Ey insaf! Neredesin?

Zulmün, hasedin, kinin, nefretin olduğu yerde ‘insâf’ demenin bir manası olur mu bilmezdim. Şimdi gördüm ki olmazmış. Bir kaç gündür Türkiye’deyim. Hava, hani derler ya kurşun gibi. Evet aynen öyle. Bir taraftan seçimin heyecan ve gerginliği, beri taraftan hizmet hareketine yapılan acımasızca, hınçla saldırılar toplumu adeta def gibi germiş durumda.

Yıllarca yurt dışında yaşayan birisi olarak anlamakta zorlandığım konulardan biridir siyasilerin birbirlerini saygısızca itham etmeleri. Gerçi şimdilerde hakkını vermek lazım ki AKP temsilcilerinin ellerine nefret söyleminde, hakaret ve küfürde kimse su dökemiyor.

Vurgulamak istediğim asıl konu hizmet insanlarına dönük yıldırma, tazyik ve zulüm operasyonları. Operasyon dediysem savcılara, polislere ve hakimlere yapılan değil, sade vatandaşa yapılanlar halkta adeta nefret oluşturmuş durumda. Karadeniz’in küçük bir kasabasında bir grup bayan kermes yapmak için kaymakamlık ve belediyeden gerekli izinleri alır, hummalı bir çalışma yapılır ve tam kermese bir gün kala izinleri, gerekçesiz iptal edilir. Gözyaşları içerisindeki bayanlar, sadece “Allah’a havale ediyoruz” derler ama pes de etmezler. Yaptıkları her parçayı dükkanlara satar ve parasını hayır hizmetlerinde kullanırlar.

Yüzlerce misal anlatmak mümkün, keşke bu mağduriyetleri yaşayanlar tarihe düşmek için not alsalar ve kitaplaşsa…

Hava ağır kurşun gibi. Camia mensupları yıllarca bu millete, ülkeye karşılıksız hizmet etti. Her üniversite öğrencisi dersiyle, vizesi – finaliyle meşgul olurken hizmet ehli abiler, ablalar milletin çocuğunun imanı ve ahlakı için zamanından fedakarlıkta bulunuyordu. Üniversite’de okuyan her erkek okulu bitirip sevdiği ile mutlu bir gelecek hayal ederlerken onlar kutuplarda, uzak doğuda, Afrika’da, Amerika’da bayrağımızı nasıl dalgalandırırızın hayalini kurdu. Her iş adamı kazancına kazanç katmanın hesabını yaparken, hizmet ehli iş adamları verecekleri burs ve himmetleri nasıl artırırızız hesabını yaptı…

Şimdi üç beş yalancı, iftiracı, hırsız mirasyedi çıkmış bu insanları hainlikle itham ediyor… Hizmet etmek zordur, fedakarlık ister, ızdırap ister, yürek ister. Ama inanın böyle itham edilmek hepsinden zor.

Ama…

Hizmet insanları mütevekkil, sabırlı… Ama sabır hakikaten acı… Her gün sana saldıran, hakaret eden, salya atan, diş geçirenlere karşı karakterinin gereği olarak mukâbele-i bil misilde bulunmayacaksın, adi hırsıza adi hırsız bile demeyeceksin, sana diş geçirene “hoşt” demeyeceksin… Zor iş vesselam….

Hizmet insanları kimsesiz ve garip… Kimseleri, kimsesizler kimsesi… Gariplikleri ta evvelden, öteden muştulanmalarından… Ondan ki gayet metin ve yürekliler… Bu günler de geçecek biliyorlar ve “af etmeye” hazırlanıyorlar…

Yaşanan emansız süreci görünce ey insâf! Neredesin demeden de kendini tutamıyor insan.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.