“NYPD, evinde birden fazla Kur’an bulunduranları dahi fişledi”
New York Polis Departmanı’nın (NYPD) şehirde yaşayan Müslümanlara yönelik fişleme skandalını ortaya çıkaran Association Press (AP) muhabirleri Matt Apuzzo ve Adam Goldman, NYPD’nin camileri suç merkezleri olarak gördüğünü ileri sürdü. 2012 yılında Müslümanların fişlemesi haberi ile Pulitzer ödülü kazanan iki gazeteci, takip programının federal hükümetten dahi gizli yürütüldüğünü anlattı. NYPD’nin Müslümanlara ait kafe, işyeri ve öğrenci derneklerine sızarak bilgi topladığını belirten Apuzzo, ‘‘Bu bilgileri raporlaştıran analistlerin yazdıkları öyle inanılmaz ki! Evinde birden fazla Kur’an bulunduranlar dahi fişlendi. Böyle saçmalık olur mu? Acaba evimizde kaç İncil bulundurursak deli sayılacağız?’’ diye konuştu.
Birlikte kaleme aldıkları ‘Düşman İçimizde’ adlı kitabın tanıtımı için Fordham Üniversitesi’ne bağlı ‘Ulusal Güvenlik Merkezi’nde konuşan Apuzzo ve Goldman, NYPD Direktörü Raymond Kelly’nin casusluk programını haklı çıkarabilmek için camileri terör örgütü merkezi olarak göstermeye çalıştığını iddia etti. NYPD’nin, 11 Eylül terör saldırılarının ardından New York’ta yaşayan Müslümanları takip etmeye başladığını belirten Apuzzo, New York polisinin camileri gözetim altına alarak gelenleri listelemekle kalmadığını, cami cemaatinin araç plakalarının dahi kayda aldındığını açıkladı. Apuzzo, NYPD’nin gözetim programını genişleterek camilerin çevresinde bulunan Müslüman işyerlerini de gözetlediğini belirterek, “Bu işyerlerinde ABD’nin Irak ya da Afganistan’da sürdürdüğü savaşları eleştirenler belirlenerek, haklarında dosyalar oluşturuldu” dedi.
Goldman ise, isimlerinden dolayı ‘muhtemel terörist’ zannı altında kalacakları endişesiyle adlarını değiştiren Müslümanların da yine NYPD tarafından ‘’şüpheli’ listesine alındığını anlattı. Goldman, “Bu program öyle genişletildi ki Müslümanlar, geldikleri ülkelere göre haritada sınıflandırıldı” dedi. Müslümanlara ait kafelere giden muhbirlerin burada El Cezire televizyon kanalının açık olup olmamasına göre durumu rapor ettiğini aktaran Goldman, “Muhbirler bu iş yerlerinde Başkan George Bush’un State of the Union (Birliğin Durumu) konuşmasını dinleyip dinlemediklerini dahi gizli dosyalara kaydetti” dedi.
Goldman, fişleme skandalının haberleştirilmesi aşamasında birçok Müslümanla tanışdıklarını ifade ederek, “İçlerinde elbette kötü olanlar da vardır. İtalyanlarda da öyle, İrlandalılarda da. Aynı şekilde farklı dine sahip insanların da bazıları iyi bazılarıysa kötü olabiliyor” diye konuştu.
Yasaları, devlet ile halk arasında yapılan ‘sosyal bir sözleşme’ olarak tanımlayan Apuzzo ise şunları söyledi: ‘‘Devlete ait bir kurum bu sözleşmenin dışına çıkarak hareket ederse neleri kaybedebileceğimizi öngeremeyiz. Bakın NYPD bu sözleşmenin dışına çıkarak yaptığı usulsüzlüğü sadece halktan değil Beyaz Saray’dan bile sakladı. Toplumda güven duygusunu sarstı.”
Bir katılımcının devletin ve ülkenin güvenliği sözkonusu olduğunda bu tür takiplerin normal olup olmadığı sorusuna Goldman, “Biz gazeteciyiz. Bizim görevimiz devletin terör politikaları için neyin uygun olup olmadığını düşünmek değil. Bunun için devletten maaş alan savcılar, polisler var. Bizim görevimiz gizli saklı yürütülen yasa dışı uygulamaları ortaya çıkarmak ve sorumluları ifşa etmektir” dedi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment