“En mutlu olanlar Öcalan ve Erdoğan”

“En mutlu olanlar Öcalan ve Erdoğan”

TR724.com yazarı Ali Adil Çakar, HDP operasyonuna ilişkin dikkat çeken bir analiz kaleme aldı. Yazar, özlellikle cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonrasında yıldızı parlayan Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerinin ardından hem Öcalan hem de Erdoğan tarafından nasıl ve neden hedefe konduğunu ilginç detaylarla anlatıyor.

İşte o yazıdan bir bölüm:

HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’la birlikte 9 milletvekilinin tutuklanması Türk siyasetinde yeni bir dönüm noktası. Türkiye’nin Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte hızla dikta rejimine yol alması bir yana, bu tutuklamalar Kürt siyasi hareketi açısından da büyük bir kırılma.

Tutuklamaların perde arkasına dair bir çok sebep sıralamak mümkün. Bunlar arasında hiç kuşkusuz ‘başkanlık’ faktörü büyük bir yer işgal ediyor. Erdoğan’ın, “İç savaş çıkarsa çıksın, ezer geçeriz” söyleminde vücut bulan ‘farklı unsurları yok etme’ güdüsü de bu faktöre dahil.

Tutuklamalar, Irak ve Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’nin PYD ile yükselen gerilimi ve Amerika ile yaşanan stratejik ayrışmadan da bağımsız değil. Bir diğer etken de Türkiye’de bir süredir hemen her hadiseye rengini veren AKP-Ergenekon ittifakı.

MİT ve onun suflörlüğünde kalem oynatan kimi isimlerin son birkaç yıldır Öcalan’ı “Milli unsur” olarak nitelemesini akılda tutmak gerek. Zira o Öcalan’ın geçen yıl Selahattin Demirtaş için “Ben bu toprakların ürünüyüm ama Selahattin uluslararası proje” dediği basına sızdırılmıştı. Demirtaş, “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışıyla sadece Erdoğan’ı öfkelendirmekle kalmamış, Öcalan’ın, “Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz” perspektifini de yerle bir etmişti. İmralı’nın Demirtaş’tan rahatsızlığı, Cumhurbaşkanı adaylığı ile zirveye çıkmış ve artık tasfiye edilmesi gerektiği de açık açık dillendirmişti.

EN MUTLU OLANLAR ERDOĞAN VE ÖCALAN

Bu son operasyonun hem Erdoğan hem de Öcalan’ı fazlasıyla memnun ettiği bir gerçek. Sabah’tan Okan Müderrisoğlu, 30 Temmuz 2015 tarihli yazısında Öcalan’ın, “Ben bu toprakların ürünüyüm ama Selahattin (Demirtaş) ‘uluslararası proje’. Ben giderek izole olurken Selahattin göz göre göre parlatıldı” dediğini yazmıştı. Buna bir yalanlama gelmezken Yeniçağ yazarı Ahmet Takan da 8 Ağustos 2015’te Öcalan’ın, “Selahattin Demirtaş uluslararası bir projeydi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde uluslararası güçler tarafından parlatıldı. Ben bu topraklardan çıktım. Millîydim. Selahattin Demirtaş’ı parlattınız. Artık gidin sorununuzu onunla çözün. Bir daha benimle görüşmeye gelmeyin” diye sitem ettiği iddiasına yer vermişti.

Zaten Öcalan’ın Demirtaş’tan haz etmediği, Ankara’da bilinmeyen bir durum değildi. İlk İmralı heyetinde yer alan Demirtaş’ın 21 Temmuz 2013’ten sonra adaya götürülmemesi bunun önemli bir deliliydi. Demirtaş’ın söz konusu Köşk adaylığından geriye kalan en önemli iz ise “Seni başkan yaptırmayacağız” duruşuydu. Tutuklu HDP Eş Genel Başkanı, başından beri bu çizgiyi savunuyordu. Çözüm süreci daha perde arkasında pişirilirken Haziran 2012’de Neşe Düzel’e verdiği bir röportajda, “Bu süreçte başkanlık pazarlık konusu değil. AKP tipi başkanlık modeli bizim pazarlık konumuz olmayacak” demişti. Yaklaşık 1 yıl sonra yine Taraf’tan Neşe Düzel’e verdiği bir başka röportajda, “Anayasaya Özerk Kürdistan yazsalar bile, başkanlık sistemine evet demeyiz. Tek adamın yönettiği bir ülkeye barış gelmez” diye tekrarlamıştı.

Oysa Milliyet’in 28 Şubat 2013 tarihinde yayımladığı İmralı tutanaklarına göre Öcalan, “Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz” demişti.

‘BÖLÜNÜRSE BÖLÜNSÜN…’

Burada söz konusu hedef sadece başkanlıktan mı ibaret yoksa o bile bir ‘araç’ mı Erdoğan için onu da tartışmak gerek? Cumhurbaşkanı’nın 20 yıldır bütün projeksiyonlarını ‘halifelik’ hedefine doğrulttuğu bilinmeyen bir şey değil. Son dönemde İslam ülkeleri ile yapılan ortak etkinliklerde yaptığı konuşmaların tamamı, bu hedefe yönelik mesajlarla dolu. Son ‘Misak-ı Milli’ ve sınırları genişletme çıkışlarının arkasında da bu var.

Erdoğan’ın bu hayalinin konumuzla da oldukça güçlü bağları var. Erdoğan’ın Çözüm Süreci yıllarında yapılan bir toplantıda “açılım” ile “halifelik” hayallerini aynı başlık altında ele aldığı anlatılır. Söz konusu toplantıda bizzat bulunan önemli bir AKP’li dönemin başbakanlık muhabirlerine Erdoğan’ın ifadelerini şöyle aktarır: “Efendim örgüte çok fazla taviz veriliyor” eleştirisi ile karşılaşır. “Ne var bunda” diye tepki gösteren Erdoğan, “Ülke bölünür” uyarısına da şu cevabı verir: “Bölünelim. Kürtler Müslüman değil mi? Biz halifeliği ilan edince mecbur geri gelecekler, hilafet sancağı altında birleşeceğiz.”

yazının tamamı için: http://www.tr724.com/hdpye-baskanlik-operasyonu-saflar-netlesiyor-haber-analiz-ali-adil-cakar/

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.