Cemil Çiçek Washington’da ‘Türkiye mektubu’ sorusuna cevap veremedi

Cemil Çiçek Washington’da ‘Türkiye mektubu’ sorusuna cevap veremedi

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’in davetlisi olarak Washington’a gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek’in, Amerikalı senatörlerin Türkiye’ye ilişkin kaygılarını dile getirdiği mektuba yönelik soruya net cevap verememesi dikkat çekti. TBMM Başkanı, soruya cevap olarak insanoğlunun temel özgürlükleri elde etme çabasının tarihi ve Türkiye’de demokrasi alanında atılan adımları anlatmakla yetindi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, başkent Washington’daki düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen panelde Türkiye-ABD ilişkileri ve bölgesel gelişmeler üzerine bir konuşma yaptı. Meclis Başkanı’na panelin soru cevap kısmında, 74 Senatörün Kerry’e hitaben kaleme aldığı tarihî Türkiye mektubu hakkındaki değerlendirmeleri ve TBMM Türk-ABD Dostluk Grubu Başkanı AK Parti Milletvekili Şaban Dişli’nin ‘arkasında Yahudi lobisi var’ yönündeki ithamları soruldu.

ÇİÇEK’TEN 15 DAKİKALIK CEVAP

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, İngilizce çevirisi ile birlikte 15 dakika süren cevabına temel özgürlüklerin tarihi gelişimini anlatmakla başladı. Çiçek, Türkiye’nin de bu mücadelenin dışında kalmadığını ve bazı bedeller ödediğini kaydetti.

Türkiye’nin 52 yıllık AB sürecine değinen Çiçek şöyle konuştu:

“Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesidir. Avrupa Konseyi’nin kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni Türkiye olarak imzalamıştır. Birincisi budur. İkincisi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Bugün bu mahkemenin görevi bu sözleşmeyi uygulamaktır. Onun yargı yetkisini kabul etmiştir. Üçüncü olarak zaten hak ve özgürlükler dünyası olarak kabul ettiğimiz AB’ye tam üye olmak istemektedir. Hak ve özgürlükler konusunda eksiklikleri olan, onun tam tersi yolu tercih etmiş olan ülkelerin AB camiası içerisinde yer alması söz konusu değildir. Türkiye 52 yıldır böyle bir topluluğun içinde yer almak istemektedir. Bu konuda bilgi eksikliği var. Yanılmıyorsam bilgi kirliliği de var. Onun da altını çizmek isterim. Türkiye bu metinleri kabul etmekle kalmadı. AB’ye adaylık ve sonra da müzakere sürecine girebilmek için Kopenhag kriterleri bağlamında yasal anayasal ve kurumsal önemli düzenlemeler yaptı.”

Cemil Çiçek, AB süreci ardından Türkiye’de demokratikleşme adına atılan adımlara değindi. 2010’da Anayasa Mahkemesi’ne ferdi başvuru hakkı getirildiğini söyledi. İnsan hakları Kurumu kurulduğunu ve benzer yasalarda da çok önemli düzenlemeler yapıldığını savundu.

‘DÜNYADA HUKUKİ DEĞİL SİYASİ MÜLAHAZALARLA DEĞERLENDİRME YAPILIYOR’

İnsanlık tarihinin temel özgürlükler mücadelesi, Türkiye’nin AB süreci ve geçmişteki demokratikleşme yönünde atılan adımları aktaran Çiçek, “Evvela bunlar bilinmeli sonra somut noktayı ifade etmek isterim.” dedi.

