Mahmut Rıdvanoğlu-Ümit

“Hükm-ü kazaya zerre kadar yok inadımız” 

İsra suresi 11. Ayet; “İnsan bazen şerri, tıpkı hayrı istercesine ister. Pek acelecidir bu insan!” Yaptığı iş ne kadar doğruydu, yapılan işin ne kadar ehliydi bilinmez ama gece çekilen tefeülde karşısına çıkıvermişti bu ayet. Ne zaman bitecek, ferec ne zaman ulaşacak diye düşünürken…

Vakt-i merhunu gelmeden, “hayır” diye düşündüğü şeyleri ısrarla istemesi geldi aklına. Belli ki duada bir söylem değişikliği gerekti. Birden aynı gün bir yerde gördüğü şu duayı düşündü: “ Allah’ım gönlümdekini hakkımda hayırlı eyle, hakkımda hayırlı olanı da bana sevdir.” Ne güzel bir dua diyordu paylaşan. Her el açışta bu istense yetecek gibi, ne özel bir dua…

Ne başa gelen felaketlerin hikmetlerini bilecek seviyesi, ne ihlasla oturup düşünecek kabiliyeti, ne de bunları bir kenara bırakıp yorulmayı unutup gece gündüz koşacak azmi var. Belki biraz nasibine şükrünü eda edemeyeceğini düşündüğü büyüklerine itimadı düşmüş, iste o kadar. İtimadın şükrünün öşrü sayılmasa da bakıyor kaynaklara nasıl anlamalıyım bu olanları diye.

Sorulan bir soru karşısında Muhterem Hocaefendi Kâbız isminin mü’minde de tecellisi olduğunu anlatıyor ve açıklıyor: O olmazsa, Allah ihsanlarını sağanak sağanak yağdırdığını sürekli hissettirse, yeknesaklık hasıl olacak ve belki de içinde bulunulan nimetin nimet olduğu akıldan çıkacak. Ara ara Kâbız isminin tecellisi mü’mine, üzerine yağan lütufları hatırlatması açısından çok önemlidir. Üstad Bediüzzaman “Zulmetsiz daimi bir ziya, bilinmez ve hissedilmez” diyor. Belki başka bir hakikat için, ama ışığı bu hakikati de ziyadesiyle aydınlatıyor. Yorumun haddi olmadığını bilerek ne leziz tespitler diye geçiriveriyor içinden.

Öyleyse;

Sabredin ey Yiğitler,

Sonunda hayır vardır.

Bâsıt olan Rabbiniz,

Sizi unutmayacaktır.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.