Keşke her aile sosyal projelerde görev alsa

Aile içinde yaşanan birçok problemin temelinde eşlerin sorumsuzlukları ana etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorumsuzluğun verdiği boşluk aile fertlerini birbirleriyle, bazen kayın peder ve kayın valideleri veya gelin ve damatlarıyla uğraştırabilmektedir. İnsanların takip etmesi gereken sorumluluklarının olmaması yakınlarının hatalarını takip etme sorumsuzluğunu doğurmaktadır. Kendisini savcı çevresindeki fertleri suçlu olarak gören insanlar aile ortamını germektedirler. Buna en güzel örnek eğer hafta sonu eşimizle ve ailemizle geçireceğimiz vakti programlamamışsak yani hafta sonumuzu zuhurata tabi hale getirmişsek, hafta içi yaşamadığımız çatışmaları, aslında vaktimizi ailemize ayırmış olduğumuz zaman dilimi olan hafta sonunda eş ve çocuklarımızla yaşamamızdır. Hafta içi bir kısım bireysel sorumluluklarını takip etmek zorunda olan insanlar, aile içi iletişimlerini sıkıntıya sokacak davranışlar sergilemezken, hafta sonu bu bireysel sorumluluklarından uzak olmanın vermiş olduğu boşlukla ailede çatışmalar yaşanmaktadır.

Osmanlı Devleti vakıf medeniyetiydi

Osmanlı Devleti tarihte, tescil edilmiş 26 bin küsur vakıfla ki -bunların içerisine birer sivil toplum örgütü gibi çalışan ve aidiyet duygusuyla kendi mensuplarının maddi ve manevi problemlerine kayıtsız kalamayan dergâh ve tarikatlar dâhil değildir- vakıf anlayışını en önde temsil eden devletlerden bir tanesi olmuştur. Hala bizler, Osmanlı Devleti’nin bir kısım vakıf mirasını yaşatmaya çalışmakta ve vakıf anlayışımız adına çalışmalarını kendimize örnek almaktayız. Ecdadımız kışın aç kalmış kurtları doyurma vakfından tutun da göçmen kuşları tedavi eden vakıf hastanelerine kadar, oradan yetim genç kızlara çeyiz hazırlama derneklerinden, cami ve türbelerin bakımlarını yapan bir kısım örgütlere varıncaya kadar, kadın erkek herkesin kendisini ifade edebileceği ve insanların dertlerine derman olunabileceği müesseseler tesis etmiştir. Böylece hem bir kısım toplumsal yaralara merhem olmuş, hem de kendi insanını faydalı ideallerle vazifelendirerek onlara şefkat dolu bir nazar kazandırıp, kadir kıymet bildirerek ikinci bir fıtrat edindirmiştir.

Bu çalışmalar insanların empati kurma becerisini geliştirdiği gibi aynı zamanda merhamet duygularını da coşturmuştur. Devletin en zengin ve güçlü olduğu dönemlerde bile zenginliğin tetiklediği ‘Kaliforniya Sendromu’ ya da benzeri bir kısım problemler yaşanmamış, neredeyse yıkılana kadar sağlam aile yapısıyla dünya devletlerine örnek teşkil etmiştir. Günümüze nispetle boşanmak çok daha kolay olduğu ve çok eşliliğin toplumda belli oranlarda yer bulduğu bir aile yapısına sahip olduğu halde Osmanlıdaki boşanma oranları günümüz rakamlarının zekâtına bile ulaşmamaktadır.

İdealsiz insan serseri mayına benzer

Hayatta idealsiz insan kadar tehlikeli kimse yoktur. İdealsiz insan serseri bir mayına benzer ne zaman, nerede, ne şekilde, kime patlayacağı hiç belli olmaz. Bazen kişinin bizzat kendisine de patlayabilir. Gelişmiş ülkelerin intihar yüzdelerinin çokluğu bu iddianın bir ispatı olabilir. Kişinin sadece kendisi için yaşaması ise insanı, yalnızlığın ve mutsuzluğun temelini oluşturan bencilliğe itecektir. Yaşadığımız çevrede malımızla, ilmimizle, sevgimizle birilerine bir şeyler takdim edeceğimiz kimseler mutlaka vardır. Belki de aile içerisinde iletişimi tesis için önce birilerini mutlu etmeye gerek vardır. Belki de en büyük ihtiyaçlardan birisi olan aile içi mutluluğumuz önce bir şeyler vermeye ve birilerinin mutlu olduğunu görmeye ihtiyaç duymaktadır. Aslında aile içerisindeki birçok önemsiz mesele bir kısım ulvi gayelere kendimizi odaklayamadığımız için bizim gözümüze ve gönlümüze batmaktadır.

İdealist eşlerin aile içi iletişime muhtemel kazanımlarını bir misalle izah etmeye çalışalım. Herhangi bir toplumsal hedefe yönelmiş bir aile düşünelim. Mesela aile fertleri içinde bulunduğumuz coğrafyanın ağaçlandırılmasına yardımcı olalım veya sokak çocuklarını sokaklardan kurtaralım ya da huzurevinde kimsenin ziyaret etmediği yaşlı insanları bulup onları ziyaret edelim, gönüllerini alalım, onlara özledikleri o sıcak aile ortamını bir süreliğine bile olsa yaşatalım demiş olsunlar. Örnekler çoğaltılabilir. Bunların her biri birer idealdir, birer mefkûredir.

Kadir kıymet bilmek için empati kurmak şart

Yukarıdaki projelerin hayata geçirilmesi gönüllük esasına dayanıyor olması münasebetiyle icra edenden seviyeli bir empati yeteneği istediği gibi zamanla şahsın empati kurabilme becerisini de artıracaktır. Bu becerinin gelişmesi kişilerin sahip olduğu sosyal projeye olan adanmışlığını ziyadeleştirmekle birlikte, kişinin sahip olduğu şefkat ve merhamet duygusunun artışına da sebep olacaktır. Bir ideale, bir mefkûreye kilitlenmiş şefkat ve merhamet dolu bir insanın adanmış olduğu bu mefkûreyi hayata geçirirken karşılaşmış olduğu hadiselere bakarak ibret almaması mümkün değildir.

Bu insanların almış oldukları bu ibretle ve sahip oldukları merhametle elbette eşinin, evladının kıymetini daha iyi bilmesi, mensubu olduğu ailenin hakiki mutluluğun kaynağı olduğunu görüp onu muhafaza adına daha verici olması beklenilen bir neticedir. Böyle bir ailede aile fertlerinin oturup beraber içmiş oldukları bir kap çorbanın lezzeti dünyalara değişilmez.   Aile bireyleri asıl zenginliğin ve mutluluğun birbirlerine sahip olmaları olduğunu bilirler. Aile içindeki ufak tefek sıkıntıları mesele haline getirmenin lüzumsuz olduğunu anladıkları gibi mefkûrelerine ayırmış oldukları zamanın tesiriyle eve geldiklerinde iletişim düşmanı basit meseleleri problem edecek ne vakitleri, ne de enerjileri kalmayacaktır.

Arif ÖZUTKU

Aile Danışmanı

ozutku33@hotmail.com

@arifozutku

 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.