Dış dünyada hukukî değil siyasi mülahazalarla değerlendirmeler yapıldığını iddia eden Çiçek, ‘somut nokta’yı şu ifadelerle açıkladı:

“Türkiye’de bir kişi veya belli bir kesim hak ve özgürlükler konusuna anayasanın, yasaların ve uluslararası hukukun teminat altına alındığı haklarla ilgili, özgürlüklerle ilgili ihlal varsa bu ihlalin karşılanması noktasında mekanizmalar var. Ne var? Ferdi başvuru hakkı var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul etmiş. Bunu uygulama mecburiyeti var. Evvela bu mekanizmalardan sonra ortaya çıkan bir ihlal varsa onun üzerinden değerlendirme yapmak gerekir. Ama ben genelde şunu görüyorum. Dış dünyada hukuki temele dayalı değil daha çok siyasi mülahazalarla değerlendirmeler yapılıyor. O zaman bu işin nerde başlayıp nerede duracağını kestirmek de çok zor olur. Gerçeğin ortaya çıkarılması mı önem arz edecek yoksa başka bir maksat mı elde edilecek. Oraya bakmak lazım. Bir konuda anlaşmamız lazım. Demokrasi insan hakları hukukun üstünlüğü diyorsak kanun karşısında hukuk karşısında herkes eşittir. Hiçbir zaman hak ve özgürlükler insanlara suç işleme kolaylığı suç işleme masumiyetini getirmez. Sıfatı ne olursa olsun. Hangi işi yapıyor olursa olsun eğer suç işliyorsa kanunlar karşısında himaye görmeyecek ve kanunlar karşısında cezalandırılması gereken bir fiil icra ediyorsa onun cezalandırılması demokrasinin ve kamu düzeninin gereğidir. Bunun da böyle bilinmesi lazım.”

MEKTUBUN ARKASINDA YAHUDİ LOBİSİ VAR İTHAMLARINI YANITSIZ BIRAKTI

Bir hakkın kötüye kullanılmasını hukukun himaye edemeyeceğini ve herkesin hak ve özgürlüklerini kötüye kullanmama gibi bir sorumluluğu olduğunu ifade eden Çiçek, “Siyasi olarak onları kim nasıl değerlendiriyorsa değerlendirsin ben o kısma karışamam.” şeklinde konuştu.

TBMM Türk-ABD Dostluk Grubu Başkanı AK Parti Milletvekili Şaban Dişli’nin bir gazeteye yaptığı açıklamada Senato’ye gönderilen mektubun arkasında paralel yapıya destek veren Yahudi lobisinin olduğu ithamlarının da soru olarak yöneltildiği Çiçek, Dişli’nin ifadeleri hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

BAŞKANLIK SİSTEMİNE EVET VEYA HAYIR CEVABI OLMAZ; EN KÖTÜSÜ BUGÜNKÜ HALDİR

Panelde başkanlık sistemi hakkında da görüşü sorulan Cemil Çiçek’in verdiği muğlak cevap dikkat çekti.

Türkiye’nin son 60 yılının 30 yılını tek parti, 30 yıl koalisyon hükümetleri tarafından yönetildiğini hatırlatan Çiçek, “Gerek rahmetli Özal, gerek Sayın Demirel, şimdiki sayın Cumhurbaşkanımız başkanlık sisteminin koalisyonların getirdiği istikrarsızlığı bertaraf edeceği noktasından hareketle başkanlık sistemini istemektedirler.” dedi.

Başkanlık sistemini sadece başlık üzerinden Evet mi Hayır mı? şeklinde değerlendirimesi halinde ‘işin içinden çıkılamayacağını belirten Çiçek, “Evet ya da hayır bu sorunun tam cevabı olmaz.” dedi.

Çiçek şu ifadeleri kullandı:

“Kanaat olarak ifade edeyim ki en kötüsü bugünkü haldir. Bugünkü halden Türkiye’nin kurtulması lazım. Çünkü bugünkü durumda Türkiye kurumlar arası çatışmalardan kendisini kurtaramaz. Geçmişte de kurtaramadı. Onun için bugünkü durum maalesef bizim açımızdan sürdürülebilir bir durum değildir.”

PANELİST SORU SORAN GAZETECİLERDEN ÖZÜR DİLEDİ

Çiçek’in sorulara cevabı 15 dakikayı geçince panel için ayrılan süre katılımcılardan alınan ilk iki sorunun ardından doldu. Panelin moderatörlüğünü yapan CSIS Avrupa Programı Başkanı Heather Conley, başka soru alamadan paneli sonlandırdı.

Panel sonrası soru soramayan gazetecilerin tepkisi ile karşılaşan Conley, gazetecilerden özür diledi.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.