Türkiye Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Orta Asya Ülkeleri İş Forumu çerçevesinde yaptığı konuşmada, “Türk ekonomisi büyümeye devam ediyor. Önem kazanan ekonomi olarak Türkiye, 2010’da yüzde 9,2 ve 2011’de de yüzde 8,5 oranındaki büyüme hacmiyle Avrupa’da en hızlı büyüyen ülke oldu. Dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında G-20 üyesi olarak Çin ve Arjantin’in ardından en fazla büyüyen üçüncü ülke oldu. 2012’de yavaşladı ancak bununla birlikte yine Avrupa’nın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olacağız.” dedi.
Bir hafta önce Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk ekonomisinin büyümesinin 2012’de “yüzde 3’e ulaşmayacağını” kabul etti. AB ülkelerindeki krizin etkilerinin olacağının bilincinde olan hükûmetin beklentileri yüzde 4 civarındaydı. Türk ekonomisinin en büyük sorunu bütçe açığı.
Finansbank’ın ekonomisti İnan Demir, Son iki yılda bu bütçe açığının kısa vadeli kredilerle finanse edildiğini, bunun da 2012 yılı boyunca Türkiye’nin 135 milyar dolarlık bir dış borç yüküyle karşı karşıya kaldığı anlamına geldiğini belirtiyor.
Bu, büyük ölçüde, iç talebi bile karşılayamayan enerji kaynaklarının yetersizliğine bağlı. Capital Ekonomics’in ekonomisti William Jackson’a göre “Türkiye, büyük petrol ithalatçısı bir ülke olduğu için yüksek ham petrol fiyatlarından olumsuz etkileniyor.”
Türk yetkililerin para politikaları, önceki yıllardan çok daha kısıtlayıcı ve enflasyonun bu sayede kontrol altında tutulması sağlandı. Buna rağmen açık cephe çok. 2013 yılı, Türkiye’nin gerçek güç mü yoksa bir serap mı olduğunu belirleyecek kritik bir yıl olacak.
Türkiye, henüz dev olamadı ancak gelecek 5 yıl sonra ekonomik olarak bir dev haline gelebilir. Kimse ihtimal vermiyor ama AB’deki bu kriz 2 yıl daha sürerse ki öyle görünüyor, Türkiye bundan inanılmaz biçimde yararlanacak. Halihazırda Afrika ve Uzak Asya’ya açılan Türk girişimciler sayesinde 5 yıl sonra Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içinde olmamız işten bile değil.