ABD’nin efsane gazetecileri: Basına baskı yöntemleri klasik diktatör tavırları

ABD’nin efsane gazetecileri: Basına baskı yöntemleri klasik diktatör tavırları

ABD’nin Pulitzer ödüllü efsane gazetecileri Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün düzenlediği, Türkiye’de basına yönelik baskılar ve Can Dündar’ın tutuklanmasının ele alındığı özel panelde bir araya geldi.

Amerikan istihbarat ağının detaylarını ortaya çıkaran haberleriyle bilinen iki Pulitzer ödüllü Dana Priest, Türkiye’de basın mensuplarına saldırıların, hapse atılmalarının ve basına yönelik finansal baskıların “klasik diktatör tavırları” olduğunu söyledi.

CIA’in İran’daki gizli operasyonlarını kitaplaştıran James Risen, Obama yönetiminin Türkiye’ye baskısını artırması gerektiğini belirterek, “Diktatörlüklere değil demokrasilere güvenmeliyiz” ifadelerini kullandı. Watergate Skandalı’nı ortaya çıkaran efsane gazeteci Carl Bernstein ise panel sırasında yayınlanan video mesajında, Türkiye’de terör propagandası bahanesiyle gazetecilerin tutuklanmasının meşrulaştırıldığına dikkat çekti.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün paneli ABD’de istihbarat birimleri ve ABD başkanı hakkında yaptıkları haberlerle ABD yönetimini zor duruma düşüren efsane gazetecileri bir araya getirdi. Ünlü gazeteciler, Can Dündar başta olmak üzere Türkiye’deki gazetecilere destek mesajı verdi.

Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar ve Hürriyet Gazetesi’nin Washington Temsilcisi Tolga Tanış’ın da konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ABD Direktörü Delhpine Halgand yaptı.

OBAMA YÖNETİMİNE BASKI YAPMALIYIZ

Panele katılan ünlü gazeteciler, Türk hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sert şekilde eleştirdi. New York Times’tan James Risen, “Türk hükümetini basına yönelik bu saçma baskıyı sona erdirmesi için zorlamalıyız” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin NATO müttefiki olması dolayısıyla Obama yönetiminin Türkiye’deki gazetecileri korumak adına sesini yükseltmesi gerektiğini belirten Risen, “Bunun, Obama yönetiminin dünyaya olan bir borcu olduğunu düşünüyorum. Seslerini çok daha yüksek çıkarmalılar ve Türkiye’ye çok daha fazla baskı uygulamalılar. Eğer bir NATO müttefikine baskı kuramıyorsanız. Hangi ülkeye baskı yapabilirsiniz bilemiyorum” dedi.

Obama yönetiminin yeteri kadar sesini çıkarmadığından dolayı ayıplanmasının gerektiğini kaydeden Risen, basın özgürlüğü meselesinin ABD-Türkiye ilişkilerinin birincil önceliği olması gerektiğini vurguladı.

CAN DÜNDAR TÜRKİYE’NİN JAMES RİSEN’I

Geçmişte Washington Post’ta görev yapan Maryland Üniversitesi öğretim üyesi ünlü gazeteci Dana Priest, Can Dündar’ı Türkiye’nin James Risen’ı olarak tanımladı. Can Dündar’ın haberleştirdiği silah sevkıyatı haberinin devamının getirilmesini hak eden bir haber olduğunu belirten Priest, dünyadaki gazetecilerin bu haberin peşine düşebileceğini kaydetti.

Priest, Anayasa Mahkemesi’nin Dündar ve Erdem Gül hakkında doğru karar alacağına yönelik umudu olduğunu belirtti.

Watergate Skandalı’nı ortaya çıkaran efsane gazeteci Carl Bernstein, “Erdoğan, tek suçları doğruların peşinden gitmek olan değerli gazetecilerin tutuklanması ve göz altına alınmalarını meşrulaştırmak adına terörizm örtüsü oluşturdu ve basına sistemli baskı kurdu” dedi. Can Dündar ve Erdem Gül’ün Türk istihbaratının silah taşıdığını ortaya çıkardıkları için tutuklandıklarını kaydeden Bernstein, Erdoğan’ın Türkiye’nin “dünyada basının en özgür olduğu ülke” iddiasını eleştirdi. Bernstein, “Türk halkı ve dünyanın basın özgürlüğünün Erdoğan’ın Türkiye’sinde ne hale geldiğini bilmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.

