Hadis diye paylaşılan sözler gerçekten hadis mi?

Hadis diye paylaşılan sözler gerçekten hadis mi?

Dinî içerikli birtakım sözler sosyal medyada tweet’ten tweet’e, sayfadan sayfaya ‘hadis-i şerif’ etiketiyle paylaşılıyor. Hadis diye sunulan sözlerin, belli bir kaynağının olmaması ya da üslup olarak sıkıntılı olması, ‘Bu sözlere ne kadar itibar etmeliyiz?’ sorusunu akıllara getiriyor.

Sosyal medya araçları (Facebook, Twitter, Instagram) hayatımıza girdiğinden bu yana, tartışacağımız konulara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bunlardan biri de sosyal medya ve din ilişkisi… Kiminin yeni tanıştığı kiminin de adeta fenomeni olduğu sosyal medyada, uzun zamandır birtakım dinî paylaşımlar yapılıyor. İnsanların kendince dini anlattığı, tebliğ yaptığı ya da din adına yeni bir şeyler öğrendiği birçok hesap ve sayfa mevcut. Ancak sosyal medyada tweet’ten tweet’e, sayfadan sayfaya dolaşan bu paylaşımların doğruluğu düşündürüyor. Özellikle hadis adı altında paylaşılan birtakım sözlerin hadis ilmi açısından doğruluğu, kaynağı ve üslubu sorun oluşturabiliyor. Bunlarla amel edilmesi çok büyük veballer altına girmeye sebep olabiliyor. Bu anlamda “Sosyal medyada dolaşan hadis-i şerif ya da Hz. Muhammed (sas) yazılan paylaşımlara ne kadar itibar etmeliyiz? Hadisin sahih olup olmadığını nasıl teyit edebiliriz?” gibi soruların cevabını aradık.

Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kadir Paksoy, paylaşılan hadislerde gösterilen kaynakların, hadisin sahihliği adına önemli bir delil olduğunu söylüyor. Paksoy’a göre kaynak göstermeden, rivayet edeni belirtmeden hadis beyanında bulunmak sıkıntılara yol açar. Hadisin kaynağı zikredilmediğinde insanları şüpheye götüreceği gibi bir tereddüt hâsıl olur. Paylaşılan her sözün altına hadis-i şerif ya da Hz. Muhammed (sas) yazılması onun hadis olduğunu ya da Efendimiz tarafından söylendiğini göstermez. Efendimiz’in yapıp söylediği şeylerin yani hadislerin insanlar için birer işaret olduğu âşikâr. Ancak bunların kaynağı ve belgesiyle sunulması da bir o kadar önemli.

Doç. Dr. Kadir Paksoy, paylaşılan, sohbet ortamlarında söylenen hadislerin hangi kaynakta olduğunun belirtilmesinin yanı sıra nakleden sahabenin de ismiyle zikredilmesi gerektiğini belirtiyor. Böylece hadisin kaynağı ve güvenilirliği pekişmiş oluyor.

KAYNAKSIZ HADİSLE AMEL EDİLİR Mİ?

Bilgi ve belgeye dayanmayan, kaynağı belirsiz hadisleri paylaşmanın yanı sıra bilerek veya bilmeyerek ‘kulaktan dolma’ hadislerle amel edilme mevzuu ise bir başka sorun olarak karşımıza çıkıyor. Doç. Dr. Kadir Paksoy, bu durumla ilgili olarak, “Bilmediğin şeyin ardına düşme, çünkü göz, kulak ve kalp hepsi sorumludur, mutlaka sorguya çekilecektir.” (İsra, 17/36) ayet-i kerimesini hatırlatıyor. İnsanın net olmayan, kaynağı, başı sonu belirsiz şeylerle meşgul olmasının dinen uygun olmadığına dikkat çekiyor. Bu sebeple daha net ve kesin, kaynağı olan bilgilerle hareket edip, başkalarına da emin olunan bilgileri aktarmak gerektiğini anlatıyor. Böylece insanların bizden duyduğu yanlış bilgilerle amel etmelerinin önüne geçmiş, vebalden uzaklaşmış olacağımızı söylüyor. Zira, Ebû Hureyre’nin (ra) de rivayet ettiği gibi, “Kişiye yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!” (Müslim)

HADİSİN SAHİH OLUP OLMADIĞINI NASIL ANLARIZ?

-Paylaşılan hadisin günümüze kadar gelen en eski ve sahih hadis kitapları olan ve ‘Kütüb-i Sitte’ (altı kaynak eser) denilen hadis külliyatından birinde yer alıp almadığına mutlaka bakılmalı.

-Kütüb-i Sitte; Buhâri ve Müslim’in ‘el-Câmiu’s-Sahîh’leri ile, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin ‘Sünen’lerinden oluşuyor.

-Prof. Dr. İbrahim Canan’ın Kütüb-i Sitte Şerhi ile Ömer Sevinçgül’ün Hadis El Kitabı’na hadislerin sahihliğini teyit etmek için bakılabilir.

-Bu eserlere sahip olmayanlar, eserlerin derlendiği online kaynaklardan hadisleri teyit etmeli.

-Sadece kaynak belirtilmesi yetmiyor, kimin rivayet ettiğine de bakılmalı. Zira Kur’ân âyetleri nâzil oldukça onları vahiy kâtiplerine bizzat yazdıran Peygamber Efendimiz (sas), önceleri kendi hadislerinin yazılmasını yasaklamış, fakat hadisleri birbirlerine rivâyet etmelerine izin vermiş. Bu yasağın sebepleri ise ashâbın Kur’ân ile hadisleri birbirine karıştırma tehlikesi, Arap yazısının henüz gelişmemiş olması, okuma-yazma bilenlerin azlığı, yazı malzemesinin kıtlığı…

-Paylaşılan hadisin üslubuna mutlaka dikkat edilmeli. Hadis-i şerifler özü itibarıyla kapsayıcı ve kuşatıcı bir niteliktedir. Dışlayan, ayıran ifadelerle yazılmış sözlerin doğruluğu teyit edilmeli.

-Emin olunmayan, kaynaksız hadisler ya da hadis olduğu bilinmeyen sözler hiçbir şekilde paylaşılmamalı. Bu şekilde paylaşılan sözlerle amel edilmemeli.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.