Amerikan oyunları

Amerikan oyunları

Türkler NBA oyununda…

Oyununda diyorum çünkü Amerika’da neredeyse bütün spor karşılaşmalarına, hatta en çekişmeli sezon finallerine bile oyun deniyor. Yıllarca minderlerin tozunu yutmuş, çok çekişmeli maçlarda ter dökmüş eski bir taekwondocu ve sporsever olarak, Amerika’da yaşadığım süre boyunca hemen hemen her türlü spor karşılaşmasını izleyici olarak katıldım diyebilirim. Hatta kurallarını ve gidişatını hiç anlayamadığım oyunlara bile.

Amerikan kültürünü tanımak  istiyorsanız ilk olarak gidilmesi gereken yerlerden biridir stadyumlar. Karşılaşmanın sonuna kadar oyun ve eğlence havasında yaşarsınız. Daha stadyuma girmeden önce başlar eğlenceler.

Güvenlik kontrol noktalarından geçmek için sırada bekleyen izleyiciyi amigolar karşılar ve onları canlı tutma çabaları daha bu noktada başlar. Rahatlıkla hareket etmenize olanak veren oturma düzeni sizin ortama aidiyetinizi çabuklaştırır. Tribünlere yiyecek ve içecek sokmak yasak olsa da, içeride her damak zevkine hitap edecek yiyecek bulmak mümkündür.

Eğlenceyi seven seyirciler, fiyatların dışarıdakine oranla dört kat olmasına rağmen, dans ve müzik dolu bu eğlenceye çoğu zaman ellerindeki yiyecek kartonları ve buzlu içecekleriyle eşlik ederler.

Tribünlerde taraftar bölümleri yoktur, isteyen istediği yere oturur ve istediği takıma tezahürat yapabilir. Bayan taraftar sayısının fazlalığından mıdır nedendir bilmem, öyle sizi rahatsız edecek hareket ve küfürle karşılaşmazsınız. Çoluk çocuk ailece rahatlıkla gidip eğlenceli vakit geçirebileceğiniz yerlerdir stadyumlar.

Bu yüzden birçok Amerikalı’da oyunun heyecanından çok, güzel vakit geçirmek için gider karşılaşmalara. Çünkü Amerika’da oyunlar sık sık durur, takımların bandoları, kostümlü maskotları ve amigolar seyirciyi eğlendirmek için müthiş performanslar sergilerler.

Seyirciler arasından seçilen kişilerle yapılan yarışmalar, büyük ödülleri kazanabilmek için sergilenen performanslar renkli dakikalar yaşatır tirubünlerdekilere. Dev ekranlarda seyircileri yakalayan kameralar, ekrana gelebilmek için çılgınca dans eden seyircileri yakalayıp salonda komik anlar yaratır.

Amigoların oyun aralarında seyircilere uzun namlulu tişört fırlatma silahlarıyla tişört atmaları ve onu yakalamaya çalışan seyircilerin çabaları da eğlencenin başka bir parçasıdır.

Pazartesi gecesi yapımı 213.5 milyon dolara yapılmış ve 18 bin kişi kapasiteli Philips Arena’da Ligin en önemli karşılaşmalarından biri olan Oklahoma City Thunder ve Atlanta Hawks basketbol karşılaşması oynandı.

Atlantalı ve Atlanta Hawks taraftarı Türkler olarak, sırf NBA’deki temsilcimiz Enes Kanter oyuncusu olduğu için Oklahoma City Thunder taraftarı olduk ve Enes Kanter’e sloganlar attık tribünlerden. 106-100 sayıyla Atlanta Hawks’ın kazandığı maçın özellikle son 10 dakikası oldukça çekişmeli geçti.

11 numarayla oynayan Kanter, Thunder’ın yakaladığı toplam 48 rebounddan 10 tanesinin sahibi oldu.

Oyunun yarı devresinde ise saha birden ışıklarla konser salonuna döndü ve 13 kasımda yeni albümü “Church in These Streets” ile müzik piyasasını sallayan Atlantalı Rap sanatçısı Young Jeezy sahneye çıktı. Bütün salon şarkılarına ayakta dans ederek eşlik etti.

Amerika’daki tribünlerde sakinlik ve eğlence ortamının oluşması, belkide sahada ve yedek kulübesinde bekleyen oyuncuların, hakemlerin ve antrenörlerin gergin olmayan sakin tavırlarından kaynaklanıyor olabilir.

Seyirci olarak bizim bile çok heyecanlandığımız, yerimizde zor oturduğumuz maçın o çok çekişmeli anlarında, kenarda yedekte oturan oyuncuların ve antrenörlerin sakince yerlerinde oturmaya devam ederek nabzı tutmaları, bir Türk seyircisi olarak bizlere aslında biraz tuhaf geldi. Bizler genelde oyunun çekişmeli anlardaki heyecanıyla oturdukları yerden fırlayan, duygularını gizlemeyen, hakem kararlarına itiraz eden antrenör, direktör ve oyunculara fazla alışmışız galiba.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.