Related Articles
ABD’de oy kullanma hakkı masaya yatırıldı
ABD’de bazı ‘Oy Hakkı’ savunucuları 6 Ocak’ta ABD Kongre binasına yapılan saldırıyı masaya yatırdı. California merkezli Etnik Medya Hizmetleri (EMS) Derneği düzenlediği bir konferansta ABD’de oy hakkını konuştu. Kongre baskınının münferit bir olay olmadığını belirten Sivil Haklar Avukatı ve İlerleme Projesi Eş Direktörü Judith A.Browne Dianis, yaşanan olayla ilgili “İnsanların iradesini baltalamak için eyalet ve federal hükümet salonlarında gerçekleştirilen daha geniş bir çabanın parçasıydılar.” dedi.
Bu isyanların seçim yalanları üzerine kurulan yalanlardan dolayı çıktığını belirten Dianis “Kasım ayındaki seçim sonuçlarına meydan okumaya teşvik eden anti-demokratik duyarlılıktan kaynaklanıyordu.”şeklinde konuştu. EMS’nin online olarak düzenlediği etkinlikte konuşan Dianis, isyancıların Konfederasyon bayrağı ile baskın gerçekleştirdiğini hatırlatarak, polisin göstericilere gösterdiği muamelenin diğer göstericilere karşı tavırlardan daha farklı olduğunu belirtti.
ABD’nin Milwaukee, Philadelphia, Detroit ve Atlanta gibi büyük şehirlerde Afro-Amerikalı seçmenin katılımı tarihin en yüksek katılımı olarak açıklandı.Covid-19 pandemisinde maddi zorluklar ve evlerinden çıkarılmak zorunda kalan insanlara rağmen seçmen sandığa gidip oy kullandı.
Sivil toplum organizasyonu olan Mi Familia Vota’nın (MFV) Yönetim Kurulu Başkanı Gabriela D. Lemus, “Seçmenler olarak gittikçe daha başarılı hale geldikçe, daha fazla baskıcı mekanizmalar ortaya çıkıyor, bunlar bazen çok ince ve bazen daha az incelikli oluyor” dedi.
Lemus, Arizona, California, Colorado, Florida, Nevada ve Texas gibi İspanyolca konuşanların yoğun olarak yaşadığı eyaletlerde oylamayı teşvik ettiklerini belirtti. MFV seçim döneminde #YeterTrump (Enough of Trump) adlı sosyal medya tags için 10 milyon dolarlık bir kampanya başlatmıştı. Kampanya çalışmaları Michigan, Pennsylvania, Wisconsin ve Georgia’da da yayılmıştı.
MFV’ye göre 14 milyondan fazla insan son seçimlerde oy kullandı. Bunların 2.4 milyonu yeni seçmen olarak seçime katıldı. Lemus, “Grup (Latinler) olarak düşük eğilimli seçmenleriz ve cesaretimizin daha fazla kırılmasına gerek yok.” dedi. “Ancak yanlış bilgilendirme seviyesi o kadar aşırı ki, özellikle İspanyolca medyada ve bazen FCC (Federal İletişim Komisyonu) tarafından İngiliz medyası kadar yakından denetlenmiyor. Bu, düzenli olarak savaştığımız bir şey.”diye konuştu.
Brennan Center’ın ‘Oy Hakları ve Seçim Programı Direktörü’ Myrna Perez’e yanlış ve yalan bilgilerin sosyal medyada yayılmasının tehlikesine dikkat çekti. Perez, insanların bulundukları bölgede yerel düzeyde yapılan seçimlere katılması gerektiğine de vurgu yaptı.
Perez, pandeminin bizzat oy kullanmanın önünde engel oluşturmasına karşın, 35 eyaletin gıyabında oy kullanmanın daha kolay ve daha uygun maliyetli olması için bazı politikaları değiştirdiğini açıkladı. Bu, aktivistlerin, avukatların, sporcuların, ünlülerin ve hayatın her kesiminden insanların kurumlar üzerinde oluşturduğu bir baskının sonucu olarak görüldü.
“Siyah, kahverengi ve Asyalı toplulukların her zaman üstesinden gelmek zorunda oldukları engeller… aniden [salgın nedeniyle] genellikle haklarından mahrum edilmeyen toplulukları da içine alacak şekilde genişledi ve sonra insanlar şöyle demeye başladı: ‘Aman Allah’ım, sistemde çok çatlaklar var.’dedi.
Brennan Center, seçim sonuçlarının dava edildiği 340 davayı takip etti. Çoğu başkanlık seçim sonuçlarını tersine çevirme girişiminde başarısız oldu.