Gül: Bölgesel görünüm sadece Filistin sorunu parametresinden ele alınmaz

Gül: Bölgesel görünüm sadece Filistin sorunu parametresinden ele alınmaz

New York’ta, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi’nde bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Gül, Mısır ve Suriye’de yaşanan gelişmeler, Türkiye-ABD ilişkileri ve başta Orta Doğu olmak üzere dünyanın bazı bölgelerinde meydana gelen dönüşümlere ilişkin düşüncelerini anlattı. Orta Doğu hakkındaki algıların yeni gerçeklere göre uyarlanması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Son gelişmeleri birbirine bağlı şekilde görmeliyiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 68. Genel Kurulu genel görüşmeleri için bulunduğu New York’ta, “Dış İlişkiler Konseyi” (CFR) isimli düşünce kuruluşunda bir konuşma yaptı.

 

 

Cumhurbaşkanı Gül, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Arap dünyasının bölgedeki statükonun temel değerlerini zorlayan kriz dönemlerinden geçtiğini vurgulayarak, “Bu nedenle, benzer varsayım ve geneleksel analiz modellerini gözden geçirmeliyiz. Artık bölgesel görünümün sadece Filistin sorunu parametresinden ele alınamaz’’ dedi.

Abdullah Gül, Ortadoğu hakkındaki düşünce ve algıların yeni gerçeklere göre uyarlanması gerektiğini belirtti ve son gelişmelerinde birbirine bağlı olduğunu dile getirdi. Gül, Ortadoğu’daki değişim ve dnüşümün 2003 yılında başlayan Irak savaşı ile ortaya çıktığını savundu. Tarihte ilk defa Irak demografisinin siyasi sisteme baskın geldiğini aktaran Gül, bunun hem yeni iç hem de yeni dış denge politika önceliklerine neden olduğunu kaydetti.

Ortadoğu’da değişen dengelerin bölgedeki tüm ülkeleri birbirlerine daha yakın kıldığını aktaran Gül, aynı coğrafyada etnik, din ve mezhepsel kimliklerin de ön plana çıktığına işaret etti. Bölgede mücadelenin paylaşım değil daha ziyade ‘kazanan herşeyi alır’ anlayışı ile sürdürüldüğüne dikkat çeken Gül, grupsal kimliklerin izlenecek politikaları da belirlediğini ifade etti. Artan etnik, mezhepsel gerginliklerin hem ülke içi hem de dışında şiddete yönelmesinden duyduğu kaygıyı belirten Gül, bazı devlet dışı aktörlerin de yeni süreçte kilit roller üstlendiğini söyledi.

Bölgedeki ülkelerin karşı karşıya geldikleri baskıların genel olarak siyasi meşruluk sorunundan kaynaklandığı savunan Gül, “Düzeni sağlamak adına baskı ve şiddete yönelirse yönetenler bunda başarısız olurlar’’ diye konuştu.

‘Arap Uyanışı’ olarak adlandırılan yeni gelişmelerin gidişatının nasıl olacağını öngermenin mümkün olmadığını aktaran Gül, bölgede yeni dinamiklerinin dönüşümlere cevap vereceğini kaydetti. Gül, “Ortadoğu hakkındaki geleneksel düşünce ve algılarımızı yeni sürece göre uyarlamayılız’’ şeklinde konuştu.

Türkiye’nin rejime karşı sokağa dökülen Arap halkına önemli destek verdiğine dikkat çeken Gül, ancak, bölgedeki dönüşüm yeni ortaya çıkan siyasi aktörlerin doğası ve idelojosiyle ilgili eski korkuları tekrar gün yüzüne çıkardığına dikkat çekti. Gül Arap dünyasında demokratik gelişimlerin bir gecede sağlanamayacağına işaret ederek şöyle konuştu; ‘‘Ne kalkınma ne de demokratik kültürün güçlenmesi bir gecede ele edilebilir birşey değil. İkinci olarak, hükümetler seçimlerle iktidara gelir ve ancak halkın rızasıyla buna devam edebilir. İktidarda kalmanın yolu, halk meşruiyetidir.’’

Hükümetlerin idelojisinin önemli olduğunu ancak bunun halka ters düşecek kadar ters olmamasını belirten Gül, bu gerçekleri gözardı ederek istikrarı ve güvenliğin sağlanamayacağını vurguladı. İstikrarı sağlamak için özgürlük ve demokratik değerlerden fedakarlıklat bulunmanın daha fazla tehlikeleri de beraberinde getireceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, ‘‘Halk, merkezi siyasete ve demokrasiye inancını kaybederse ardından gelecek şey aşırıcılık ve radikalleşme olur” şeklinde uyardı.

