[YORUM] Basın özgürlüğü nedir? Ne değildir?

[YORUM] Basın özgürlüğü nedir? Ne değildir?

ANGELA GREILING KEANE*

 

Basın özgürlüğü sivil toplumun bel kemiğidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde basın, ifade, toplantı ve din özgürlükleri, kanunlarımızın temeli olan anayasaya girmiş durumda. Ne yazık ki dünya üzerindeki tüm gazeteciler, basın özgürlüğünün böyle kararlı bir şekilde kutsandığı ve ayrıntılı bir şekilde vurgulandığı ülkelerde yaşamıyor.  

 

Anayasamızda yapılan ilk değişiklik der ki: “Kongre, basın özgürlüğünü kısıtlayan kanunlar yapamaz”

Peki, kurucu babalarımız neden basın özgürlüğünü henüz emeklemekte olan bir demokrasi için en önemli özgürlüklerden biri olarak saymıştı? Çünkü onlar, bireyin dinini yaşama, bir araya gelme, tartışmalı konuları masaya yatırma ya da despot bir idareciye karşı sesini yükseltme haklarının, zorba bir yönetim tarafından nasıl felç edildiğine ilk elden şahitlik etmişti. Ve onlar, sansür gücünü elinde tutan bir iktidardan yaptığı hiç bir şey için hesap sorulamayacağını biliyordu.

 

Bu yüzden, Kurucu Babalarımız ‘Kongre, basın özgürlüğünü kısıtlayıcı kanun yapamaz’ maddesini anayasaya eklerken, gazetecilere ayrıcalıklı muamele için değil, halkın bilgiye erişim hakkını güvence altına almak için uğraşıyordı.

 

Ulusal Basın Kulübü olarak görevlerimizden biri de Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünyada basın özgürlüğünün savunuculuğunu yapmak. Bunu destekleyici çalışmalar, 3 bine yakın üyemizin işini yapmasına yardımcı olarak çıkan kanunlar ve mahkeme kararları, 105 yıllık kurumumuzun yaptığı işlerden bazıları.

 

Peki ama ‘basın özgürlüğü’ nedir? Ne manaya gelir? Sınırları nelerdir? 

 

Basın özgürlüğü, büyük ve cesur bir fikirdir. Bu özgürlüğün odak noktası, vatandaşların, iktidarlarının ne yaptığını bilme hakkıdır. Basın özgürlüğünün ‘hak sahibi’ vatandaşlardır; gazeteciler ise sadece halkın bu özgürlüğü elde etmesi için bir araç…

 

Basın özgürlüğü tabii ki gazetecileri her türlü kanundan muaf tutmak anlamına gelmez. Eğer bir gazeteci banka soyarsa, bu tabii ki onun haber amaçlı faaliyetlerinin dışındadır ve o gazeteci de diğer herkes gibi adli yasalara tabi olmalıdır. Gazetecinin resmi bir kaynağı vasıtasıyla gizli bir bilgiye erişmesi ise tamamen başka bir konudur. Gazeteciler, başta yerel ya da ulusal devlet kademeleri ve büyük şirketler olmak üzere pek çok kurumdaki suç, yolsuzluk ve israfı ortaya çıkarmak için bilgiye ulaşmaya ihtiyaç duyar. Gizli kaynaklardan gelen bilgiler de buna dahil… 

 

Aldıkları hassas bilgilere karşılık gazeteciler bazen kaynaklarına ismini açıklamama sözü verir. Eğer kaynaklar, bu suçlar hakkındaki bilgileri paylaşmayı kendileri için yeterince güvende hissetmezse, medyanın halk için bekçilik görevini yerine getirme kabiliyeti azalır, habere erişmek zorlaşır. 

 

Gazetecileri korumak, ülkeler ve halklarının yararınadır. Kısıtlanmamış habere ulaşmakta özgür gazeteciler, bir ülkede kararların nasıl alındığı ve politikaların ne şekilde yürütüldüğüne dair çok önemli bilgileri, zamanında, doğru bir şekilde insanlara ulaştırır. Kaliteli bir bilgi akışına sahip olan halk, idarecilerini daha iyi değerlendirir ve kendi medeni seviyesini geliştiririr. Eğer gazeteciler işini yapamazsa,yanlış bilgilendirilmiş yönetici ve vatandaşlar topluma zarar verir.

 

Anayasaya girmiş, bizi savunan güçlü maddelere ragmen Amerika Birleşik Devletleri’nde dahi durum mükemmelin hala çok uzağında. Obama yönetimi, devlet sırlarını sızdıkları gerekçesiyle kendinden önceki tüm yönetimlerden daha fazla insan tutukladı. Bu problemli bir durum. 

 

Adalet Bakanlığı’nın Associated Press’e bağlı gazetecilerin telefon kayıtlarına gizlice ulaştığının ortaya çıkması basın özgürlüğü sınırlarının zorlandığını gösteren önemli bir vaka.

Amerikalı gazeteciler ve açık toplum taraftarları Adalet Bakanlığı’nın bu faaliyetleri karşısın dehşete düştü ve Adalet Bakanı Eric Holder’dan özel bir toplantı talep etti ve bunu aldı.

 

Resmi bilgilere ulaşma ve şeffafiyet anlamında hala kat edecek yolumuz olsa da biz, ABD’de, dünyanın pek çok farklı ülkelerindeki gazeteciye kıyasla talihliyiz. Amerika’da nadiren de olsa eğer bir gazeteci mesleğiyle alakalı yaptığı bir şeyden dolayı gözaltına alınırsa, bu, ertesi günün gazeteleri için manşetlik haberdir.

 

Başka ülkelerde – buna Türkiye de dahil – ‘demir parmaklıkların ardındaki gazeteci’ manzarasına daha sık rastlıyoruz. Bu yılın başlarında, Ulusal Basın Kulübü olarak, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü(CPJ) raporlarına göre Türkiye’de gözaltında bulunan 31 gazeteci için duyduğumuz endişeyi paylaşmıştık. CPJ, ki bu alanda en güvenilir kaynaklardan biridir, Türkiye’de hapsedilen gazeteci sayısının basına uyguladığı yoğun baskıyla bilinen Çin ve İran’dan daha fazla olduğunu söylüyor.

 

Türkiye, demokratik bir ülke. Zor bir coğrafyada, gelişmekte olan bir medyaya sahip. Ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yakın bir müttefiki.

 

Gazetecilerin, okurlarına ya da izleyicilerine en doğru bilgiyi ulaştırma gibi bir sorumluluğu var. Rekabetçi bir ortamda, haberi diğer meslektaşlarından önce, okura ilk ulaştıran olmak için çabalıyoruz. Bazı medya organları, haberi kendi yorumlarıyla harmanlayarak sunsa da genel manada gazetecilerin pek çoğu duygularını haberden tamamen ayrı tutar.

 

Sadece işlerini yapmaya çalışan gazeteciler, görevlerini yapabiliyor olmayı hak ediyor. Onların hakkını ve medyanın özgürce çalışma imkanını muhafaza etmek bir toplumun en temel sorumluluklarından biri. 

 

*Washington, D.C. merkezli Ulusal Basın Kulübü başkanı. Bu yazı Zaman Amerika için özel olarak kaleme alınmıştır. 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.