İnsan Hakları Komiseri Mijatović: Türkiye Kavala konusunda iyi niyetli davranmıyor

İnsan Hakları Komiseri Mijatović: Türkiye Kavala konusunda iyi niyetli davranmıyor

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, Osman Kavala/Türkiye davasındaki ihlal prosedürü kapsamında 6 Nisan 2022’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne sunduğu yazılı görüşlerini dün yayınladı.

Komiserin ofisinden yapılan açıklamada Osman Kavala davasının genel olarak Türkiye’de insan hakları savunucularının karşı karşıya olduğu ciddi zorlukların sembolik bir örneği olduğuna dikkat çekildi ve Türk otoritelerinin iyi niyetli davranmadığının ısrarla altı çizildi.

Kavala davasını çok yakından takip eden Komiser, daha önce Kavala davasında AİHM’e 20 Aralık 2018 tarihli üçüncü taraf görüşü ve kararın icrasını denetlemesi bağlamında Bakanlar Komitesine rapor sunmuştu.

İhlal prosedüründeki müdahalesiyle Komiser, Türkiye’nin Sözleşme’nin 46 § 1 maddesi kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği konusunda AİHM’e karar vermesine yardımcı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) sisteminin korunmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Türk hükümeti iyi niyetli davranmıyor

Türk hükümeti, 2 Şubat 2022’de sunduğu savunmada, “Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin herhangi bir kararını uygulamayı asla reddetmemiştir ve kesinlikle Kavala kararına uymayı reddetmemektedir” ifadesini kullandı. Hükümet, Kavala’nın tutukluluğuna gerekçe olarak ise, mevcut tutukluluğun AİHM önüne getirilmeyen ve şu anda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenmekte olan casuslukla ilgili bir suçlamaya (Türk Ceza Kanunu’nun 328. Maddesi) dayandığı iddiasında bulundu.

İnsan Hakları Komiseri, Türk otoritelerinin bu savunmasını eleştiriyor. Kavala aleyhindeki casusluk suçlamasının orijinal soruşturmanın bir parçası olduğunu ve bu nedenle daha önce AİHM tarafından incelendiğini belirtiyor.

Dolayısıyla, yalnızca suçlamaları değiştirmeye devam etmek suretiyle Kavala’nın süresiz olarak cezaevinde tutulmasına izin vererek, Türk otoriterleri esas yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Komisere göre bu durum doğal olarak Türkiye’yi 46’nci maddenin bağlayıcılığından kurtarmıyor.

Mijatović, otoriterlerin Kavala’yı tutuklu tutarak işadamının özgürlük hakkını engellemek için adımlar attığını vurguluyor. Komiser, Türk hükümetinin iyi niyetli olmadığını ve AİHS’in “sonuçları ve ruhuna” aykırı bir şekilde hareket ettiğini AİHM’in dikkatine sunuyor.

Komiser ayrıca henüz mahkeme sonuçlanmadan siyasilerin Kavala aleyhindeki açıklamalarını ve Kavala’yı suçsuz bulan 3 hakim hakkında disiplin soruşturması açılmasını da Türkiye’nin iyi niyetli olmamasına gerekçe olarak sunuyor.

AİHM’in içtihadına göre, AİHS’in tüm yapısı, taraf Devletteki kamu makamlarının iyi niyetle hareket ettiği genel varsayımına dayanıyor. Sözleşmenin yapısı denetim prosedürünü kapsıyor ve kararların icrasının iyi niyet ile verilen hükmün “sonuçlarına ve ruhuna” uygun bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyor. Ayrıca, iyi niyet yükümlülüğü, AİHM’in amacı yetkinin kötüye kullanılmasını yasaklamak olan 18. maddenin ihlal edildiğine karar vermesi durumunda çok daha önemli bir hale geliyor.