THE NATION – “Çin ile Türkiye yeni bir İpek Yolu vasıtasıyla daha yakın çalışabilir mi?”

THE NATION – “Çin ile Türkiye yeni bir İpek Yolu vasıtasıyla daha yakın çalışabilir mi?”

İstanbul Topkapı Sarayı Müzesinde dört Terra Kotta savaşçısı ziyaretçilere bakıyor. “Çin’in Hazineleri” sergisi kapsamında Yasak Şehir (Forbidden City) ve diğer Çin müzelerinden kiralanan yeşim taşı oymalar, çanak çömlekler ve diğer sanat eserleri onlara eşlik ediyor. Duvarda büyük bir harita ile İpek Yolu olarak bilinen tarihî Asya ticaret rotaları tasvir ediliyor. “Tarihî İpek Yolu” 1000 yıldan uzun bir süre için Asya ile Avrupa arasında altın bir köprüydü, Çin yolun başlangıç noktası, Türkiye ise bir geçiş noktasıydı.
Sergi, Türkiye’deki 2012 Çin Kültür Yılı’nın bir parçasıydı ancak bu kültürel mübadelede nostalji ve kültürel yakınlıktan fazlası var. Bu daha geniş bir projenin bir parçası, İpek Yolu ağına dayanan bir jeostratejik Çin-Türkiye ilişkisinin yeniden doğuşu.
Yeni İpek Yolu’nun Avrasya’nın geleceğini şekillendirme potansiyeli var ancak bu, şu an için gerçekleşmiş bir vizyon olmaktan ziyade pırıltılı bir gelecek vaadi. Türkiye’nin, NATO ile ilişkileri ve Çin’deki Sincan bölgesinde bulunan etnik akrabaları Uygurlarla bağlar, sorun yaratabilir.
Çin ve NATO’nun en doğudaki üyesi Türkiye arasındaki ilişkiler, 1971 yılında Türkiye’nin Çin Halk Cumhuriyeti’ni tanımasıyla gelişmeye başladı ancak sadece kısa bir süre önce Çin’in ekonomik yükselişiyle ve Türkiye’nin artan bölgesel nüfuzu ile birlikte ilişkiler küresel bir önem arz etmeye başladı. 2010 yılında, o zaman Çin’in Başbakanı olan Wen Jiabao, Türkiye’ye, iki tarafın stratejik ilişkilerde iş birliği üzerinde uzlaşmaya vardığı tarihî bir ziyarette bulundu.
İş birliğinin ilk şartı, ticari alanda. Wen ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bu anlaşmada 2020 yılı itibarıyla ikili ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflemişti. O zaman tahtın varisi olan şimdi ise Çin’in lideri olan Şi Cinping, Türkiye’yi 2012 yılında ziyaret ettiğinde bu vaadi yineledi. Bu yeni trafiğin çoğu eski İpek Yolu ile örtüşen bir kara yolu güzergâhı üzerinden geçebilir ancak bu sefer develer yerine trenlerle. İki ülke de deniz yollarına erişime sahip ve kullanıyor olsa da hem Çin’in hem de Türkiye’nin, bu ticaretten fayda sağlayabilecek büyük karasal bölgeleri var. Türkiye Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türk gazetesi Today’s Zaman’a verdiği bir mülakatta, yeni ulaşım altyapısının ve enerji koridorlarının, İpek Yolu boyunca ticareti ne şekilde canlandırabileceğinin ve nasıl herkese zenginlik getirebileceğinin ışıltılı bir tasvirini yaptı.
Özellikle, Türkiye’nin, diğer İpek Yolu ülkeleri Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Hindistan, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Pakistan, Rusya, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ı gümrük işlemlerini ve sınır geçişlerini kolaylaştırmaya ikna etme girişimi başarıya ulaşırsa kara yolu ile ticaret, Türkiye’nin Çin ile ticaret açığını azaltabilir ve Pekin’in, Sincan gibi karada sıkışıp kalmış bölgeleri geliştirme hedefine hizmet eder. Pekin, Sincan’da Türk iş adamlarını, tekstil ürünleri tedarik etme ve gıda işleme konularında teşvik ediyor.
Çin’in Türkiye’deki yatırımı da artıyor. Devlete ait Çin Sivil Mühendislik İnşaat Şirketi, Ankara ile İstanbul’u birbirine bağlayan bir hızlı tren hattı inşa ediyor. Doğu ve Batı Türkiye’yi bağlayan başka bir demir yolu hattının inşası ile ilgili görüşmeler sürüyor. Kabul edilmesi durumunda proje 35 milyar dolara mal olacak; Pekin bunun 30 milyar dolarını borç olarak verecek. Bu, Çin’in yaptığı bir fedakârlık değil. Çin ve Türkiye’yi demir yolu ile birbirine bağlama planlarıyla, Türkiye’den geçecek bir hat, Çin’e, Londra’ya kadar ulaşan hızlı bağlantılar sağlayabilir. Yeni İpek Yolu, küresel bir ticaret otoyoluna en yakın şey olur.
