ABD Kongresi’nde Türk Demokrasisi’nin geleceği tartışıldı

ABD Kongresi’nde Türk Demokrasisi’nin geleceği tartışıldı

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ne bağlı “Avrupa, Avrasya ve Yükselen Tehditler Alt Komitesi”nde, son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında Türk demokrasinin geleceği tartışıldı. Washington’daki Türkiye uzmanı tanınmış isimleri dinleyen Komite üyesi milletvekilleri, Türkiye’deki demokrasiye yönelik duydukları kaygıları dile getirdi.

Oturumun açılış konuşmasını yapan Komite Başkanı Cumhuriyetçi Milletvekili Dana Rohrabacher, “Demokrasi pahasına istikrarı istemiyoruz.” ifadelerini kullandı. Türkiye ve ABD’nin dost ve müttefik ülkeler olduğunu hatırlatan Rohrabacher, hiçbir eleştirinin bu gerçeği değiştirmeyeceğini vurguladı. AK Parti hükümetinin tehlikeli bir yola girdiğini savunan California Milletvekili Rohrabacher, sosyal medya sitelerinin kapatıldığını, tutuklu gazetecilerin olduğunu, yargı sisteminin ise siyasallaştığına dikkat çekti. Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik sorunlara da değinen Rohrabacher, Freedom House’un Türkiye’yi basın özgürlüğü sıralamasında “özgür olmayan” ülke seviyesine indirdiğini hatırlattı.

ERDOĞAN DEMOKRATİK İDEALLERDEN UZAKLAŞIYOR

Alt Komite oturumuna sürpriz bir şekilde ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ed Royce da katıldı. Türkiye’de son dönemdeki gelişmelere yakın ilgi gösteren Royce, Başbakan Erdoğan’ın demokratik ideallerden uzaklaşarak otoriter kurallara yöneldiğini ve bundan büyük kaygı duyduğunu söyledi. Royce, “Erdoğan hükümetinde ifade özgürlüğü giderek artan bir baskı altında.” dedi. Sosyal medya sitelerinin kapatılmasına da değinen Royce, Başbakan Erdoğan’ın Twitter’ı tehdit olarak gördüğünü hatırlattı. Royce konuşmasında dini özgürlükler konusuna da geniş yer ayırdı. Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’na atıfta bulunarak, Türkiye’de dini özgürlüklerin de tehdit altında olduğunu dile getirdi. Dini özgürlükler konusunda durumun birçok alanda daha da kötüye gittiğini kaydeden Royce, “Türkiye’deki dini azınlıklar katı kurallar altında ızdırap çekiyor.” ifadelerini kullandı.

Massachusetts Milletvekili Bill Keating ise Türkiye’de hesap verilebilirlik ve şeffaflık yönünde taleplerin olduğunu dile getirdi. Birçok gözlemcinin Başbakan Erdoğan’ın seçimlerdeki hâkimiyeti dolayısıyla giderek artan haklı kaygıları olduğunu belirten Keating, “Bazı gözlemciler bugünlerde Türkiye’de tek parti sistemi olduğunu dile getiriyor. Artık muhalefet partilerinin sesinin çıkmadığını söylüyorlar.” şeklinde konuştu. Tüm demokrasilerde bazı engebelerin olduğunu söyleyen Keating, “Ancak Türkiye’de yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri vesilesiyle, bu engebelerin ne kadar süreceğini ve ne derece etkili olacağını hesap etmek önemli.” dedi.

Oturuma konuşmacı olarak katılan Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ABD Temsilcisi Hakan Taşçı, AK Parti hükumetinin 17 Aralık soruşturmasını ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, Fethullah Gülen, Wall Street Journal, BBC ve bazı çıkarcı lobiler tarafından yapılan siyasi bir komplo olarak halka sunduğunu dile getirdi.

Özellikle Hizmet Hareketi’ne yönelik Başbakan Erdoğan’ın “cadı avı” benzeri demokrasi dışı eylemleri kamu önünde kabul ettiğine dikkat çeken Taşçı, binlerce bürokratın Hizmet Hareketi’ne sempati duyması sebebiyle düşük görevlere atandığını ve itibarsızlaştırıldığını söyledi.

Başbakan Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ne gönül veren insanlara hakaret ettiğini dile getiren Taşçı, Başbakan’ın Hizmet Hareketi sempatizanlarına “virüs, haşhaşi, sülük, hain, ajan ve vampir” gibi ifadeler kullandığını hatırlattı. Taşçı hükümetin Hizmet Hareketi’nin yurt dışındaki eğitim kurumlarının kapatılmasına yönelik ciddi lobi çalışmalarının olduğunu da sözlerine ekledi. Bazı ülkelerin Türkiye’deki yatırımlarını kaybetmemek adına, okulların kapatmaya razı olmak zorunda kaldıklarını ifade etti.

Oturuma konuşmacı olarak katılan bir diğer uzman isim Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay ise Türkiye’nin AK Parti yönetimi altında daha müreffeh olmasına rağmen garip bir şekilde özgürlüklerin azaldığını ifade etti. Gezi Parkı olayları ve sosyal medya sitelerinin kapatılmasını örnek gösteren Çağaptay,“Demokratik bir yöntem ile seçilmesine rağmen AKP hükümeti otoriter bir yönetim sergiledi.” diye konuştu.

 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.