Zan

“Başörtünü çıkarmayı hiç düşündün mü?” dediğinde , “11 Eylül sonrasında da sormuştun aynı soruyu” deyip gülüyorum. Sue anlıyor “Hayır” demek istediğimi.

Her terör saldırısından sonra selamı sabahı kestiğimiz bir kaç tanıdık olur. Samimiyeti ilerlettiğimi düşündüğüm Fransız arkadaşım, geçenlerdeki Charlie Hebdo saldırısından sonra  üstü kapalı artık görüşmek istemediğini söylemişti mesela. Bu sefer bakalım kimlerle yolum ayrılacak derken, United Methodist kilisesinden üç arkadaştan biri arıyor “Hadi buluşalım” diye. Yine birlikte çalışacağımız bir proje var akıllarında muhakkak!

Campbell şehrinin ortasında, bir öğle vakti helal Yunan lokantasında buluşuyoruz. Birlik olduğumuzu göstermek ister gibi hepimiz aynı yemeği ısmarlıyoruz gülüşerek. Belli ki bana destek olmak için aramışlar. İşte o zaman anlıyorum ki desteğe ihtiyacım var.

San Bernardino olaylarını ilk kez akşam üzeri gittiğim diş doktoru koltuğundan seyrettiğimi anlatıyorum onlara. Bu seferki saldırının ardından da sakallı, Orta Doğulu bir Müslüman erkek çıkacak diye yüreğim ağzıma gelmişti. Ama beterin beteri varmış meğer. Çıka çıka başörtülü Müslüman bir kadın çıktı ardından. Hafif gülümseyerek poz verdiği vesikalıkla yeni bir terörist tiplemesini kazıdı bütün dünyanın aklına.

Haberlere göre terör gruplarıyla direk bağlantısı yoktu ama “esinlenmişti” büyük ihtimal. Herkes esinlenebilirdi elbette! Yaşadıkları kiralık apartman dairesini kameralara gösterip, “Bakın senin benim gibi normal yaşıyorlarmış” derken, aslında hepimizin potansiyel tehlikeli olduğunun altını çizdiler her kanalda adeta.

Olanlar sonrası nasıl hissettiğimi soruyorlar. Anlatıyorum hiç mahrem demeden bütün korku ve endişelerimi. 15 yıldır ilk kez kendimi Amerika’da güvende hissetmediğimi söylüyorum. Şu sıralar çok kalabalık yerlere gitmediğimi anlatıyorum. Her Müslüman kadar, benim de bir nefret suçu kurbanı olma ihtimalinden nefret ettiğimi söylüyorum.

Elaine, en duyarlı olanı, arada konuyu başka taraflara çekiyor, kısa süreliğine de olsa. Geçen hafta aldığı yemek dersinde nasıl baklava yaptığını anlatıyor. Ballı olanı değil de “Türk usulü” dediği şerbetli baklavayı sevmiş. Konu dönüp dolaşıp ya Donald Trump’ın bu dünyadan olmayan yorumlarına geliyor ya da Türk politikasına.

“Sahi Fethullah Gülen’in kitapları Türkiye’de neden yasaklanmış kuzum?” diyor birisi. Kaliforniya hükumetinin 3000 Suriyeli mülteciye kucak açacağını söylüyorum bir ara. Seviniyorlar. Ginny bir kaç Suriyeli çocuğa bakma planları bile kuruyor oracıkta.

Elaine konuya giriyor. Kilisesinde Müslümanlar aleyhinde yorum yapan talihsiz bir adamdan bahsediyor. “Bir an önce bir şeyler yapalım” diye ekliyor. Zaten buluşma sebebimiz de buydu. “Ulaşabildiğimiz herkese iyi insanlar olduğunuzu anlatmalıyız. Sizi tanımıyorlar” diyor.

Dünyada kaç kişinin derdidir ki hiç tanımadıklarına gidip kötü insanlar olmadığını ispatlamak? İğneyle kuyu kazmaya benziyor ama değer diyorum içimden. Şimdiye dek tanıtamadık – ki bizim günahımız! Şimdiden sonra tanıtalım kendimizi diyorum.

“Müslüman birini görünce gidip selam vermek istiyorum ama nasıl karşılar bilemediğim için vazgeçiyorum” diyor Ginny.  “Büyük ihtimal çok sevinir” diye cesaretlendiriyorum. Hatta selam vermeyi öğretiyorum ona. Seneler önce kitap kulübünde kelime-i şehadetin anlamını öğrendiğinde, “E ben Müslümanım o zaman. Çünkü inanıyorum ki Allah bir ve inanıyorum ki Muhammed de onun elçisi” dediğini hatırlatıyor hepimize.

Bizim derdimizle kimler dertlenir diye liste çıkarıyoruz. Hepsi kadın! “Dünyayı kadınlar değiştirecek” diye gülüşüyoruz yine. Daha büyük bir ekiple Pazartesi buluşuruz deyip ayrılıyoruz.

Yol boyunca aklımdalar. Bu insanlardan öğreneceğimiz ne çok şey var! Dini, dili, milliyeti farklı birisine yapılabilecek muhtemel bir zulüm karşısında hakkı tutup kaldırmaya hazırlanan Methodist arkadaşlarım muhakkak Müslüman sıfatıyla vasıflanmışlar.

Eve geliyorum. Arabayı park ederken karşı komşumu görüyorum. El sallıyor yine! Ve ben çok seviniyorum.

Write a comment

4 Comments

  1. Nesibe December 15, 00:36

    Merhaba sevgili Nihal Koc. Oyle sicak bir uslupla anlatmissiniz ki, sahsen sizin gibi San Bernardino saldirisindan sonra ilk kez kendimi guvensiz hissetmistim burda. Hatta yolda beni goren insanlarin bana pis musluman diye baktiklarini dusunuyordum ki samimi cumleleriniz teselli verdi. Uzerimizde gercekten bizi tanimayan insanlarin ne kadar buyuk vebali var aslinda. Tekrar kaleminize saglik. Sevgiler 🙂

  2. Güler December 16, 17:06

    Çok güzel bir yazı Allah razı olsun.

  3. sevilay December 17, 19:42

    bostondada kapali bi kadinin tren rayina atilmasi whole foodsta yemek yiyen bi arkadasa hakaret edilmesi o esnada kimsenin mudahil olmak istememesi metroda baska bir kapaliya olan azarlama son bikac haftadir duydugum olaylar cok uzucu evet ama igneyi kendimize batirmayada vesile zira imtihan agirlasmadikca terakki pek mumkun degil gibi yada firavun pesine dusmedikce deniz yarilmayacak mi? kendimizi aciktan anlatmanin tam zamani belki…

Only registered users can comment.