Kanada Parlamentosu’ndan ’14 Aralık’ mektubu
ABD Kongresi’nden sonra Kanada Parlamentosu da Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik saldırılara tepki gösterdi.
İki devlet bakanının yanı sıra Parlamento’nun 130’dan fazla üyesi tarafından da Kanada Dışişleri Bakanı Rob Nicholson gönderilen iki farklı mektupta Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne yönelik kaygılar ifade edildi. Harekete geçilmesi çağrısı yapıldı.
14 Aralık baskınının hemen ardından Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yazılı bir açıklama yayınlayarak operasyonu kınayan Kanada’dan, Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri ve basın özgürlüğü kısıtlamalarına bir tepki daha geldi.
Kanada Parlamentosu ve ana muhalefet partisi içinde imzaya açılan iki farklı mektuba çok sayıda milletvekili ve senatörden destek geldi. Parlamento’da imzaya açılan mektuba 3 farklı partiden 84 milletvekili ve senatör, Muhalif Yeni Demokrat Parti’nin kendi içerisinde imzaya açtığı mektuba ise 50 üye destek verdi. Mektuplara, 413 sandalyeli Kanada Parlamentosu’nun toplamda 134 üyesi imza atmış oldu.
Mektuplara Kanada Parlamentosu’nda temsil edilen Muhafazakar, Liberal, Yeni Demokrat, Yeşiller ve Federal Parti dahil 5 partinin yanı sıra ve bağımsız milletvekilleri de destek verdi.
Dışişleri Bakanı Nicholson’a gönderilen mektuplarda Türkiye’de 14 Aralık’ta medya kuruluşlarına düzenlenen baskın ve yakın zamanda aralarında Mehmet Baransu’nun da olduğu gazetecilere yönelik tutuklamalar ve baskıdan duyulan endişe dile getirildi.
Parlamento’da mektubu imzaya açan milletvekili Leon Benoit konuya ilişkin yaptığı basın açıklamasında, “Bu mektup tüm Kanadalıların el üstünde tuttuğu ve dünyadaki tüm seçilmiş yetkililerde görmeyi umduğu evrensel değerlere çok partili desteği gösteriyor” dedi.
Benoit, “Bu mektubun Türkiye’de süregelen ciddi meseleler konusunda Kanada’nın eleştirel sesini kuvvetlendireceğine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk Hükümeti tarafından karşılık bulacağına yönelik inancım tam” ifadelerini kullandı.
İKİ BAKAN DA DESTEK VERDİ
Parlamento’da büyük destek gören mektuba, Finanstan Sorumlu Devlet Bakanı Kevin Sorenson ve Devlet Bakanı Gary Goodyear’ın yanı sıra Kanada Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Dave Van Kesteren’in imzası yer alıyor.
14 Aralık’ta muhalif medyaya yönelik operasyonda aralarında Hidayet Karaca’nın da bulunduğu kişilerin ‘hükümetin emirleri doğrultusunda şüphe uyandıran suçlamalarla’ tutuklandığının dile getirildiği mektupta, “O günden bu yana hükümeti eleştiren gazetecilere giderek artan bir şekilde rahatsız ediliyor ve gözdağı veriliyor.Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu dahil önde gelen gazeteciler tutuklandı. Ayrıca çok sayıda gazeteci de siyasi baskı altında. Bu gelişmeler ifade ve basın özgürlüğünü direk olarak ihlal ediyor ve Türkiye’nin bina ettiği demokratik ilkeleri tehdit ediyor” ifadesine yer verildi.
Mektupta, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün, hükümetin vatandaşa hesap verdiği, özgür, açık ve demokratik toplumun muhafaza edilmesi adına hayati öneme sahip araçlar olduğuna dikkat çekildi. “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümeti, uluslararası toplumun ve vatandaşlarının güvenini, basın ve ifade özgürlüğü gibi temel demokratik prensiplerine yönelik saygıyı yeniden sağlamak yoluyla kazanmalıdır” denildi.
Dışişleri Bakanı’dan bu yönde adım atması çağrısı yapılan mektupta, “Mevcut devam eden tehlikeli durumdan çıkılıp; barışçıl, demokratik ve uzun dönemli çözüme ulaşılması adına sizden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümetine baskı yapabilmek için mümkün olan her vesileyi değerlendirmenizi istiyoruz” ifadelerini yer verildi.
MUHALİFLERE GENİŞ ÇAPLI BASKILAR VAR
Yeni Demokrat Parti Milletvekillerinden, aynı zamanda İnsan Hakları Komitesi Başkan Yardımcısı olan Wayne Marston tarafından parti içinde imzaya açılan mektupta ise, söz konusu operasyonların medya kuruluşları ve muhaliflere yönelik daha geniş çaplı baskının bir parçası olduğu ifade edildi. Partinin 50 milletvekili tarafından imzalanan mektupta, Hidayet Karaca ve Mehmet Baransu’nun yanında 14 Aralık operasyonlarından gözaltına alınan Ekrem Dumanlı’nın ismine de yer verildi.
