Tarihi ‘telkâri sanatını’ Mardin’den New York’a taşıdılar
Mardinli ustalar, tarihi bir geleneğe sahip telkari sanatını New York’a taşıdı. Mardin ve çevresine özgü M.Ö. 3000’li yıllara dayanan telkari el sanatı ve pullu zincir Amerikalıların büyük ilgisini çekiyor. New York’ta kuyumcular çarşısı olarak bilinen 47. sokakta yıllardır tarihi el sanatını devam ettiren Abit Çoban (43), ellerindeki mesleğin baba yadigari olduğunu ve bunu sonraki nesillere bırakacaklarını söyledi.
Mardinli usta Abit Çoban, ailesi ile birlikte yıllar önce İstanbul’a taşınır. Belli bir süre İstanbul’da sanatlarını icra eden Çoban ailesi 1980’den sonra New York’a göç eder. New York’ta da kendi mesleğini bırakmayıp devam eden Mardinli aile, yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği altın ve gümüş işlemeciliğine devam eder.
Abit Çoban’ın babası ve aynı zamanda ustası Corc Çoban, tarihi telkari sanatını İstanbul’dan New York’a taşımayı başarır. Gümüşü sanata dönüştüren telkari ustası Corc Çoban, sadece oğluna değil, İstanbul Kapalıçarşı’da birçok kuyumcuya sanatını öğretmiş.
Babasını geçen yıl kaybeden Çoban “Babam bize her zaman bu sanatı devam ettirmemizi ve bir sonraki nesillere bırakmamızı tembihlerdi. Asıl telkarinin ustası kendisiydi. Ben ve birçok usta, işlemeciliği babamdan öğrendik. Telkari sanatını önce İstanbul’a sonra New York’a taşımayı başardı. Bu işle ilgili olan herkes babamı iyi tanır. Bizde bugün elimizden geldiğince baba mesleğini devam ettirmeye çalışıyoruz. Bir nevi bu meslek bize bir mirastır. Nereye gidersek onu bizimle beraber götüreceğiz.” dedi.
Telkarinin usta-çırak ilişkisinin gücüyle günümüze kadar geldiğini belirten Mardinli Çoban, altın değerindeki mesleği çok az kişinin yaptığını ve bunu geleceğe taşımak için çalıştıklarını ifade etti. Halat ve pullu zincir gibi hassas işçilik gerektiren ürünlerin çok ilgi gördüğünü belirten Çoban, bugünlerde, tamamıyla el işlemeciliği ile hazırlanan pırlanta işleride yapıyor.
47. Sokak’ta bulunan atölyelerinde hergün iş başı yapan tecrübeli usta “İşlemecilikte işler makinaya döndü. Ama biz kendi el sanatlarımızla işimize devam ettik. Hassas bir işçilikle pırlanta işi yapmayada başladık. Çünkü insanlar makinadan ziyade tezgahtan çıkan ürünleri seviyor. Bugün yaptığmız iş bir babadan oğula, bizdende çocuklarımıza devam edecek. Yaptığımız bütün el işlemeciliği insanların büyük ilgisini çekiyor. Bu işi hiçbir üniversite öğretemez. Bu iş ya kanınız ve cinsinizde vardır veya yoktur.” diye konuştu.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment