Gazeteler tarihe mi karışıyor?

Gazeteler tarihe mi karışıyor?

İngiliz Independent gazetesinin kısa süre önce aldığı kâğıt baskıyı tamamıyla durdurup yayın hayatına ‘online’ olarak devam etme kararı, gazetelerin ne kadar daha ömrü olduğuna yönelik tartışmaları alevlendirdi.

Gerçekten de basılı medya dünyası tarihinin en sancılı günlerini geçiriyor. Sektördeki herkes şunun farkında; kâğıt baskı can çekişiyor ve yakın bir gelecekte ruhunu teslim edecek. İngiltere’deki istatistiklere göre 25 yıl içinde tüm gazetelerin tirajları sıfırı görecek. Tabii ki sıfırı görmeden önce büyük bir kısmının kâğıt baskılarını durdurmaları beklenir.

Yakın geçmişteki seyir bu sonucun abartılı olmadığı hakkında fikir veriyor. Ülke genelinde 2009’dan bu yana gazete satışları yüzde 36 azaldı. Gazetelerin sektör genelindeki reklam pastası ise 2009’da yüzde 25 iken, bu rakamın yüzde 10’un altına düştüğü kaydediliyor. 2005 yılından bu yana ise 200’den fazla yerel gazete kapısına kilit vurdu bile.

Online iyi ama…

Bu noktada medya yöneticilerini en çok düşündüren konu kâğıdın yerini almakta olan dijital yayıncılığı ‘paraya dönüştürememek’! online reklam gelirleri çok düşük. Bu alandaki reklam pastasının büyük kısmını Google ve Facebook gibi internet devleri alıyor.

Geçtiğimiz aylarda Oxford’da katıldığım bir panelde, Guardian’ın eski genel yayın yönetmeni Facebook’un üst düzey yöneticisine şu serzenişte bulunmuştu: “Büyük paralar harcayarak içerik üreten biziz, fakat sadece bu içeriği paylaşarak internet reklamının büyük kısmını alan sizsiniz. Bu adil mi?” Facebook yöneticisi ise 1,55 milyar Facebook kullanıcısının olduğunu ve bu kullanıcıların her birine özel online reklam sunduklarını övünerek anlatmıştı.

Kingston Üniversitesi gazetecilik bölümünden Prof. Brian Cathcart’e göre, 35 yaş altındakilerin büyük çoğunluğu, baskı gazeteyi ‘soyu tükenmiş’ olarak görüyor. İngiliz Profesör’ün, “Birkaç yıl önce, öğrencilerime gazeteden bahsetmeyi bıraktım. Çünkü çiçeği burnundaki gazeteciler bile her gün gazete satın almayı gereksiz görüyor.” sözleri aslında her şeyi özetliyor. Ücretli haber okumaya da İngiltere’de ilgi az. Tabii bunda habercilikte küresel üne sahip BBC gibi bir kuruluşun web sitesinin tümüyle ücretsiz olmasının da payı büyük.  

Gazete yönetimleri, ‘post-baskı’ dönemi için arayış içinde. Her marka, kendisine en uygun çalışma modelini bulmaya çalışıyor. Kimisi ücretli abonelik sistemini deniyor, kimisi de bağışlar sayesinde ‘sadık üyelik’ uygulamasını…

İngiltere’de ücretli online üyelik sistemini uygulayan iki ulusal gazete var: Murdoch’ın Times gazetesi ve Financial Times (FT).

FT tüm dünyadaki iş dünyasına hitap ettiği için, kâğıt abonelerini dijital aboneliğe taşımada çok zorluk çekmemiş olsa gerek. Times ise online üyelerine ‘İngiltere Premiere Ligi maçlarının 5 dakikadan oluşan golleri ve özeti’ gibi ekstra hizmetler sunuyor. Gazetenin bu sayede kâğıt satışının çok üzerinde online aboneye sahip olduğu belirtiliyor. Yine Murdoch’ın medya grubunda yer alan ‘tabloid’ Sun gazetesi de online üyeliği denedi, ancak rakibi Daily Mail’in ücretsiz web sitesi karşısında üyelik sistemini kaldırmak zorunda kaldı.

Kâğıtta hâlâ iş var

İngiltere’deki diğer ulusal gazetelerin Independent’ın baskı kapatma uygulamasını, yakın zaman içinde takip etmesi beklenmiyor. Bu gazeteler, tirajları azalıyor olsa bile, hâlâ göreceli olarak kâr etmeye devam ediyor. Özellikle, ciddi gazeteler arasında en çok tiraja sahip olan ve devletçi/muhafazakâr çizgide yayın yapan Daily Telegraph büyük kazanç sağlamaya devam ediyor. Ancak Daily Telegraph’ın da tirajı son 6 yıl içinde 200 binden fazla erimiş durumda. Independent’ın ise tirajı çok düşük olduğu için (40 bin civarı) giderlerini karşılayamaması sebebiyle baskıya son verme kararı aldığını anlıyoruz.

En çok tiraj kaybı yaşayan ve dolayısıyla Independent’ın akıbetine en yakın olan ulusal gazete olarak da ‘Guardian’ gösterilebilir. Geçtiğimiz ay yaptıkları açıklamada, 3 yıl içinde şirketin gelir ve giderlerinin başa baş olmasını beklediklerini, buna önlem almak için de yüzde 20 kesintiye gideceklerini duyurdular.

Öte yandan, büyük yatırımlar yaptığı dijital yayıncılıkta ise Guardian, dünyanın en çok okunan haber siteleri arasında yer alıyor. İngiliz gazete, geçen yıl Amerika’da kurduğu “inovasyon laboratuvarı” ile de akıllı telefonlarda habercilik alanında ne gibi yenilikler yapılabileceğine yönelik araştırmalar yapıyor.

Guardian’ın da online üyeliği bulunuyor ancak bu üyelik bedava! Gazete yöneticileri, ücretli üyeliğin, web sitesine olan dünyadaki büyük ilgiyi engelleyeceğini düşünüyor. Bunun yerine Guardian, “bağımsız, özgür ve ödüllü” gazeteciliğine dikkat çekerek, sadık okuyucularından aylık düzenli bağış talebinde bulunuyor. Gazete, ‘Proje 2021′ adını verdikleri stratejik plan ile ‘dijital çağ’ın gereksinimleri doğrultusunda yeni medya yapılanmasını tamamlamayı hedefliyor.

Bu arada, İngiliz yayıncı grubu Pearson geçen yıl Financial Times’ı Japon Nikkei grubuna 1 milyar 200 milyon dolara; Economist dergisindeki yüzde 50 hissesini de İtalyan Agnelli ailesine ait yatırım şirketi Exor’a 730 milyon dolara sattığını hatırlatmakta fayda var. Pearson’ın sahip olduğu bu iki önemli dünya markasını bir hafta arayla elinden çıkarması, İngiliz yayıncıların kâğıt baskının geleceğine ilişkin düşüncelerini açıkça ortaya koyuyor aslında.

City Üniversitesi’nden Profesör Roy Greenslade’in Independent’ın kâğıt baskıya son vereceğini açıklamasının ardından yaptığı yorumla bitirelim:

“Gazete yöneticileri ters istikamete doğru gitmekte olan iki ata -ölmekte olan baskı ‘beygirine’ ve enerjik dijital ‘taya’- aynı anda binmeye devam etmeli. Independent’ın problemi, beygirin artık görevlerini yerine getiremeyecek duruma gelmesiydi. Satışları o kadar düştü ki artık zarar etmeye başlamıştı.”

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.