Ayrıca mektupta Uluslararası Af Örgütü ve Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğüne yönelik kaygıları içeren açıklamalar yaptığına dikkat çekildi. Özgür basının korunması ve desteklenmesi gerektiğinin dile getirildiği mektupta, Ana Muhalefet Partisine mensup siyasetçiler dışişleri bakanından söz konusu kaygıları mevkidaşları ile yapacağı görüşmelerde gündeme getirmesi talep etti.
Kanada, 14 Aralık operasyonunu resmi kanallardan ilk kınayan ülkeler arasında yer alıyor. Bir önceki Dışişleri Bakanı John Baird operasyonun hemen ardından 15 Aralık’ta yaptığı yazılı açıklamada, “Kanada olarak, Türk Hükûmeti’nin emriyle düzenlenen ve medya kurumlarını hedef alarak gazetecilerin tutuklanmasıyla sonuçlanan baskından dolayı endişe duymaktayız. Bu tür girişimler, Türkiye’nin taahhüt ettiği demokratik değerlere bağlılık, insan haklarına saygı ve özgürlüklere aykırıdır” ifadelerini kullanmıştı.
KANADA PARLAMENTOSU’NDA İMZAYA AÇILAN MEKTUP ŞU ŞEKİLDE:
Sayın Bakan,
Biz, aşağıda imzası bulunan Parlamenterler olarak, Türkiye’de basın özgürlüğü ve bireysel ifade özgürlüğü konusunda yaşanan ihlaller dolayısıyla kaygılarımızı ifade ediyoruz.
14 Aralık 2014’te mevcut Türk hükümetinin iddia edilen yolsuzluklarına yönelik eleştirileri ile bilinen önde gelen medya kuruluşlarına baskın yapıldı. Aralarında gazetecilerin bulunduğu düzinelerce kişinin yanında polis yetkilileri ve medya çalışanları hükümetin emirleri doğrultusunda şüphe uyandıran suçlamalarla tutuklandı. Tutuklanan kişiler arasındaki Türkiye’nin en büyük medya gruplarından biri olan Samanyolu’nun Medya Grup Başkanı Hidayet Karaca, halen tutuklu halde duruşma tarihi için bekliyor. O günden bu yana hükümeti eleştiren gazetecilere giderek artan bir şekilde baskıyla karşılaşıyor ve gözdağı veriliyor. Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu dahil önde gelen gazeteciler tutuklandı. Ayrıca çok sayıda gazeteci de siyasi baskı altında. Bu gelişmeler ifade ve basın özgürlüğünü direk olarak ihlal ediyor ve Türkiye’nin bina ettiği demokratik ilkeleri tehdit ediyor.
Kanada’da basın ve ifade özgürlüğü tüm insanlar ve idari birimler tarafından el üstünde tutuluyor. Bunlar hükümetin kendisine değil vatandaşa hesap verdiği, özgür, açık ve demokratik toplumun muhafaza edilmesi adına hayati öneme sahip araçlardır. Türkiye’nin iyi insanları da zulme uğrama korkusu olmadan özgürce fikir alışverişi yapmayı umut ediyor.
Bir NATO üyesi olarak Kanada, istikrarlı ve demokratik Türkiye ile ortaklığının kıymetini biliyor. Ticaret, yatırım ve doğal kaynakların geliştirilmesi gibi konularda daha ileri ikili işbirliği açısından büyük bir potansiyel var.
Hukukun üstünlüğü ve vatandaşların haklarına saygılı ülkelerin yurtdışındaki ilerlemelerden fayda sağlaması daha muhtemel. Türk hükümetine bu ağır ölçütlere bir son verip, Avrupa’ya entegrasyona çaba gösterme ve marketini çeşitlendirmeye çağırıyoruz.
Türk demokrasisi geçmişteki engellerinin üstesinden geldi. Ancak Türk vatandaşlarının menfaati adına mevcut yanlışları hızlı bir şekilde düzeltmek durumundadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümeti, uluslararası toplumun ve vatandaşlarının güvenini, basın ve ifade özgürlüğü gibi temel demokratik prensiplerine yönelik saygıyı yeniden sağlamak yoluyla kazanmalıdır.
Mevcut devam eden tehlikeli durumdan çıkılıp barışçıl, demokratik ve uzun dönemli çözüme ulaşılması adına sizden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümetine baskı yapabilmek için mümkün olan her vesileyi değerlendirmenizi istiyoruz.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment