Dr. Ömer Taşpınar: Türkiye’de güçler ayrılığı yok
Düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nün Türkiye uzmanı ve ABD Ulusal Savaş Koleji öğretim üyesi Dr. Ömer Taşpınar, Türkiye’nin giderek daha fazla kutuplaştığının altını çizdi. AKP’nin ‘Yeni Türkiye’ olarak ileri sürdüğü mevcut yapının ‘eski Türkiye’den pek farkı olmadığını savunan Taşpınar, “Türkiye’de politik ve dini açıdan kutuplaşma eskiye oranla çok daha derin.” dedi.
Amerikan-Türk Cemiyeti (ATC) tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Ortadoğu Dış Politikası’ndaki Zorlukları” başlıklı panelde konuşan Taşpınar, Türkiye’nin yeni elitleri olarak Anadolu Kaplanları’nı adres gösterdi. Taşpınar, “Bu yeni elit grubun bir ajandası var. Ajandalarında fikrimce daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük fikri yok. Onların ajandasında olan eski sistemden intikam alma var.” şeklinde konuştu.
Eski ve bugünkü Türkiye’nin ortak hatalarını özgür demokrasi anlayışının olmayışı olarak tanımlayan Dr. Taşpınar, Türkiye’de demokrasi olduğunu ancak bunun “çok çok az özgür” bir demokrasi olduğunu söyledi. Türkiye’de güçler ayrılığının olmadığını aktaran Taşpınar, iktidarın başkanlık sistemine geçmek istediğini, bunun da daha az demokrasi anlamına geleceğini ifade etti. Türkiye’de yargı sistemi gibi basının da özgür olmadığını aktaran Taşpınar, güçler ayrılığını tesis edecek olan bağımsız yargı, özgür basın ve sivil toplum kuruluşlarının Türkiye’de sürekli zemin kaybettiğine dikkat çekti. “Hükümet, ekonomide belirleyici rol oynamaya devam ediyor. Türkiye’de özgür bir burjuva sınıfı yok. Hükümet iş adamlarına karşı ihale ve çeşitli erklerle yaptırım gücünü kullanıyor.” diyen Taşpınar, kapitalizmin normalde daha fazla demokrasinin önünü açtığını ancak Türkiye’de devletin ekonomik ilişkileri belirleyen temel oyuncu olmasından dolayı bunun mümkün olmadığını anlattı.
Türkiye’de medya sahiplerinin enerji, inşaat gibi sektörlerde yatırımı bulunduğunu hatırlatan Taşpınar, “Medya patronları hükümet ile ilişkilerini iyi tutmayı amaçlıyor. O nedenle hükümeti eleştiren gazetecilerle çalışmak istemiyorlar. Bu da özgür basının olmamasına neden oluyor. Eski Kemalist Türkiye’sinde olduğu gibi Yeni Türkiye’de de özgür bir demokrasi yok!” diye konuştu.
Taşpınar, halkın herşeye rağmen hükümete destek vermesinin, eskiye oranla daha ekonomik refah içinde olmaları ile devletin daha fazla sosyal hizmet imkanı sunmasından kaynaklandığını söyledi. Konuşmasında PKK ile sürdürülen Barış Süreci’nede değinen Taşpınar, AKP hükümetinin Kürt sorununda yaşadığı çelişkilere dikkat çekti. Erdoğan’ın başkanlık sistemi için Kürtlerin oyuna göz diktiğini ancak daha sonra bunun ülkedeki milleyetçi oyları kaybetmesi anlamına geleceğinden vazgeçtiğini aktaran Taşpınar, “Türkiye iki Kürt terörist grubundan şikayetçi. Bunlardan birisi olan PKK ile de barış süreci için görüşmelerini sürdürüyor. Bu konuda Türk Hükümeti çok zor durumda. Kürt meselesinde eğer çözüm olmazsa bu beraberinden daha fazla şiddeti beraberinde getirecektir. Bunun örneğini de ekim ayının başında yaşadık.” diye konuştu.
BÜYÜKELÇİ JEFFREY: TÜRKİYE ORTADOĞUYU DEĞİŞTİRMEDE BAŞARISIZ OLDU
Türk Amerikan ilişkilerinde 1990’lara oranla bugünlerde fazlasıyla yaşanan değişimin nedenini uluslararası arenada yaşananlara bağlayan ABD’nin Ankara eski büyükelçisi James F. Jeffrey, bu değişiklikleri Rusya, Çin, Kuzey Kore, İran, IŞİD ve finans krizi olarak özetledi. 2007 finans krizinden sonra Batı’nın ekonomik çıkar ilişkilerinde de bazı değişimlerin olduğunu aktaran Jeffrey, özellikle ABD’yi iki savaşın ve yaşanan finans krizinin fiziksel ve psikolojik olarak çok olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Türkiye’nin bölgesinde diğer ülkelerle ekonomik ve askeri olarak kıyas edildiğinde çok güçlü ülke olduğunu belirten Jeffrey, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’nin Balkanlar’dan Kafkaslar’a ve Ortadoğu’ya geçmişten gelen mirasını dış politikasında avantaja çevirmeye çalıştığını belirtti. Jeffrey, “Ancak bu politika başarılı olmadı çünkü Türkiye’nin bölgesinde yaşanan koas buna izin vermedi.” diye konuştu.
Türkiye’nin Ortadoğu’ya yeni bir şekil vermek istediğini ancak bunda da başarılı olmadığını kaydeden Jeffrey, “Bu sürpriz olmadı. Bu değişime dünya da duyarsız kaldı hem ekonomik hem de siyasi destek açısından” dedi.
ABD’nin Ortadoğu’da sorunun çözümüne askeri bir seçenek ile yaklaşmamasını da bu bölgenin yeniden dizayn edilmesi isteğini başarısızlığa uğramasında etken olarak değerlendiren emekli büyükelçi, “Bu yılın başından itibaren iki yeni krizle karşı karşıyayız. Kuzey’de Rusya’nın neden olduğu Ukrayna ile güneyde IŞİD sorunu.” dedi.
IŞİD’in bölgede artık devlete dönüştüğünü belirten Jeffrey, hem nüfus hem ekonomik kapasite hem de ideoloji bakımından bu örgütün yeterliliğinin oluştuğunu savundu. IŞİD’in ideolojik yapısını “çok çok tehlikeli” diye niteleyen Jeffrey, bölgede özellikle mezhep çatışmasına yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu. “Bu sorun acil çözülmesi gereken bir meseledir ve bununla yüz yüzeyiz.” diyen emekli büyükelçi, sorunun çözümü için Türkiye ile ABD’nin yakın işbirliğinin şart olduğunu kaydetti.
IŞİD ve mülteci sorunundan dolayı Türkiye’nin güvenliği konusunda yaşadığı kaygının son derece yerinde olduğunu aktaran Jeffrey, Ankara’nın Suriye de tampon bölge ya da uçuşa yasak alan istemesinin de kendisi açısında haklı talepler olduğunu vurguladı.
ATC’nin düzenlediği panelin moderatörlüğünü Dış Politika Birliği (Foreign Policy Association) CEO’su Noel Lateef yaptı. Lateef, kısa konuşmasında Amerikan halkının yüzde 79’unun Türkiye hakkında olumlu imaja sahip olduğunun anketlerle belirlendiğine dikkat çekti. Lateef ayrıca Amerikan halkının yüzde 79’unun Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) girmesini desteklediğini ancak Türk halkında ABD’ye karşı olumsuz bir kamuoyu algısının olduğunu vurguladı.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment