Ünlü gazeteci Moghul: İslam alimleri susarsa meydan IŞİD gibi radikallere kalır

Ünlü gazeteci Moghul: İslam alimleri susarsa meydan IŞİD gibi radikallere kalır

Sosyal medyanın günümüzde tekel ve kalıpların yıkılmasına yol açtığını savunan ünlü gazeteci Haroon Moghul, İslam dini ve Müslümanlar hakkında medyada çıkan negatif haberlerin artık eskisi kadar etki yapamadığını savundu. 

‘‘Medya’nın Toplumun Din Algısına Etkisi’’ başlıklı panel New York’un Manhattan ilçesinde bulunan Barış Adaları Enstitüsü (PII) ofisinde gerçekleştirildi. Panele Columbia Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi öğretim üyesi ve New York Times eski muhabiri Prof. Dr. Ari Goldman, CUNY Gazetecilik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Poul Moses, CNN başta olmak üzere birçok televizyon kanalında yorum ve gazetelerde yazıları ile tanınan gazeteci Haroon Moghul olurken moderatörlüğünü de Ortak Değerler İttifakı (AFSV) Direktörü Dr. Alp Aslandoğan yaptı.

ABD’de eski tür medyanın insanların kafalarında İslam karşıtı tabular oluşturduğu, peşin yargılamaların artmasına yol açtığını ileri süren Moghul şunları dile getirdi; ‘‘Bakın başkan aday adayı Ben Carson’un (Cumhuriyetçi) sözlerine. ‘Müslüman birisi bu ülkede başkan olamaz’ diyor. Bunu söylerken benim gibileri kast ediyor ama Muhammed Ali Clay ya da Kerim Abdul Jabbar gibi Müslümanların olduğunu düşünemiyor. Bu ülke için savaşıp ölmüş Müslümanların var olduğunu fark edemiyor, algılayamıyor. Kongre’de iki Müslüman milletvekili olduğundan da habersiz gibi bu sözü edebiliyor… Bu, Müslümanları ikinci sınıf vatandaş gören bir düşüncenin dışavurumudur.’’

Sosyal medyanın sesini duyuramayan kitlelerin sesini duyurmaları adına büyük fırsatlar oluşturduğunu aktaran Moghul, ABD’li Müslümanları, İslam dini hakkındaki yanlış bilgilere karşı seslerini yükseltmelerini istedi. IŞİD terör örgütünün vahşetine taraftar toplamayı dahi daha çok sosyal medya ve internet üzerinden yaptığına işaret eden Moghul, El Kaide’nin sesini ulaştırmada IŞİD kadar profesyonel olamadığını kaydetti.

ALİMLER SUSARSA İSLAMIN SESİ RADİKALLER OLUR

Birçok Amerikalının İslam dini hakkında hiçbir bilgisi olmadığını ve basında çıkan her türlü negatif haberi bu dinin hakikatı olarak algıladığını belirten Moghul şunları dile getirdi;  ‘‘O nedenle dini hakikaten de bilenler anlatmalı ve temsil etmeli. İslam alimleri susarsa meydan IŞİD gibi radikallere kalır. İşin ehilleri susarsa eğer, yani İslam’ın barış dini, hoşgörü dini, sevgi dini olduğunu gösterenler bunların yerine intikamcı, radikallerin sesi yükselir. Bugün yaşanan da bu ve maalesef. Basında bu tür sesler daha çok yer buluyor, onları ön plana çıkarıyor. Olumsuz olanın haber değeri maalesef olumlu gelişmelerden daha fazla.’’

İnsanın bilmediğine karşı çok çabuk şekilde düşman olduğunu aktaran Moghul, aynı şeyin gazeteciler için de geçerli olduğunu ifade etti. ‘‘İslamofobinin artmasında en büyük nedenlerden birisi de budur. Yani insanların İslam hakkında bilgileri yok’’ diyen Moghul, Müslümanların kendilerini ifade etmede, tanıtmada da eğitimsiz ve yetersiz olduklarını kaydetti.  

ABD’ye yaşayan Müslümanların İslam dini hakkında yaygın kötü imaj nedeni ile bu ülkede gazetecilik yapanların ister istemez kendisine sansür uyguladığını belirten Moghul, ‘‘Biz Amerikalı Müslümanların kendi kendimize her zaman bir sansür uyguladığı gerçek. Çünkü bunu bize havalimanından geri çevrilmek ya da ülkeden atılmak korkusu dayattı’’ şeklinde dile getirdi.

11 Eylül sonrasında birçok Müslüman insanın inancından dolayı bu ülkeden mahkeme kararı gözetmeksizin sınırdışı edildiğine işaret eden Moghul, bu tür korkuların kişinin kendisine karşı sansürü uygulamasını da arttırdığını ifade etti. Moghul, ‘‘Bu korkular ve çekincelerin olduğu bir gazeteci açıkça Müslümanların bu ülkede yaşadığı sorunları dile getirip, fikirlerini kamuoyu ile paylaşabilir mi? Böyle bir sorunumuz olduğu maalesef bir gerçek, Müslümanlar kendilerine çok sansür uyguluyorlar’’ dedi.

IMG_6931TÜRKİYE’DEKİ SANSÜR İLE ABD’DEKİ KIYAS EDİLEMEZ

Türkiye’deki sansür ile ABD’de olanın karşılaştırılamayacağını savunan Prof. Dr. Goldman şunları dile getirdi; ‘‘Türkiye’de hükümet direkt sansür yapıyor, bu basına devlet gücünün müdahalesidir. Burada ise Müslümanlık hakkında olumlu bir yazı yazmayı düşünen bir gazeteci yazı işlerinin tepkisinden çekinerek düşüncelerini, gerçekleri olduğu gibi ifade edemiyorsa bu da sansürdür. Bunun bu ülkede yaşanmadığı söylenemez. Ancak bu kişinin kendi kendisine getirdiği bir sansürdür. Bu sansür ile Türkiye’de bugün var olan karşılaştırılamaz.’’

Bir katılımcının gazeteciliğin görevleri ve prensiplerine uyma gibi bu meslek sahiplerinin tolumun farklı din ve kültürlere karşı yanlış bilgilenmesinde payının olup olmadığı sorusuna CUNY öğretim görevlisi Prof. Dr. Moses, ‘‘Bu konuda çok haklısınız ve bizlerde üniversitelerde öğrencilerimize bunları öğretiyoruz. Yapacakları işin ilkelerini, prensiplerini ve de üstlenmiş olacakları sorumluluğun ne kadar ehemmiyet taşıdığını. Ama bugün toplumlarda artan kin, nefret, düşmanlık gibi duyguların artmasında maalesef basının çok ciddi olumsuz etkisi sözkonusu’’ dedi.

Dinler hakkında gazetecilerin daha fazla bilgisi olması gerektiğini belirten Moses, bunun içinde gazetecilik fakültelerine dinler ile ilgili dersler konulmasının doğru bir adım olacağını vurguladı.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.