Hayatın karmaşık olduğunu itiraf etmeliyiz. Ama bu karmaşıklıkta bir güzellik var ve bu ikisi el ele gidiyor. Üniversitemizin misyonunda da belirtildiği gibi hayat ve din beraber ele alınmalı. Bizler, 19. yüzyılın pozitivist bilim anlayışını devam ettiren bilim insanları değiliz. Bu, bizim yolumuz değil. Sizin de değil. Biz bir Katolik üniversiteyiz ama aynı zamanda farklı dini inançlara açığız. Hayat bakışımızı eğitimin bir parçası olarak ele alıyoruz ta ki insanlar sadece yarının dünyasını renklendirmesin aynı zamanda bugünün ciddi buhranları içinde de ayakta kalabilsinler. Bu birinci noktam ve bizler bu noktada ortaklarız.

İkinci nokta ise dine nasıl baktığımız ile alakalı. Bizler dine hem imanla hem de kritik bir gözle bakıyoruz. Sizin hareketiniz ve üniversitemiz dine, hiç hareket etmeyen bir olgu olarak yaklaşmıyor. Kendi geleneklerimize itimadımız var. Aynı zamanda kendimizi, kendimize eleştirel bakacak kadar da güçlü hissediyoruz. Aslında bu güç ve açıklık geleneğe olan bu itimadımızdan kaynaklanıyor. Bu ikisi de el ele gidiyor. Bu durum hem Sayın Fethullah Gülen’in mesajlarında hem de sahih Katolik geleneğinde gayet açık şekilde ifade ediliyor. Hep dendiği gibi ‘Ecclesia sancta semper est reformanda’; yani ‘mukaddes Kilise her daim yenilenmeye müteveccihtir’. Din, statik değildir, dinamiktir. Eğer dinamik olmasa idi canlı olamazdı. Bu ikimizin de iştirak ettiği bir şey, her ne kadar pek çokları iştirak etmese de. Bu mesaj, hem bugün hem yarın için önem arz ediyor.

Üçüncü nokta ise, ki çok önemlidir, cesarettir; doğru tahliller yapma cesareti, diktatörlüğü seçmeme cesareti, aynı zamanda diktatör olma niyetindeki insanlara karşı durabilme cesareti. Bu çok mühimdir ve siz bunun mümkün olduğunu ispat ettiniz. Elbette mümkündür. Avrupa’da bizler çözüm üretmede kolaycılığa kaçmamalıyız. İtimat edilmeyen ortaklarla uzun soluklu iş yapılamaz. Güven vermeyenlerle barış tesis edilemez. Cesaret de aslında gerçek imanın bir neticesidir ve biz bu konuda sizinle aynı hissiyatı paylaşıyoruz.

Sizinle paylaştığımız diğer bir şey de beş yıldır faaliyetlerine devam eden bu kürsü. Daha önce de sizinle beraber çalışmış ve Avrupa Parlamentosu’nda bir program tertip etmiştik (2005 yılındaki Brüksel Abant toplantısına atıf yapıyor). Biliyorum ki sizler kendisine güven duyulan ortaklarsınız. Biliniz ki bizler de itimad edilebilecek insanlarız. Bunu bildiğiniz kanaatindeyim. Bu, gelecek için gayet mühim; ama sadece sizin ya da bizim için değil, gelecekte hür, demokratik ve sulh dolu bir dünyaya sahip olmak için önemli. Bizler bu noktada ortaklarız.

Siz ve biz sivil toplumun üyeleriyiz. Sivil toplum olmadan gerçek, cesaret verici ve kalıcı çözümler bulamazsınız. Burada bulunduğunuz ve bu kürsüyü ikinci döneminde de destekleyerek üniversitemize duyduğunuz itimadı yenilediğiniz için sizlere çok müteşekkirim. Beraber çalışacağız ve bugün şahit olduğumuz karanlıklara rağmen istikbalde, içinde dinin var olduğu ve sulhu arayan insanların bulunduğu bir dünyanın mümkün olduğunu göstereceğiz. Çok teşekkürler.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.