Çin ve Türkiye, Amerikan gücüne karşı müştereken ihtiyatlılar. Türkiye’nin ABD ile güvenlik alanındaki ilişkilerine rağmen ülkede, ABD’nin baskıcı bir süper güç olarak görüldüğü ortak bir kanı oluşmuş durumda. ABD’nin, gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarına karşıt konumda olan, tek taraflı bir kovboy olarak tasvir ediliyor olması, Wen’in Türkiye ile gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını korumak için çok taraflı platformlarda beraber çalışmak istemesinde üstü kapalı görülebilir. Çin ile Türkiye arasındaki ortak askerî tatbikatlar, Wen’in ziyaretinin ve Çin ile Türkiye’nin Amerikan gücüne karşı koyabileceğinin bir müjdecisiydi. Türkiye ve Çin, İran’ı da içine alan bir yeni İpek Yolu tasavvur ediyorsa Washington’ın İran’ı ekonomik bakımdan tecrit etmesi zor olacaktır.
Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Özbekistan ve Tacikistan’dan oluşan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Ankara ve Pekin’in iş birliği yapabileceği çok taraflı bir platform. ŞİÖ’de harici tesirlerin -yani Amerika- bölgeden çıkarılması talep edildi. Şu anda ŞİÖ’nün bir diyalog ortağı olan Türkiye, tam üyelik arayışında. Bu, Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle dilsel, kültürel ve dinî bağları göz önüne alındığında doğal bir durumdur. ŞİÖ, Türkiye’ye, enerji zengini Orta Asya ülkeleri ve Rusya ile bağlanan enerji yolları da sunuyor.
İdeal bir dünyada modern bir İpek Yolu, Çin ve Türkiye’yi yeni bir zenginlik çağına taşıyacaktır. Aradaki ülkeler; mal, doğal gaz ve petrol taşıyan hızlı trenlerin yatırımcıların yaptığı gibi serbestçe dolaşması sayesinde büyüyecektir. Emperyalist güçlere karşı tek bir ses olarak “geri çekilin” diyebilirler.
Fakat ortada birtakım engeller de var. Çin’in ŞİÖ’deki hedeflerinden biri de muhalif görüşlü Uygurların Orta Asya’da engellenmesi. Sincan’daki bir etnik grup olan Uygurlar, Türkçe konuşan Müslümanlardır. Fakat Pekin, Uygurlu isyancıları, Çin’in bölgesel bütünlüğünü baltalayanlar olarak görürken Türkler, “din kardeşlerinin” Çinlilerin ellerinde acı çekmesinin yasını tutuyor. Çok sayıda Uygur Türkiye’ye sığındı; bazıları, ziyareti sırasında Şi Cinping’in kaldığı otelin dışında Çin bayrağı yaktı. Uygur isyanları 2009 yılında Sincan’da patlak verdiğinde Erdoğan, Çin politikasını “bir tür soykırım” olarak tarif etmişti. Erdoğan daha sonra, Pekin’i teskin etmeye çalıştı fakat mesele dinmiyordu.
İkinci olarak, ABD ile nasıl baş edileceği konusu var. Washington’un Orta Asya’da büyük menfaatleri var; Orta Asya politikası, bölgedeki Rus etkisine karşılık vermeyi hedefliyor. Orta Asya’daki Rus nüfuzunun farkında olan Çin, ŞİÖ’nün ortak cephesine rağmen anlayışlı olmalı. Fakat Çin, Amerika’nın hedefinin, Rusya değil kendisi olduğunu düşünüyor. Ancak bütün Amerikan karşıtlığına rağmen Türkiye, hâlen bir NATO üyesi olarak kalmaya devam ediyor. Türkiye, ŞİO üyesi olursa, askerî ortağı olan ABD’nin jeostratejik önemdeki bölgeyi terk etmesini isteyen garip bir konuma düşecek. Ankara için hem Washington’ı hem de Pekin’i tatmin etmek kolay olmayabilir.
Ankara’nın ikilemini, Suriye kadar açık bir şekilde ortaya çıkaran başka bir konu yok. BM Güvenlik Konseyindeki Rus ve Çin vetosu Suriye’ye yaptırım uygulanması girişimini etkisiz kılarken şiddet Türkiye’ye sızdı. Esad rejimine karşı kendi yaptırımlarını uygulayan Ankara, PATRIOT füzeleri ve beraberindeki askerler için NATO’ya yöneldi.
Çin hâlâ Suriye’nin iç işlerine müdahaleye karşı. Çin’in resmî haber ajansı Xinhua, Türkiye’nin PATRIOT’ları kurmasının gerçek sebebini, “Orta Doğu’daki nüfuz için Mısır ile verdiği mücadele, ülkedeki Kürt savaşçıları yenme ve NATO ve AB ile iyi geçinme” olarak tarif etmişti.
Bu tür şüphelerin üstesinden gelinebilir. Fakat yeni İpek Yolu’na seyahat etme konusundaki isteklilik hâlihazırda belirsiz. Türk tüccarlar, din kardeşlerine ne tür bir sempati beslerlerse beslesinler, Çin’in doğu sahilinde iş yapmaya Sincan’da iş yapmaktan daha fazla istekliler. 2011 yılında Türkiye’ye sadece 97 bin Çinli turist geldi, Fransa’ya ise 900 bin Çinli turist gitmişti. Topkapı Sarayı’ndaki genç bir Çinli ziyaretçi, bu durumu, “Diğer Avrupa bölgeleri daha meşhur ve insanlar hâlâ buranın Asya olduğunu düşünüyorlar.” diye açıklıyor.
Devletler, dostluk ve kültürel yakınlığı teşvik edebilirler ancak orijinal İpek Yolu ağında olduğu gibi ilişkiler, insanların seyahat etme istekliliğine bağlı. Ankara ile Pekin arasında bir yol oluşturmak için birkaç Terra Kotta askerinden daha fazlası gerekli.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.