‘‘BÖLGESEL DÖNÜŞÜMDE TARAF TUTMAK ZORUNDAYIZ’’

 

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki son gelişmelerin çeşitli zorluklardan geçtiğini ancak bunun umutsuzluğa sevk etmemesi gerektiğini aktaran Gül, ‘‘Bu bölgesel dönüşümde taraf tutmak zorundayız. Tunus, Libya ve Mısır’daki hassas süreç, mutlaka savunulmalı. Yeni ortaya çıkan tüm siyasi sistemlerin olgun demokrasilere dönüşmesi için zamana ihtiyaç olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız’’ şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Mısır’daki halk devriminin ardından demokrasi, özgürlük isteyen Mısırlılara destek verdiğini anımsatan Gül şöyle devam etti; ‘‘Mısır’ın demokrasi yolculuğu, ne yazık ki 2 yıldan az bir sürede başarısızlığa uğradı. Bununla birlikte temel sorunlar hala yanıt bekliyor. Eğer Mısır kaybederse kazanan taraf olmayacak. Demokratik süreç, Mısır halkının özgür iradesini gösterecek şekilde yeniden sağlanmalıdır. Bu da ancak tüm parti ve grupların temsil edileceği özgür ve adil seçimlerle olur.’’

Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Mursi ile birlikte tüm siyasi tutukluların derhal salıverilmesini isteyen Gül, bunun gibi adımlarla ancak Mısır’da normale dönüşümün elde edilebileceğini vurguladı. Gül, Mısır’da istikrar için tüm tarafların itidal içinde hareket etmesi gerektiğini belirterek, ‘‘Mısır, Arap ve Müslüman dünyasının merkezinde yer almaktadır. Bu nedenle bugün Mısır’da olanlar, tüm Ortadoğu ve kuzey Afrika’yı etkileyecektir” dedi.

‘‘SURİYE İLE İLGİLİ HERŞEY SÖYLENDİ’’

 

Suriye’de yaşanılan iç savaş ile ilgili olarak söylenebilecek tüm sözlerin sarf edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, ‘‘21. yüzyılın en önemli krizini engellemekte uluslararası toplumun nasıl başarısız olduğu konusunda yorum yapmayacağım’’ dedi.

Tükiye’nin ABD ve Rusya’nın Suriye’deki kimyasal silahların imha edilmesi için anlaşmaya varmasını memnuniyetle karşıladığını belirteren Gül, ‘‘Suriye’deki bu tür silahların tamamen ve kanıtlanabilir bir biçimde imha edilmesi, bölgedeki tüm ülkeleri rahatlatacaktır’’ dedi. Ancak Gül kimyasal silahların imhasının Suriye sorununu çözmeyeceğini belirterek, ‘‘Bununla birlikte Suriye’deki içi savaş, bu tür silahların kullanılması ile başlamamıştır ve imhası ile de sona ermeyecektir. Uluslararası toplumun Suriye’deki çatışmaların devam etmesine izin vermesi durumunda kısa bir süre sonra binlerce kişinin daha öldürülmesi ve milyonlarcasının da mülteci durumuna düşmesi hakkında konuşuyor olacağız” diye konuştu.

İç savaşın insanları radikaleştirebileceğine dikkat çeken Gül, bu durumun Suriye’deki krizin devam etmesi durumunda bölgedeki diğer ülkelerde de yaşanabileceğini söyledi. Özerk bölge oluşumlarının ülkelerin sınır ötesi tehditle karşı karşıya bırkatğını belirten Gül, ‘‘Bu iç savaşın devam etmesinin hiç kimsenin çıkarına olmayacağını biliyoruz. Savaşın devam etmesine izin vermek, sonunda Suriye ve tüm bölge için çok ciddi bir tehdide neden olacak” dedi.

Gül, ikinci Cenevre Süreci ile yeni tur barış görüşmelerine herkesin destek verdiğini belirten Gül, süresin başarıya ulaşması için diplomatik belirsizliklere yer verilmemesini istedi. Gül ayrıca ilk turda yapılan hataların tekrarlanmaması gerektiğini kaydetti. Aksi takdirde Suriye’deki trajedinin daha da kötüleşeceği uyarısında bulundu.   

TÜRK-ABD İLİŞKİLERİ

Türk-Amerikan ulusal çıkarlarının birbir ile örtüştüğünü iki ülke arasındaki tarihi ilişkide kendisini gösterdiği belirten Gül, ‘‘Burada değindiğim tüm sorunların çazümü için Türkiye ve ABD’nin birlikte çalışması gerektiğine inanıyorum. Türkiye ve ABD arasındaki bağların, gelecekte daha da güçleneceğinden eminim’’ dedi.

Türkiye ile ABD’nin her konuda aynı görüşü paylaşmadığının normal karşılanması gerektiğini aktaran Gül, “Müttefiklerin kimi zaman herhangi bir konuda farklı görüşlere sahip olması ya da birbiriyle çelişen tepkiler göstermesi de doğaldır. Ancak en önemli amaçlarımızın aynı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız’’ şeklinde konuştu.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.