CAN DÜNDAR’IN MORALİ YERİNDE

Dilek Dündar panelde yaptığı konuşmada, Can Dündar’ın moralinin yerinde olduğunu ve görüştüğü kişilere “Endişelenmeyin Türkiye’de bir kez daha demokrasiyi getirene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” dediğini aktardı. Dündar, eşinin tutulduğu hapishanede Hizmet Hareketi’ne yakınlığı ile bilinen gazeteciler ve bazı Kürt gazetecilerin de olduğunu hatırlattı.

Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış, Erdoğan’ın bir televizyon kanalında kullandığı, “Bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu” sözlerine atıfta bulunarak, Can Dündar’ın Erdoğan’ın talimatıyla tutuklandığını dile getirdi. Türkiye’de basın özgürlüğünün her geçen gün kötüye gittiğini kaydeden Tanış, “Türkiye’de bir gazeteci olarak işinizi yapıyorsanız kendinizi hapiste buluyorsunuz” dedi.

Yargı sisteminin hükümetin politikalarını sorgulayan gazetecileri sindirmek adına kullanıldığını kaydetti. Tanış, Türkiye’deki mesai arkadaşlarının hükümetin büyük baskısı altında olduklarını dile getirdi.

KLASİK DİKTATÖR TAVIRLARI

Panelin ardından Zaman Amerika’ya konuşan Dana Priest, Türkiye’deki basına yönelik baskıların “klasik diktatör tavırları” olduğunu ifade etti. Türkiye’nin gazetecileri ve basın özgürlüğünü suistimal eden ülkelerin başında geldiğini belirten Dana, hükümet yanlısı olmayan medyaya yönelik maddi yaptırımların kendilerini çok tedirgin eden konulardan biri olduğunu belirtti. Priest, “Eğer hükümet demokratik yoldan mücadeleyi kazanamıyorsa, Rusya’da olduğu gibi eleştirel medyayı alarak onu hükümet propagandası yapan bir medya organizasyonu haline getiriyor” şeklinde konuştu.

Zaman Amerika’ya konuşan James Risen ise, basın özgürlüğün demokrasilerin önemli bir parçası olduğunu belirtti. Obama yönetiminin Türkiye’ye baskısını artırması gerektiğini kaydeden Risen, ABD’nin dünyada süren savaşları diktatörlükleri destekleyerek kazanamayacağını belirtti. Risen, “Diktatörlüklere değil demokrasilere güvenmeliyiz” dedi.

Hükümet yanlısı gazetecilere de mesaj veren Risen, “Bu gerçek gazetecilik değil. Eğer bunları yapan insanlar kendilerini gerçek gazeteci olarak görüyorlarsa bu yoldan vazgeçmeliler” dedi.

DÜNDAR: MELEK İPEK ÇOK GÜÇLÜ BİR KADIN

Can Dünar’ın eşi Dilek Dündar, Pulitzer ödüllü gazetecilerin desteğinin kendisi için çok anlamlı olduğunu ifade etti. Panelde dünyadaki tüm gazetecilere Can Dündar’ın arkasını getiremediği haberleri sürdürmesi çağrısı yapılması şeklinde güzel bir fikrin ortaya çıktığını belirten Dilek Dündar, Anayasa Mahkemesi’nin özgürlüğünü koruyacağına ve eşini ve Gül’ü serbest bırakacağına inandığını sözlerine ekledi.

Koza-İpek Holding’in sahibi Akın İpek’in annesi Melek İpek hakkında da konuşan Dündar, Melek İpek’in evine alınmamasının çok ayıp olduğunu söyledi. Dündar, Melek İpek’in “çok güçlü bir kadın olduğunu” ve “harbi çıkışlar yaptığını” dile getirdi.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.